Rehber | Kategoriler | Konular
iBRaHiM
Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) oğullarının üçüncüsü ve bütün çocuklarının sonuncusu. Peygamber efendimizin Mısırlı Mâriye isimli hanımından doğan oğludur. Hicretin 8. yılında Zilhicce ayında dünyâya geldi. Peygamber efendimizin, hazret-i Hadice'den doğan erkek evlâtları küçük yaşta vefât etmişlerdi. İbrâhim de bir buçuk yaşındayken, hicretin 10. yılında vefât etti. İbrâhim hastayken sevgili Peygamberimiz kucağına aldığında gözlerinden yaşlar akardı.
İbrâhim vefât edince; ?Yâ İbrâhim! Ölümüne çok üzüldük. Gözlerimiz ağlıyor, kalbimiz sızlıyor. Fakat, Rabbimizi gücendirecek bir şey söylemeyiz.? buyurdu.
Eshaptan Abdurrahmân ibni Avf; ?Yâ Resûlallah ağlıyor musunuz?? deyince, buyurdu ki: ?Ben sizi ağlamaktan men etmem, o insanın elinde, irâdesinde değildir. Ama sesli ağlamaktan ve feryâd etmekten, akılsızca sözler söylemekten ve câhiliye âdetlerinden men ederim. Bunlar Allahü teâlânın rızâsına muhâliftir (uygun değildir). Ama gayri ihtiyârî (elde olmayarak) gözyaşı dökülür ve mahzûn olunur.?
Peygamberimizin kendileri cenâze namazını kıldırıp, Bakî Kabristanına defnettiler. İbrâhim vefât ettiği gün güneş tutulmuştu. İnsanlar bunu görünce İbrâhim'in vefâtı için güneş tutuldu, dediler. Resûlullah, sallallahü aleyhi ve sellem, bunu işitince; ?Ay ve güneş, Allahü teâlânın varlığını ve birliğini gösteren iki mahluktur. Kimsenin ölmesi, kalması ile tutulmazlar. Onları görünceAllah'ı hatırlayınız.? buyurdu.