Rehber | Kategoriler | Konular

VEHB BiN MüNEBBiH

Tâbiîn devrinde yetişmiş meşhur hadis âlimlerinden. İsmi; Vehb bin Münebbih, künyesi Ebû Abdullah'tır. Yemen'e sonradan yerleşmiş olan İranlılardandır. Hemmâm bin Münebbih'in kardeşidir. 645(H. 24) senesinde Yemen'in San'a şehrinde doğdu. 741 (H.124) senesinde yine burada vefât etti.

Doğru sözlü bir kimse olan Vehb bin Münebbih çok kitap okudu. Geçmiş ümmetlere, peygamberlere aleyhimüsselâm ve hükümdârlara dâir çok bilgisi vardı. Ebû Hureyre, İbn-i Abbas, İbn-i Ömer, Abdullah bin Amr bin Âs, Hemmâm bin Münebbih (radıyallahü anhüm) ve başkalarından hadîs-i şerîf rivâyet etti. İki oğlu Abdullah ve Abdurrahmân, kardeşinin iki oğlu Abdüssamed ve Akil, Sammak bin Fadl, İsrâil Ebû Mûsâ ve başkaları da ondan hadîs-i şerîf naklettiler.

Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki, ?Müminin duâsından ve firâsetinden sakınınız. Çünkü o Allahü teâlânın nûru ile bakar.?

Allahü teâlâ verilen sadaka ile yetmiş dünyâ belâsını def eder. Ayrıca sadaka verene, âhirette sevâb ve ecr verir.

Vehb bin Münebbih rahmetullahi aleyh buyurdu ki:

?Çok kitap okudum. Onlardan şunu öğrendim. Allahü teâlâ Muhammed aleyhisselâma çok yüksek akıl vermiştir. İnsanların akılları O'nunkinin yanında yeryüzündeki bütün kumların yanında küçücük bir kum tânesi kadar kalır.?

?Münâfığın özelliklerinden ikisi övülmeyi sevmek, zemmedilmekten (yerilmekten) hoşlanmamaktır.

?Hazret-i Îsâ havârilerle birlikte bir köye uğradı. Köydeki insanların hepsinin öldüğünü gördüler. Îsâ aleyhisselâm yanındakilere; ?Belki bunlar Allahü teâlânın azâbına ve gazâbına sebep olacak bir şeyler yapmışlardır. Çünkü dağınık ölmemişler, azâb onları bir anda yakalayıvermiş. Yoksa dağınık ölürlerdi.? buyurdu.

Allahü teâlâ Îsâ aleyhisselâma ölüleri diriltme mûcizesi vermişti. Îsâ aleyhisselâm orada yatan ölülere seslenince, Allahü teâlânın izniyle ölülerden biri dirilerek; ?Buyur ey Îsâ aleyhisselâm!? dedi. Îsâ aleyhisselâm; ?Suçunuz neydi ki, bu hâle geldiniz, bu azâba müstehak oldunuz?? diye sorunca, o kimse; ?Çocuğun annesine olan sevgisi gibi dünyâyı çok sevmiştik. Biz dünyâlık bakımından, mal, mülk ve evlât yönünden iyi olunca sevinir, dünyâ işi iyi gitmeyince de üzülürdük. Hem de uzun emel sâhibiydik. Allahü teâlânın beğendiği işleri terk edip, gazâbına sebep olacak işlere yönelmiştik. Kötü, azgın ve sapık kimselerin peşinden gider onların dedikleri gibi hareket ederdik.? dedi. Hazret-i Îsâ sordu: ?Sonra ne oldu?? O kimse de; ?Gece durumumuz çok iyiydi. Sıhhat içinde yattık. Sabahleyin işte bu hâle geldik.? dedi.

?Mümin günahlarını düşünür, onlar için üzülür, amellerini küçük görür, yaptıklarından dolayı gururlanmaz.?


Konular