Rehber | Kategoriler | Konular
FiL (Elephas)
Alm. Elefant (m), Fr. Éléphant (m), İng. Elephant. Familyası: Filgiller (Elephantidae) Yaşadığı yerler: Afrika ve Güney Asya'nın orman ve sık otlaklarında. Özellikleri: Uzun hortumlu, iki üst kesici dişleri uzamış, kuyruğunda bir tutam kıl bulunan, geniş kulaklı bir hayvan. Ömrü: 70-80 yıl. Çeşitleri: Asya (Hindistan) fili (Elephas maximus), Afrika fili (Elephas africanus), Mamut (Elephas primigenius).
Karada yaşayan memelilerin en iri ve güçlü hayvanı. Afrika filinin yüksekliği 3-4 metre, ağırlığı 6-7 tonu bulur. Boyu, bâzan 7 metreyi geçebilir. Asya filinin ise boyu 6 metre, omuz başına kadar yüksekliği 2 metre, ortalama ağırlığı da 3-4 ton arasında değişir. Bacakları sütun şeklinde yuvarlak, beş parmaklı ve küçük tırnaklıdır.Ot ve ince ağaç dallarıyla beslenir. Çok su içer,geviş getirmez. İriliğine rağmen çevik ve iyi yüzücüdür. Burun ve üst dudağın birleşerek uzamasından iki delikli hortum meydana gelir. 40 binden fazla kastan meydana gelen bu organ, dokunma, koklama ve kavrama âleti olarak kullanıldığı gibi, suyu emerek ağzın içine püskürtmede de kullanılır.Hortumun ucu Afrika filinde parmak gibi uzayan iki dudakla, Hindistan filinde ise tek dudakla sonlanır. Bir toplu iğneyi yerden alabilecek kadar hassas, bir insanı 40 metre uzağa fırlatabilecek ve bir ağacı kökünden sökebilecek kadar güçlüdür.Pek güçlü olmayan görme duyusuna karşı, işitme ve bilhassa koku alma duyusu çok kuvvetlidir.Hortumu devamlı hareket hâlinde olup, sağa, sola ve geriye doğru kıvrılarak rüzgârın getirebileceği en zayıf kokuları dahi hisseder.Kör bir fil, koku alma duyusuyla hiç zorluk çekmeden yolunu bulabilir. Fil, hortumuyla su içmez. Suyu hortumuna çekerek ağzına püskürtür.Sıcak havalarda sırtına püskürttüğü suyla serinler. Hortum, yedi litre kadar su alabilir. Dallardan hortumun ucuyla meyve kopararak ağzına götürür.
Günümüzde Asya (Hindistan) fili ile Afrika fili kalmıştır.Soğuk bölgelerde yaşayanMamut'un soyu tükenmiştir. Filler, nehir kıyılarındaki orman ve sık otlu alanlarda sürüler hâlinde yaşar.Afrika fili, Hindistan filinden daha iri olup, kulakları da geniştir.Sıcak havalarda yelpâze gibi kullanır. Daha çok ağaçlık ve gölgelik alanlarda yaşayan Hindistan filinde kulaklar küçüktür. Kırış kırış olan sert derileri âdetâ tüysüzdür. Kuyruk uçlarında tel gibi sert bir demet kıl bulunur. Hint kuyumcuları bu kılları ince altın şeritlerle bükerek hoş görünüşlü yüzük ve bilezikler yaparlar.
Fillerde, iki üst kesici dişler uzayarak tipik fildişlerini meydana getirirler. Dişler zaman zaman kırılıp aşınmasına rağmen ömür boyu uzarlar. 3 metre uzunluk ve 100 kg ağırlığına varanları bulunur. Filler bu dişlerle kendilerini aslan, kaplan gibi yırtıcı hayvanlara karşı korurlar. Bir aslan veya kaplanın saldırısına uğradığında, dişleriyle hasmına bir defâ dokunması kâfidir.Hemen gövdesini bir mızrak gibi deler geçer.Toprağı kazarak kök ve yumruları çıkarır, ağaç dallarını kırarlar.Köpek dişleri bulunmaz.Azı dişleri ise büyük ve bitişiktir.
Afrika fillerinin erkek ve dişilerinde, fildişi bulunmasına rağmen, Asya filinin dişisinde yok denecek kadar kısadır. Yavrularda bu dişler 2-3 yaşında çıkmaya başlar. Filler, pek kıymetli olan bu dişleri yüzünden asırlarca insanlar tarafından katledildiler. Günümüzde fil avcılığı yasaklanmıştır. Bunlardan tarak, baston ve şemsiye sapları, kolye, tesbih, satranç taşları, bilardo topları yapıldığı gibi, çeşitli süs ve ziynet eşyâlarında da kullanılırlar.
13 yaşında erginleşen fil, 3 yılda bir olmak üzere ömründe 20 defâ yavrular.Her doğumda genellikle 90-100 kg ağırlıkta 1 yavru doğurur. Doğumda bütün fil topluluğu anne ve yavruya günlerce sevgi gösterisinde bulunur.Yavruyu 6 ay emzirir. Gebelik süresi Hindistan filinde 19-21 ay, Afrika filinde 22 aydır. Eşler, gözlerden uzak yerlerde çiftleşir. Bu özelliklerinden dolayı esir filler kendilerini gizleyebilecek ortamlarda normal olarak ürer, kafes içindekiler ise kendilerini yabancı gözlerden saklayamadıklarından kolay kolay üremezler. Birbirini ve yavrularını hortumlarıyla severler.
Çok eski yıllardan beri evcilleştirilerek insanlığın hizmetinde bulunmuşlardır.Yük hayvanı olarak veya avda ve harplerde kullanılmışlardır. Eski devir muhârebelerinin canlı tankları olarak anılırlar.M.Ö. 218 târihinde Kartaca komutanı Anibal 37 savaşçı filini Alp Dağlarından Roma Ovasına indirerek, İkinci Pön Savaşında kullanması meşhurdur.Pers ve Hintliler de çeşitli savaşlarda kullanmış, kale kapılarını fillere söktürmüşlerdir. Yemen Melîki Ebrehe'nin fillerle Kâbe-i şerîf üzerine yürümesi, târihe Fil Yılı olarak geçmiştir. Fakat Ebrehe bu hâdisede rezil ve rüsvâ olmuştur.
Filler zeki, munis, itâatkâr hayvanlardır. Bugün sirklerde eğitilerek çeşitli şaşırtıcı oyunlar yaptırılmaktadır.Afrika filini insana alıştırmak oldukça zordur. Fakat Asya'da Hindistan filleri rahatlıkla evcil hâle getirilebilmektedir.Hattâ Hindistan'da küçük çocuklara dadılık ve bekçilik yapan filler bile vardır. Dışarı çıkacak olan yerli Hintli kadın, çocuğunu bahçedeki filin yanına getirip bırakır. Filin gözetiminde çocuk bahçede rahatça oynar. Fil orada olduğu müddetçe başka bir hayvan da gelip çocuğa zarar veremez. Filin onu ezmesi, çiğnemesi korkusu da yoktur.Hayvan evin bir ferdi gibidir.Sirklerde kullanılan filler, küçük tip Asya türleridir.