Rehber | Kategoriler | Konular
TOPLU iş SöZLEşMESi
Toplu iş sözleşmelerinde iki esas unsur mevcuttur. Birincisi, işçiyle işveren arasında, emek arzından dolayı muhtelif şekillerde doğan ücretler, ücretin ödenmesine âit hükümlerle çalışma şartları; ikincisi, daha çok borçlar hukûkunu ilgilendiren taraflar arasındaki çeşitli münâsebetlere âit hükümlerdir.
Toplu iş sözleşmesi kavramı dilimize ilk defâ 1961 Anayasasıyla girmiştir. Buna göre, ?işçiler, işverenlerle olan münâsebetlerinde, iktisâdî ve sosyal durumlarını korumak veya düzeltmek için toplu sözleşme ve grev haklarına sâhip oldukları? şeklinde esas hükme yer verilmiş; bu anayasanın yürürlüğe girmesinden sonra 1963 senesinde 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kânunu çıkartılarak yürürlüğe konmuştur. 1980 yılındaki 12 Eylül harekâtı sonunda 275 sayılı Toplu İş SözleşmesiGrev ve Lokavt Kânunu yürürlükten kaldırılmıştır. Belli bir geçiş devresinden sonra, 1982 Anayasası çıkartılarak, yapılacak toplu iş sözleşmeleriyle ilgili bâzı yeni hükümler getirilmiştir. Buna göre, işçilerin ve işverenlerin, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek gâyesiyle toplu iş sözleşmesi yapma hakkı tanınmış; aynı işyerinde, aynı dönem içinde, birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamıyacağı hükmüne yer verilmiştir. 1982 Anayasasına bağlı olarak, 1983 yılında 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kânunu çıkartılmıştır. Hâlen yürürlükte bulunan 2822 sayılı kânunda toplu iş sözleşmesinin yapılması genel olarak üç safhadan geçer. Bunlar, sözleşmeye çağrı, itiraz ve toplu görüşme safhalarıdır.
a) Sözleşmeye çağrı: Çağrıyı yapacak işçi sendikası, kurulu bulunduğu iş kolunda çalışan işçilerin en az % 10'u kadar üyeye sâhip bulunması gerekir. Bunun için kânunda yazılı sürelerde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına mürâcaatta bulunarak çağrı yapmaya yetkili olup olmadığının tespitini ister ve yetkiliyse Bakanlık bir belge verir. % 10'un tespitinde her yıl Bakanlığın Ocak ve Temmuz aylarında işkolu esâsına göre yayınladığı istatistik işçi mevcutları esas alınır. Bu sendikanın toplu iş sözleşmesi yapacağı işyerinde, ayrıca yarıdan fazla üyeye sâhip olması lâzımdır.
Yetki belgesini alan sendika 15 gün içinde işveren tarafını, toplu iş sözleşmesi yapmak için belli bir yerde görüşmeye dâvet eder. Bu dâvet yazısında yapmak istediği sözleşme metninin tamâmını da işverene bildirmesi lâzımdır.
b) İtiraz: Sendikanın yazısını alan işveren tarafı, toplantı yeri, gün ve saatına; yetkisinin olup olmadığına ve zaman aşımına uğrayıp uğramadığı yönlerinden belirli sürelerde itiraz edebilir. İtirazların neticelendirilmesi idârî ve adlî mercilerce belirli bir şekle ve esâsa bağlanır. İtiraz edilmemişse direkt sözleşme safhasıyla görüşmelere geçilir.
c) Toplu görüşme: Sözleşmenin bu safhasında da yine birtakım anlaşmazlıklar olabilir. Bunlar da genellikle taraflar arasında bir çözüm sağlamak için arabulucu denilen şahsın tespitinde çıkabilir. Taraflar kendi aralarında bir arabulucu tespit edemezse, idârî merci (Bölge Çalışma Müdürlüğü veya Bakanlık), resmî arabulucuyu tespit ederek taraflara bildirir. Arabulucunun hazırladığı metin üzerinde taraflar anlaşırsa, toplu iş sözleşmesi imzâlanmış olur.
Bu safhada da îtirazlar olursa, yâhut sözleşme metni üzerinde anlaşma temin edilemezse, kânunda gösterilen süreler içinde işçi sendikasının ?Grev? kararı alması ve îlân etmesi gerekir. İşveren sendikası veya işveren grev kararından sonra isterse ?Lokavt? kararı alarak uygulayabilir (1994).