Rehber | Kategoriler | Konular
PROPAGANDA
Alm. Propaganda, Werbung (f), Fr. Propagande (f), İng. Propaganda. Başka insanların kabul etmesi ve beğenmesi istenen şeyin övülerek takdimi. Bu şey siyâsî bir fikir, ideolojik bir görüş, bir inanç veya ekonomik bir olay olabildiği gibi kültürel, turistik ve sportif birşey de olabilir. Propaganda bir doktrini yaymak, hedef millet veya kitleyi fikren kazanmak, karşı tarafın zihin ve psikolojisini arzu edilen tesire tâbi kılmak için, teşkilâtlı ve devamlı bir surette telkinlerde bulunmak ve faaliyet göstermektir. Daha kısa bir târifle; propaganda bir fikrin, her çeşit vasıtadan istifâde etmek sûretiyle, hedef kitleye telkin edilmesidir.
Târihçe: Propaganda âile ve cemiyet hayâtının teşekkülü ile başlamış, gittikçe gelişerek bugün amansız bir silâh hâlini almıştır. Mîlâttan önce 5. asırda yaşamış meşhur Çin düşünürü Su-Tzu Harbin Kitabı adlı eserinde, âni ve şaşırtıcı hareketler ve gürültülerle düşmanın savaş azminin kırılması usûlleri üzerinde ehemmiyetle durmuş; aynı zamanda sevilen ve îtimâd edilen siyâsî ve askerî liderler hakkında hiyânet ve sahtekârlık şâyialarının yayılması, düşman karşısında bulunan kuvvetlerin ezici üstünlüğü hakkında haberler gönderilmesinin de mânevî ve yıkıcı tesirlerini belirtmiştir.
Hannibal, Roma üzerine yürürken, Attila ve Cengiz akınlarına başlarken, her defâsında kuvvetlerinin ezici üstünlüğü ve dayanılmazlığı hakkında şâyialar çıkartarak harekâta başlamışlar, karşılarına çıkan kuvvetleri korku ve dehşet içerisinde bırakarak mukavemet azimlerini kırmışlardır. Osmanlı orduları zaptettikleri yerlerde, dâimâ adâlet ve şahsî hürriyete yer verdiklerinden komşularındaki adâletsizlik ve müsâmahasızlıklardan faydalanarak, onların azimlerini önceden kırmış ve bu hâl muvaffakiyetlerini kolaylaştırmıştır. On yedinci asırda, Katolik îtikatları dışında Lüther tarafından meydana getirilen Protestanlık mezhebinin fazla taraftar toplaması, rönesans hareketinin bellibaşlı bir cereyan hâlinde belirmesi, papalığın nüfûzu üzerine tesirini arttırmağa başlamış, buna karşılık Papa XV. Greguar tarafından ?Congregation de Propagandistes? adı verilen kardinaller meclisi toplantıya çağrılmış, bu meclise Katolik îtikatlarını üstün tutmak için yeni mezhep ve cereyanlarla mücâdele (propaganda) vazifesi verilmişti. İşte propaganda kelimesi terim olarak buradan doğmuştur. Kelimenin kökü Latince ?yayılması gereken şey? mânâsına gelen ?propago?dan çıkarılmıştır.
Propagandanın Çeşitleri
1. Siyâsî propaganda: Bir devletin dünyâ devletleri arasındaki yerini belirtmek, güvenli bir hayâta hazırlayarak, gelecek nesillerin huzûr içinde yaşamalarını sağlamak için, harbe başvurmadan aldığı tedbirlerin hepsine birden siyâsî propaganda denir.
2. Askerî propaganda: Mevzuu daha çok askerî olan bu propaganda şekli, düşman halkına, silahlı kuvvetlerine ve işgâl altında bulunan yerlerdeki dost unsurlara hitap eder. Mekân bakımından şu kısımlara ayrılır:
a) Stratejik askerî propaganda: Daha ziyâde cephe gerisine ve uzun vâdeli işlere yöneliktir. Düşman halkı ile hükümetinin arasını açacak, onu isyâna teşvik edecek, kânun ve emirlere karşı getirecek şekilde tahriklerde bulunur. İş yerlerindeki sivil halkı, işçileri verimsiz çalışmaya teşvik eder. Bu sûretle düşmanın harp gücünü yok etmeğe çalışır. Yeraltı mukâvemet unsurları ile beşinci kol mensuplarını mânen ve maddeten destekler. Halkın rûhunda panik ve korku hislerini kökleştirerek, onu göçe ve karışıklığa teşvik eder.
b) Taktik askerî propaganda: Daha ziyâde ileri bölgelerde muhârebe harekâtını desteklemek üzere yapılan ve belirli gruplara yöneltilen propaganda şeklidir. Taktik askerî propagandanın gâyesi:
1. Düşman kıt'alarını veya erlerini teslim olmaya veya ateş kesmeye iknâya çalışır.
2. Durum teslim olmaya müsâit olmadığı zamanlarda, subay ve erler arasında anlaşmazlık çıkarmaya, morallerini bozmaya ve onları kaçmağa teşvik eder.
3. Düşmanın panik hâlinden istifâdeye ve harekatın yöneltildiği bölgelerden kısa zamanda temizlenmesine yardım eder.
Bütün bu çalışmalarda, kötü durumlara müdâhale etmek üzere bulunan askerî direnişlerinin kırılmasına; silâh ve vazifelerini terk etmelerine; nefislerini korumalarına; çoluk ve çocuklarına karşı hasretlerini arttırmak için, his ve içgüdülerini kamçılamaya gayret edilir.
c) İdârî propaganda: Bu propaganda şekli, kıt'alarımızın işgâl ettiği topraklardaki düşman halkına hitap ederek ve onları belirli istikâmetlere yönelterek idârelerini kolaylaştırmaya yarar. Daha ziyâde tâlimât, emirler ve gözdağı şeklinde neşriyât, beyânât ve îlânlarla yapılır. Yasaklar, cezâlar, mükellefiyet (bir işi yapmaktan kaçınılamama) ve rüçhaniyetle (üstünlükle) kendi başarılarımız hakkında bilgi verir. Silâh ve gıdâ maddelerinin teslim tarzı, amme hizmetlerinin cereyan şekli, harap olan lüzumlu ve âcil tesislerin tâmiri, yasak bölgeler hakkında halkı aydınlatır.
Propagandanın hedefi ve tesiri: Propaganda, belli bir kitleye, bir memlekete veya bütün dünyâya hitap edebilir. Bu husus propagandanın mevzuu veya maksadına bağlıdır. Zaman ve zemine uygun olarak, herhangi bir mevzu üzerinde esaslı tertiplenmiş olan propaganda, çok tesirli olmalı, aksi halde verimsiz olur. Aynı mevzu üzerine yapılan propagandanın metin ve ifâde tarzı, hitap ettiği kitleye göre değişir. Bir zümreye methettiği bir hususu, diğer bir zümreye kötüleyebilir. Bu bakımdan propaganda çok yüzlüdür. Muhâtabına göre fikir ve dil kullanır. Propagandaya kapılıp kalmamak, muhatap olanların inancına, kültürüne, zekâsına ve şuuruna bağlıdır.
Askerî propagandanın hedefi genellikle şu üç unsur olmuştur:
1. Düşman silâhlı kuvvetleri.
2. Düşman silâhlı kuvvetlerini destekleyen kendi halkı.
3. Düşmanın işgâl etmiş olduğu yabancı memleketin halkı.
Propagandanın kaynakları: Propaganda, kaynaklarına göre başlıca üçe ayrılmaktadır:
1. Beyaz ve açık propaganda: Tamâmen açık çalışır, kaynaklarını gizlemez, herhangi bir hâdiseyi bütün çıplaklığı ve müspet delilleriyle ortaya koyar. Meşru bir hakkın müdâfaasını yapar, propaganda mevzuları genellikle hükümetin kontrolünden geçtiğinden haberler yarı resmî sayılır. Hakikatten ayrılmaz, muhataplarının tereddütsüz kabul etmeye alıştıkları, propaganda kaynağına olan îtimâtlarını sarsar. İkinci Dünyâ Harbinde BBC radyosunun neşriyâtı, müttefiklerin Kore'de kullandıkları broşürler, Kıbrıs meselesinde Türk tezini izah etmek için Güney Amerika'ya giden iyi Niyet Heyeti, beyaz propagandanın en güzel misâlleridir.
2. Kara Propaganda: Beyaz propagandanın tamâmen aksidir. Hakîkî kaynak dâimâ gizlidir. Haberin asıl kaynaktan başka bir yerden çıktığı intibaı verilir. Yalanı hakîkât, hakîkatı yalan yapmaya, istediğine inandırmaya ve ortalığa nifak sokmaya çalışır.
İkinci Dünyâ Harbi esnâsında İngilizler tarafından kullanılan ve Almanlar tarafından istekle dinlenen ?Soldaten Sender Celais? ve ?Gustav Sieg Pried Eins? adlı istasyonlar meşhurdur. Bunlardan bilhassa ?Gustav Sieg Pried Eings?in yorumcusu, Nazi Partisine âit en son skandal ve dedikoduları kendine has bir uslûpla, kışlada oturup konuşan iki askerin ağzından gâyet canlı, eğlenceli ve mizâhî bir şekilde anlatmış ve ekseriya en ince teferruâtına kadar doğru olan bu haberler çok dinleyici bulmuştur.
3. Gri veya bulanık propaganda: Beyaz ve kara propagandanın arasıdır. Hakîkât ve yalanı birbirine karıştırmak sûretiyle çalışır. Kaynak gizlidir, dost veya düşman tarafından geldiği kat'î olarak bilinmez, hâdiseler tahrif edilir. Bir işi veya olayı kendi arzu ettiği şekilde göstermek ister, dolayısiyle de mübâlağa ve yalana daha fazla yer verir. Gri propagandada verilecek haberin alâka çekici, zihinleri kurcalayıcı ve kıymetli olması lâzımdır. Muhtelif sebep ve bahânelerle çıkarılan şâyialar gri propagandanın en iyi misâlidir.
Maksat ve metodlarına göre propaganda:
1. Taarruzî propaganda: Arzu edilmeyen bir harekete mâni olmak, istenilen bir hareket için hazırlıklı bulunmak veyahut da hedef olarak seçilen memlekette veya milletlerarası bir ihtilâl, cemiyetlerarası bir anlaşma maksadıyla yapılır. Daha ziyâde kandırıcı bir mâhiyet taşır. Hedef memleket üzerine girişeceği faaliyetlerle, emniyetsizlik, şüphe ve tereddüt meydana getirerek fikrî ayrılıklar teşekkül ettirir. Milleti sefahat ve tembelliğe sevk eder. Millî ahlâkı bozmak sûretiyle müsâit bir zemin meydana getirdikten sonra seferde millî birliği yıkarak, milletle hükümet ve ordu arasındaki karşılıklı güveni sarsar, harbe devam arzu ve isteklerini kırmağa, müttefiklerarası güveni bozmaya çalışır. Anarşi çıkarmak ve terör en büyük silâhıdır.
2. Koruyucu (Tedafüî) propaganda: Taarruzî propagandaya uğrayan memleketlerin kendisini korumak için tatbik ettiği propaganda şeklidir. Kabul edilmiş ve hükmü yürürlükte bulunan bir sosyal hareketin veya diğer halk hareketlerinin devamı için yapılan çalışmaları ihtivâ eder. Tedafüî propaganda, millî birliği muhâfaza etmek; harbe devam istek ve arzusunu, savunma azim ve irâdesini güçlü tutmak; millet ve hükümet arasındaki karşılıklı güveni kurmak ve muhâfaza etmek; düşmanın taarruzî propagandasını tesirsiz bırakarak, morali korumak ve yüksek tutmak için çalışır.
3. Anlaşma propagandası: Bu tarz propagandanın taarruz veya savunma ile alâkası yoktur. Maksat, eşit haklara sâhip olan memleketler arasında kültür özelliklerini muhâfaza ederek, barışçı bir yol tatbikini, harpte ittifaklar teminini sağlamaktır. Haklı ile haksız arasında ve iki haklı arasında en iyi tatbik şeklini bulur.
4. Baskın şeklinde propaganda: Karşı tarafı savunmada bırakmak veya aleyhteki hakîkatı körleterek zihinleri bulandırmak maksadıyla âni olarak yapılan propagandadır. Meydana gelen durumdan kısa bir zamanda faydalanılır, bilâhare propagandadan vazgeçilir.
Propaganda vâsıtaları: Propagandanın yayılması ve istenilen unsurlar üzerinde tesirini yapabilmesi için, muhtelif vâsıtalar kullanmak îcâb eder. Zaman ve zemine göre değişen bu vâsıtaların başlıcaları şunlardır:
1. İnsan: Propaganda vâsıtası ne kadar gelişirse gelişsin, yine ön plânda bizzat insanın kendisi rol oynamaktadır.
a) Açık propaganda elemanları: Açık olarak propaganda vazîfesini üzerine almış olan kimselerdir. Belirli bir fikrin müdâfaasını yaparlar. Her fırsat bulduklarında derhal konuşmaya ve münâkaşaya başlayarak inandıkları ve memur edildikleri fikrin propagandasını yaparlar. Bilhassa iç politika üzerinde bu şekilde propagandanın rolü büyüktür. Demokrasi idârelerinde iktidar ve muhâlefet arasında durmadan devam eden bu yarışma, totaliter rejimlerde sâdece iktidârın vâsıtasıdır. İkinci Dünyâ Savaşında, Alman Propaganda BakanıGöbels'in, ?Kahve yerine nohut, tereyağı yerine top!? diye bağırmasını Alman halkı uzun müddet unutmamış, bu sûrette ideali uğruna her şeyi mübah ve normal görmüştü.
b) Gizli propaganda ajanları: Özel sûrette yetiştirilmiş olan bu ajanlar, çeşitli insan toplulukları arasında hakîkî hüviyet ve vazifelerini gizleyerek faaliyet gösterirler. Bunlar genellikle bir kimseye hitâb etmezler, bilhassa kalabalık yerlerde birbirleriyle konuşuyormuş gibi, mahiyeti ve kaynağı meçhul dedikodular hâlinde fikirlerini etraftakilere duyururlar.
2. Radyo: Arzu edilen fikrin daha uzak bölgelere yayınlanması için kullanılan bir prapaganda vâsıtasıdır. Bugün gerek her ev için en mühim ihtiyaç vâsıtası olması, gerekse elektrik dalgalarının mesâfe, coğrafî engel ve siyâsî sınır tanımaması, radyonun propaganda vâsıtası olarak önemini daha fazla arttırmaktadır. Radyo, haber, konuşma, konferans, hikâye, temsil, istatistikî bilgiler, raporlar, müzik gibi hislere ve mâneviyata tesir edici yayınlarıyla, propaganda husûsunda en büyük rolü oynamaktadır.
3. Televizyon: Söz ve filmin biraraya gelmesi, yâni göz ve kulağa hitap etmesi bakımından televizyon fevkalâde bir propaganda aracıdır.
4. Sinema: Toplu yaşayışta hemen her sınıf halkın en büyük eğlence vâsıtalarından biri olan sinema, insanların gördükleri hâdiseleri îzah ederek tamamlayan ve bunu müzikle de takviye ederek daha câzip hâle getiren tesirli bir propaganda vâsıtasıdır. Esâsen her film, müspet veya menfî bir konunun propagandasını yapar. Kültür, doküman ve aktüalitede dahi bol miktarda propaganda unsuru vardır. Propaganda maksadı için hazırlanmış, usta bir film yapımcısının elinden çıkmış, sansürün gözünden kaçan sahneleriyle yabancı memleketlere girmiş olan filmler, en mükemmel propaganda vâsıtalarıdır.
5. Fotoğraf ve karikatürler: İnce bir zekâ ve kâbiliyet tarafından içinde bulunulan duruma, hâdiselere ve düşmanın rûhuna nüfûz edecek şekilde hazırlanan karikatür ve fotoğraflar, düşmana elindeki silâhı attıracak kadar tesirli birer propaganda vâsıtası olurlar.
6. Panayırlar, sergiler ve enternasyonal fuarlar: Propagandacıların en çok faaliyet gösterdikleri sahalardır. Bilhassa enternasyonal fuarlarda ticârî maskeler altında birçok siyâsî düşüncelerin de propagandasını yapmak imkânı elde edilir. Temsil ettiği memleketin biraz da mübâlağalı olarak varlığını göstermek sûretiyle karşı tarafı korkutarak, yahut hayran bırakarak maksadına ulaşır.
7. Gazete, broşür ve kitaplar: Bugün medenî insan için, gazete elden düşürülmesi imkânsız bir yayın vâsıtasıdır. Her olay; yazı, karikatür ve resim olarak gazete vâsıtasıyla kolayca yayınlanabilir. Gizli maksatlar için hazırlanıp, kaynağı meçhul olarak elden ele dolaşabilen ve îcâbında saklanabilen küçük broşürler de propagandanın en tehlikeli vâsıtalarıdır. Bunlardan başka duvar ilânları, afişler, beyannâmeler, istatistikler, raporlar, şiirler, hicivler, nükte ve şarkılar, müzik ve piyesler de propaganda vâsıtalarıdır.
8. Turistik geziler ve seyyar sergiler: Son zamanlarda bütün dünyâ milletleri tarafından bu şekilde, ticârî gâye ve turist çekmeyi hedef edinen seyyar sergilerle, dinlenme ve görgü ihtiyaçlarını gidermek için tertiplenen turistik geziler propaganda maksadıyla yapılmaktadır.
9. Din adamları ve hac ziyâretleri: Belirli zamanlarda yapılan hac ziyâretleri, propaganda için müsâit bir zemin meydana getirmektedir. Bilhassa Mekke'de yapılan hac ziyâretlerine Sovyetler çok önem vermekte, buraya hacı namzeti maskesi altında gönderdiği elemanlarıyla komünizm propagandası yaptırırlardı. Hattâ Moskova Câmii İmâmı Salihov, Araplar arasında muhtelif fırsatlarda konuşmalar yaparak ?Kur'ân ile komünizm prensiplerinin bir dereceye kadar müşterek olduğunu?(!) izah edecek kadar ileri gitmiştir.
10. Cemiyetler: Topluluk içinde yaşıyan insanlar dâima yanında bulunanlarla münâsebette olduklarından onu dinler, onu görür ve onunla temas ederler. Meselâ aynı dinden olanlar, aynı şehirde oturanlar, aynı siyâsî partinin mensupları, aynı kulübün taraftarları, aynı cemiyete dâhil olanlar, aynı ilmî ve edebî mesleğe mensup kimseler, hattâ aynı gazetenin dâimî okuyucuları, birbirleriyle temasta bulunsun veya bulunmasınlar aralarında mânevî bir birlik teşkil ederler. İşte bu sûrette meydana gelen kitleler, hâriçten gelen tahriklere karşı çok hassastırlar. Bu hâl, propagandacı için bulunmaz bir fırsattır.
11. Para: Maddî bütün imkânları şahsında toplayan ve bu yolda mâneviyât üzerinde tesir yapan bir propaganda vâsıtasıdır. Para, çeşitli propaganda vâsıtalarının teminine ve bizzat kullanılarak arzuların yerine getirilmesine sebep olmakla berâber, çok defâ kendisi de propaganda vâsıtası olarak kullanılmıştır. Amerika iç harbinde karşı taraf askerlerini kandırmakta kullandığı gibi İkinci Dünyâ Harbinde Almanlar, Rus parasını taklit ederek bir gece balonlar içinde Rus toprakları üzerine salmışlar. Bilâhare Rus uçaklarının bunları tahrip etmesiyle meskun yerlere yağan paralar, fakir halkın eline geçmiş. Bol paraya kavuşan halk, yüksek zümrenin alışverişine tahsis edilen mağazalara hücûm etmiş; bu sûrette komünist idâreciler halkın elindeki parayı toplamak için uzun zaman uğraşmak mecburiyetinde kalmıştır. İkinci meşrutiyetten sonra çıkarılan paralar üzerindeki ?Hürriyet?, ?Müsâvat?, ?Adâlet? yazısı; Fransa İhtilâlinde paranın bir propaganda beyannamesi olarak ihtilâlcilerin parolalarını taşıması da birer misâldir.
12. İnsan ihtiyaçlarına âit eşyâlar: Muhtelif cins ziynet ve diğer insan ihtiyaçlarına âit eşyâlarla çeşitli gıdâ maddeleri, iktisâdî sahada propaganda vâsıtası olarak kullanıldığı gibi, aynı zamanda bunların ambalajları arasına çeşitli propaganda broşürleri konarak propaganda taşıyıcı vazifesinde kullanılmaktadır. Meselâ kibrit kutuları, sigara paketleri, çikolata ve bisküvi ambalajları, makara içleri en müsâit yerlerdir.
13. Manevra ve tatbikatlar: Millî savunma politikasının en güzel propaganda vâsıtasıdır. Bilhassa, yabancı devlet temsilcileriyle ataşeleri huzûrunda; yerli ve yabancı basın mensupları önünde yapılan bu gibi hareketler, ordunun iç ve dış îtibârının arttırılmasında en büyük tesiri yapar.
14. Donanmaların ziyâretleri: Donanmaların yabancı memleketlere yapacakları ziyâretler, denizlerdeki varlığının gösterilmesi bakımından, en büyük propaganda vâsıtasıdır.
15. Her nevi hava taşıt vâsıtaları: Propagandanın daha çok ve daha uzak sahalara yayılması bakımından uçaklar, helikopterler, balonlar, paraşütler; yerine göre çok yüksekten bırakılarak, yerine göre pilotsuz olarak radyo dalgalarıyla veya tamâmen serbest olarak düşman içlerine sevkedilmek için kullanılan en iyi vâsıtalardır.