Rehber | Kategoriler | Konular
KOMA
Alm. Koma (n), Fr. Coma (m), İng. Coma. Dış uyarılara hiçbir cevâbın alınamadığı derin şuur kaybı hâli. Komanın devreleri farklı olabilir. Bu sebeple şuur kaybının derinliği de değişebilir. Normal veya marazî (hastalığa bağlı, patolojik) hiçbir refleksin alınmaması derin koma durumunu gösterir.
Yarı koma (semikoma) durumunda refleksler henüz kaybolmamıştır. Çimdiklemek, iki parmak arasında kasları sıkmak, kişide ağrı görüntüsü ortaya çıkarabilir. Bâzılarında ise ismi söylenince göz ve kaş hareketi olabilir. Ancak bunlar ne söyleneni anlayabilir ne de konuşabilir.
Stupor denilen hâl, komanın öncüsü olan durumdur. Burada gidip gelen bir şuur vardır, ancak muhakeme ve anlama imkânsızdır. Arada bir gözlerini açar birkaç kelime mırıldanabilir. Bu arada titremeler, anlamsız kas hareketleri ve birşeyi avucunda sıkmak da görülen durumlardandır.
Koma durumu, hangi yolla ortaya çıkmış olursa olsun, çok miktar sinir hücresinin devreden çıkmasına delalet eder. Etkilenen hücreler, beyin kabuğunda veya beyin iç çekirdeklerinde olabilir, komaya geçiş, hızlı veya yavaş olabilir. Bazı âni durumlarda direk koma ortaya çıkabilirken bazen de muhakeme güçlüğü ile başlayan durum, stupor ve yarı koma devrelerinden geçerek koma yerleşir.
Koma sebepleri çok çeşitlidir ve sayıları da oldukça kabarıktır. En önemli olanlar şöylece sayılabilir:
Alkol koması: Alkolün bol içildiği batı ülkelerinde ve yozlaşmış cemiyetlerde alkol koması, komalar içinde % 50'yi bulmaktadır. Ülkemizde bu orana ancak yılbaşı gecelerinde yaklaşılmaktadır. 100 mililitre kanda 390 mg ve üzerinde alkol yoğunluğuna ulaşılması, alkol komasına sebep olur.
Uyuşturucu maddelerin sebeb olduğu komalar: Bu maddeler arasında en önemlileri morfin, eroin, kokain ve barbiturat türü ağır müsekkinlerdir. Morfin ve eroin komasında göz bebekleri çok daralır kokain komasında ise aşırı genişleme vardır.
Kan şekeri yükselmesine bağlı komalar: Şeker hastalarının % 10'u, şeker (diabet) koması ile ölürler. Kan glikozunun çok artması, kanın yoğunluğunu (osmoralitesini) çok arttırır. Bunu dengelemek için vücûdun diğer hücrelerinden kana sıvı geçişi başlar. Bu olay hücreler ve dolayısıyla vücut fonksiyonlarını ileri derecede bozar ve koma husule gelir. Hastanın nefesi, aseton (çürük elma) kokar.
Kan şekerinin düşmesiyle de koma meydana gelebilir. Kan glikoz düşüklüğü (hipoglisemi) kısa sürede yerleşici bir komaya sebep olur. Diabet komalarının uzun sürebilmesi ve araz bırakmadan iyileşebilmesine karşı hipoglisemi komaları, birkaç dakikada beyinde geri dönemez hasarlar bırakabilir. Hipoglisemi komalarının en sık rastlanan sebebi ayarsız kullanılan insülin ve diabet ilâçlardır.
Karaciğer koması: Sarılıklar, sirozlar ve karaciğeri tutan ağır hastalıklar (kanser, iltihap) sonucunda karaciğer fonksiyonlarının ileri derecede dumura uğraması ile bu tür komalar ortaya çıkar. Yavaş yavaş koma durumu yerleşir; kolda kaba titreme (kuş kanat çırpmasına benzer), solukta ağır bir koku, stupor durumu komanın başlangıç belirtileridir.
Beyinde meydana gelen olaylara bağlı komalar: Beyin kanamaları, beyin damarlarındaki tıkanmalar, kafa travmaları (darbeler), beyin abseleri en önemli sebeplerdir. Beyin tümörleri de ilerlemiş devrelerinde koma yapabilirler. Tutulan yere göre sinirsel (nörolojik) belirtiler vardır.
Bu ana sebepler dışında üremi, zehirlenmeler, asidoz (kanın asit reaksiyona kayması), hormon bozuklukları, şok, infeksiyon hastalıkları, kalp yetersizliği, donma, boğulma, yüksek voltajlı elektrik çarpması ve epilepsi de koma sebepleri arasındadır.
Geri dönüşü olmayan koma: Açılma şansı olmayan ve ölümün yakın olduğunu gösteren durumdur. Bir komanın bu döneme girdiği; solunumun otomatikliğini kaybetmesi, iki gözde gözbebeklerinin aşırı büyümesi, reflekslerin tamamının kaybolması, tam kas gevşekliğinin yerleşmesinden anlaşılır.
Erken teşhis ve âcil tedâviye başlama komada en önemli husustur. Bu da mutlaka bir hekim gözetiminde yâhut bir sağlık merkezinde yapılır.