Rehber | Kategoriler | Konular
EFLAK
Alm. Walachei (f), Fr.Valacheie (f), İng. Walachia. Eski Romanya'nın bir eyâleti. Eflak, eski Tuna Prensliği adıyla, Boğdan ile birlikte Romanya Krallığını meydana getirmişti. Bugün Eflak, Olt Nehrinin doğusunda Multenia, batısında Oltenia olmak üzere iki bölgeden meydana gelir.
Oltenia 9305 mil karelik yüzölçüme sâhiptir ve Küçük Eflak olarak da bilinir. 20.270 mil karelik daha geniş bir sahaya sâhip olan Multenia'ya Büyük Eflak denir.
Oltenia, kuzey ve batıda Karpat Dağları, doğuda Oltu Nehri arasında Tuna'ya kadar süren verimli ovalara, mer'alara, zengin ormanlara sâhiptir. Bu yüzden nüfus yoğunluğu fazladır.Multenia diğer yerlere nazaran ekonomik bakımdan daha gelişmiştir. Sâhip olduğu verimli topraklarda mısır, buğday ve yem bol miktarda yetiştirilir. Multenia bölgesinin en büyük şehri olan Bükreş, aynı zamanda Romanya'nın başkentidir.Ploesti ve Campino petrol yatakları bu bölgededir.
Târihi
Eflak'a önceleri Trakların bir kolu olan Daklar yerleşmiş sonraları İskitler ve Kelstein ve M.Ö. birinci yüzyılda da Romalıların eline geçti. Bu arada Got, Gepid ve İslavların istilalarına uğradı. Böylece Dak-Roma etnik temeline sâhip Rumen milleti doğdu. Lâtin asıllı bir dil konuşan Rumenler, istilâlar sebebiyle Islav dil ve kültüründen de etkilendiler.Hunlar, Bulgarlar,Macarlar, Kumanlar ve Peçenekler ile olan münâsebetleri kültürlerine de tesir etti. Geçici olarakMacar Krallığını dahi ortadan kaldıran Moğol istilâsı, aynı yıl Eflak'ı yakıp yıktı. Bu sırada Altınordu'nun başında Batu Han bulunuyordu. Daha sonra Macarlar bölgeye tekrar hâkim oldular.1247 yılında Avrupa feodalitesi örfüne uygun olarak ve Macar Krallığına bağlı olarak iki voyvoda, ilk Rumen siyâsî teşkilâtını kurdular.Kuman asıllı voyvoda Basaraba 1310'da Eflak'a tam olarak hâkim oldu. 1330'da Macar Kralı RobertKâroly'yi Posoda'da ağır bir yenilgiye uğrattı. Kıpçakların bir kısım ülkesini ve İbrail kesimlerini eline geçirdi. 1340'ta Aydınoğlu Umur Bey, 1368'de de Osmanlı tehlikeleriyle karşılaştılar.
Murad Hüdavendigâr, Tırnova Bulgar Çarı Şişman'ı kendisine bağlayıp Vidin üzerine kuvvet gönderdi. Fakat EflakVoyvodası Vlaicu 1373'te anlaşma yaptı. Böylece Osmanlı nüfûzuna girmiş oldular. Kosova Savaşında SırpKnezi Lazar'a yardım ettiğinden dolayı Voyvoda Mircae Cel Batron (1386-1418) Yıldırım Bâyezîd tarafından cezâlandırıldı ve Osmanlı akıncıları Eflak'a akınlar yaptı. Bir müddet sonra Mircae 3000 düka altın vergi vermeyi kabul ederek boyun eğdi. Oğlu Mihail(1418-1420) zamanında voyvodalığın Osmanlılara bağlılığı daha da arttı. Böylece Osmanlılarla olan temâs, Macaristan'ın devamlı baskısı ve iki soylu âile arasında sürtüşmeler de bunlara eklenince 15. yüzyılda Eflak zayıfladı.Varna Savaşında,Vlad Dracul (1436-1466) önceleri Hıristiyan devletlerine yardım ettiyse de, durumun Osmanlılar lehine geliştiğini görünce, İkinci Murad Hana boyun eğdi. Fakat Macar Kralı Hünyadi tarafından öldürüldü.
Üçüncü Vlad, yâni Kazıklı Voyvoda 1461 yılında Saksonyalıları yenerek Erdel'i aldı. Hîle ile tutsak düşürdüğüNiğbolu Vâlisi Hamza Beyi kazığa vurdurdu.Tuna'yı aştı. Dobruca ve Rumeli'nin bir kısmını eline geçirdi. Fakat, Fatih SultanMehmed'in Eflak Seferi sırasında tutuklandı. Yerine kardeşi Radu Cel Frumas getirildi. Bu arada Boğdan voyvodalarının Eflak işlerine karıştıkları görüldü.
On altıncı yüzyılda Eflak'ı ilgilendiren en önemli olaylardan biri de Eflak'ın Braila Umanı civârındaki arâziden ayrılarak Osmanlı devletine katılmasıdır.Voyvodalardan biri İstanbul'a hediye olarak koyun gönderdiği için Çoban (Ciobanul)adıyla anıldı.Yine aynı yıllarda Voyvoda İkinci Mihnea, Müslümanlığı kabul etmişti. Fakat 16. yüzyılın sonlarına doğru Voyvoda Mihaia Viteazul, Eflak'ı bağımsızlık arzularıyla tekrar savaşa soktu.Avusturya tarafını tuttu. 1594'te de Osmanlıya karşı isyan etti. Borçlarını tahsil edecek iki bin kişilik Rum ve Türk heyetini Bükreş'te öldürdü. Bunun üzerine Koca Sinan Paşa isyanı bastırdı (1596). Avusturya İmparatoru İkinci Rudolf'tan para desteği görünce tekrar isyân etti. Boğdan ve Erdel'i aldı (1600). Fakat Avusturya'nın buna karşı çıkmasına rağmen, öldürüldü.
Bundan sonra Eflak tekrar sâkinleşti. Türk yardımı büyük ölçüde kendini gösterdi.Abaza Paşanın desteğiyle Voyvoda Matei Basarab memleketini kalkındırdı. ŞerbanContacuzino (1679-1688)İkinci Viyana kuşatmasında bulundu. Fakat voyvodalar tekrar işi bozunca Osmanlılar artık voyvodalığı tâyine bağladı. 1716'da Fenerli Rum Beyi Nicolae Kavrocordato voyvodalığa tâyin oldu. Memlekette okul ve hastahâneler açıldı.Voyvodalar üç yılda bir değişmeye başladı ve vâli adını aldılar.
Bu sıralarda kısa aralıklarla Rus ve Avusturya işgalleri görüldü.Küçük Kaynarca Antlaşmasında Eflak'a âit hükümler bulunmaktaydı. Eflak'ta Rus konsoloslukları açıldı. Prenslik hâline dönüştü ve bu prensler 7 yılda bir değiştirildi. 1828'de Rusya hâmi devlet olarak kabul edildi.
Eflak'ın bağımsızlık isyanlarından biri de 1848 yılında oldu. Süleyman Paşa ve Fuat Paşa isyanı bastırmak için görevlendirildi. 1849'da Baltalimanı ve 1856 Paris Antlaşmalarıyla Rus himâyeliği kaldırılarak Bâbıâlî hâkimiyeti kabul edildi.Aynı zamanda Boğdan da Osmanlı yönetimine girdi. Eflak-Boğdan, diğer adıyla Memleketeyn'de yeni reformlar yapıldı. 1859'da Eflak milletvekilleri AlexanderCuza'yı başkan seçtiler. Cuza SultanAbdülazîz Han tarafından da Memleketeyn'in prensi olarak âlân edildi. Böylece Romanya'nın doğuşu başladı. 1881'de Hohenzollem-Sigmingsen sülâlesinden Carol başkan seçildi ve ?kral? ünvânını aldı. Romanya hem Birinci, hem de İkinci Dünyâ Harbine katılınca, Eflak birçok savaşların, üzerinde cereyan ettiği bir ülke hâline geldi.
EFLÂKÎ (AhmedÂrifî); Anadolu'da yetişen âlimlerin büyüklerinden. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. Eflâkî gençliğinde iyi bir tahsil gördü. İlim için pekçok seyâhatlar yaptı. Zamânının birçok ilim dalında mütehassıs oldu. Moğol hükümdârlarından Keyhatu'nun 1291 (H.690)de Konya'ya geldiği sırada, Eflâkî de birlikteydi.Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin oğlu ve evliyânın büyüklerinden olanSultân Veled'i (rahmetullahi aleyh)ziyâret edip, duâsını aldı.Sultân Veled'in oğlu Ulu Ârif Çelebi'nin talebesi oldu. Böylece onun mânevî terbiye ve himâyesine girdi.Ömrünün sonuna kadar sâdık bir talebe olarak hizmetinde bulundu ve hocasına nisbetle ?Ârifî? lakabını aldı. Hocası ile birlikte bütünAnadolu'yu gezip ilim ve edep yaydılar. Dünyâ malına hiç kıymet vermezdi. Babası vefât ettiğinde büyük bir servet bıraktığını haber verdikleri zaman, hiç aldırmadı ve mîrâs peşine düşmedi.
Eflâkî, 1316 senesinde hocası Ârif Çelebi ile Birlikte Konya'danÂzerbaycan'daki Sultâniye şehrine gidip, İlhanlı Devleti hükümdârlarından Olcaytu Hüdâbende'yi ziyâret etti. Bu seyâhatleri esnâsında; Kayseri, Sivas,Bayburt,Ahlat,Tebriz ve Lâdik şehirlerine uğradı. Hocası ile Kütahya'ya gitti.Ârif Çelebi, vefât etmeden önce, kendisine mânevî ilimlerde olgunlaştığına dâir icâzet (diploma) verdi. Baba ve dedelerine dâir yazmaya başladığı Menâkıb-ül-Ârifîn'i tamamlamasını tavsiye etti. Eflâkî de hocasının bu emrini yerine getirerek eserini 1353 senesinde tamamladı.
1360 (H.761) senesi Receb'in son Pazartesi günü Konya'da vefât etti ve Mevlâna Türbesi civârına defnedildi.Mezar taşındaki kitâbede; ?Bâkî olan ancak Allahü teâlâdır.Rahmet-i Rahmâna kavuşmuş olan, asrının önde gelenlerinden derin âlim Eflâkî, dâr-ı fenâdan dâr-ı bekâya irtihâl etti.Allahü teâlâ onu sonsuz mağfiretine nâil kılsın.? yazılıdır.
Eflâkî,Bedreddîn-i Tebrîzî'den ders aldı.İlm-i nücûmda (astronomi) meşhur oldu. Bu sebeple Eflâkî mahlasıyla tanındı.
Menâkıb-ül-Ârifîn'de evliyânın büyüklerinden Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî rahmetullahi aleyh ve talebelerinin hayat ve menkıbeleri anlatılmakta olup, bu hususta en eski ve mühim kaynaktır. EserAnadolu târihinin bilhassa 13 ve 14. yüzyıllardaki toplum durumu ile dînî ve medenî hayâtına yer vermesi bakımından mühim bir kaynaktır. Bu sebeple çeşitli dillere tercümesi yapılmıştır.