Rehber | Kategoriler | Konular
SiKKE
Alm. Münze (f), Geldstück (n), Fr. Monnaie, pièce (f), İng. Coin. Değeri devletçe garanti altına alınmış, üzeri hakkedilmiş metal parçası, mâdenî para. Devletin damgasını taşıdığı ve belli ölçüsü olduğundan alışverişte kolaylık ve îtimat sağlar. Târihî araştırmalar sonucu elde edilen sikkelerin en eskisi M.Ö. 8. asırda Anadolu'da Lidyalıların kullandıklarıdır. Bundan önce basılan sikkelerden bugüne kadar ele geçen olmamıştır. Zîrâ ilk insan ve ilk peygamber hazret-i Âdem zamânında altın üzerine para basılmış ve mâden ocakları işletilmişti.
Târihin muhtelif devirlerinde, devletler tarafından altın, gümüş ve bâzı mâdenlerden sikkeler, dövmek sûretiyle basılmış ve para olarak kullanılmıştır. Ticâret şehirlerinde kısa zamanda kullanılmaya başlayan sikkeler, darb sanatının ilerlemesine sebep olmuştur. Bu sanat M.Ö. 5. yüzyıldan îtibâren en yüksek seviyesine çıkmış ve sanatkârları da isimlerini sikkelere koymaya başlamışlardır. Muhtelif devirlerde kullanılan sikkelerden elde edilenler, yalnız arkeolojik değerden başka, önemli bilgileri de ihtivâ etmesi bakımından çok önemlidir. Sikkeler kullanıldıkları zamanların iktisâdî ve kronoloji alanlarının aynaları gibidir. Şehirlerin, devletlerin zenginliklerini ve durumlarını aksettirirler. Ayrıca belli bir sikkenin yayılma alanı, çıkaran ülkenin hâkimiyet sahalarını işâret eder. Arap gümüş sikkelerinin İskandinavya'da bulunması, Abbâsîler zamânında Müslümanların buraya kadar geldiklerini gösterir. Aynı zamanda bu derece yaygın olan sikkelerin, milletlerarası bir değer kazanarak kullanıldığının da alâmetidir.
Sikkelerin üzerindeki motifler, şekiller, portreler, yazılar bunların kimlerin zamânında basıldığını gösterir. Ayrıca insanların inançlarını, sanatlarını ortaya koyması bakımından da önemlidir.
İslâmiyetin ilk zamanlarında, Peygamberimizin sağlığında sikke basılmamış, Araplar arasında daha önceden de kullanılan paralardan istifâde edilmiştir. Ömer radıyallahü anh zamânında, Suriye'nin fethinden sonra, ilk defâ İslâmiyette sikke bastırılmıştır. On dört kırat olan bu paraların yüzlerine, kûfî yazısıyla yazılar yazılmıştı. İslâm ülkelerinde tedâvül eden, kullanılan Bizans paralarının üzerine propaganda maksatlı yazılar yazılması üzerine Halife Abdülmelik bin Mervân zamânında, üzerinde ?Lâ ilâhe illallah vahdehu Muhammedün Resûlullah? yazılı altın sikkeler kestirilerek, Bizanslıların istismarı önlendi. Abdullah ibni Zübeyr'in hilâfeti zamânında, Mekke'de sikke bastırılarak bunların şekil ve nakışı bir intizama kondu.
Diğer İslâm devletlerinde değişik sikkeler bastırıldı. Sikke kestirmek, hükümdarlık alâmeti sayıldı. Osmanlılarda ise, ilk sikkeyi bastıran pâdişâhın Osman Gâzi olduğu kabul edilmektedir. Bu gümüş sikke, 15 mm çapında ve 0,68 gr ağırlığındaydı. Basıldığı yer ve târih belli olmayan bu sikkenin yüzünde ?Darebe Osman bin Ertuğrul? ibâresi yazılıydı. Elde mevcut diğer en eski Osmanlı sikkesi ikinci Osmanlı pâdişâhı Orhan Gâzi tarafından bastırılmıştır. Bu gümüş sikke, Orhan Gâzinin cülûsunun üçüncü yılında Bursa'da basılmış ve ?beyaz sikke? demek olan akçe tâbiri kullanılmıştır (Bkz. Akçe). Bu Osmanlı akçesinin bir tarafında ?Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah? ibâresiyle etrâfında Ebû Bekr, Ömer, Osman, Ali'nin (radıyallahü anhüm) isimleri, diğer tarafında ise, Orhan bin Osman yazılıydı. Ayrıca Osmanlıların mensup olduğu Kayı boyunun damgası da bulunuyordu. Orhan Gâziden sonra yeniden kesilen sikkelere, âit olduğu devletin kurucusu Osmânî kelimesi eklenerek Akçe-i Osmânî veya daha çok Osmânî ismi kullanılmaya başlanmıştır. Fâtih Sultan Mehmed Han zamânına kadar, kullanılan bu tür sikkelerin yanında ilk defâ altın olanı bastırıldı ve Sultânî adıyla anıldı. Pul, fels, mangır gibi adlarla anılan bakır paralar Sultan Birinci Murâd Han zamânında kesilmeye başlanmıştır.
Mevlevîlerin başlarına giydikleri serpuşa da sikke denir. Bunlar dövme yünden yirmi beş-otuz santim boyunda deve tüyü renginde olurdu. Bu sikkeler daha ziyâde Konya ve Bursa'da yapılırdı.