Rehber | Kategoriler | Konular
SALYANGOZ
Yumuşakçalar şûbesinin karındanayaklılar (Gastropoda) sınıfına giren birçok türe verilen ad. Alt kısımda hareketi sağlayan kaslı bir ayak, sırt tarafta vücudu örten helezon kıvrımlı bir kabuk ve başta iki çift anten bulunur. Çekilebilen antenlerin öndekileri kısa olup, dokunum ve koku görevi yapar. Gözler, arkadaki uzun çiftin ucundadır. Kabuksuz olanlarına ?sümüklü böcek? (Limox) veya ?sülük salyangozu? denir. Deri altlarında çok küçük bir kabukları mevcuttur. Rutûbetli yerlerde taşlar altında bulunur, ormanlık ve ağaçlık yerlerde bol rastlanır. Bitkilerin yeşil kısımlarını yediklerinden bahçe ve bostanlara büyük zarar yaparlar.
Salyangozların tatlı su, deniz ve karada yaşayan çeşitli boy ve renkte birçok çeşidi vardır. Eski devirlerde güzel renk ve şekilli birçok deniz salyangoz kabuğu para yerine kullanılırdı. Çoğu yosun, yaprak gibi bitkisel gıdâlarla beslenir. Ağızlarında ?Radula? denen dişli dilleri vardır. Marul, çilek ve bostanların yeşil kısımlarını törpüleyerek büyük ziyanlar verirler. Aşınan kitinsel dişler tekrar yenilenir. İç organları 180 derecelik bir dönme yapmıştır. Koruyucu kabukları, manto adı verilen derilerinin salgısı sonucu meydana gelir. Eklembacaklılar gibi kabuk değiştirmezler. Hayvan geliştikçe buna bağlı olarak kabuk da büyür.
Yürekleri iki gözlü olup, perikartla (yürek zarı) çevrilidir. Açık kan dolaşımına sâhiptirler. Kan, manto boşluğunda bulunan solunum organlarında temizlendikten sonra yüreğe gelir. Yüreklerinde dâimâ temiz kan bulunur. Deniz salyangozları, solungaç solunumu yaparlar. Bâzı kabuksuz türlerde deri uzantıları da solungaçlara yardımcı olur. Dağ ve bahçe salyangozu gibi karada yaşayanlar akciğer solunumu yaparlar. Daha doğrusu önde bulunan manto boşluğunun bol damarlı tavan bölgesi, solunum organı görevini üstlenmiştir. Tatlı suda yaşayan akciğerli salyangozlar solungaç boşluklarını hava ile doldurmak için zaman zaman su yüzeyine çıkmak zorundadırlar. Salyangozlar yönlerini yerin manyetik alanına göre bulurlar. Sürünürken sümüksü bir iz bırakırlar. Kabuk vücûda bir kasla bağlıdır.
Kara salyangozlarında gözler, daha uzun olan arka anten çiftlerinin ucunda yer alır. Kısa olan ön duyargalar, dokunum ve koku sinirlerince zengindir. Su salyangozlarının çoğunda ise gözler, antenlerin dibinde kısa sapçıkların üzerinde bulunur. Kara salyangozları bitkisel besin ve çürümüş hayvansal artıklarla beslenir ve nemli yerleri tercih ederler. Çoğunlukla yağmurdan sonra ve gece faaliyet gösterirler.
Soğuk bölgelerde yaşayan kara salyangozları kış uykusuna yatar. Kabuklarının içine çekilerek, kabuk ağzını boynuzsu bir kapak veya sertleşen mukus salgı ile kapatarak toprağa gömülür veya kendilerini ağaç gövdelerine yapıştırırlar. İlkbaharda uyanarak büyük bir iştahla bahçelere saldırırlar. Ömürleri 3-5 yıl kadardır. Kirpiler ve birçok kuş bunları yiyerek üremelerini kontrol altında tutarlar. Tatlı su ve denizlerde de balıklara önemli bir besin kaynağı olurlar. Tropik bölgelerin kara salyangozları bütün yıl aktiftir. Soğuk bölgelerde yaşayan kabuksuz sülük salyangozları eylül ve ekim aylarında üredikten sonra erginlerin çoğu kışın ölürler.
Salyangozların çoğu erdişi (hermafrodit) olduğundan aynı birey hem dişi hem de erkek üreme organlarına sâhiptir. Üreme dönemlerinde karşılıklı aşk okları atarak birbirlerini tahrik ederler. Erdişi salyangozlar, karşılıklı olarak birbirini döllediği gibi bâzan de eşlerden biri erkek, diğeri dişi olarak görev yapar. Kara salyangozları, kabuklu yumurtalarını toplu olarak yaprak altlarında veya toprak kovuklar içine bırakırlar. Su türleriyse yumurtalarını jelatinsi bir kitle içinde zemine yapıştırır veya akıntıya bırakırlar. Açık denizlerde rastlanan böyle yumurta köpükleri, eskiden denizciler tarafından sabun olarak kullanılırdı. Kara salyangozlarının yumurtalarından erginlere benzer yavrular çıkar. Deniz türlerinin birçoğunda metamorfoz (değişim) olduğundan üremeleri karmaşıktır. Salyangozların çoğu otçuldur. Parazit birkaç türün dışında denizlerde yaşayan etçil olanları da vardır.
Bunların içinde; zehir salgılayanlara, sülfürik asit püskürtenlere, midye ve istiridye kabuklarını açabilen usta avcılara rastlanır. Hatta güçlü hortumlarıyla, balık avlayanları bile vardır. Deniz yosunları yiyerek geçinen bir çeşidi klorofili sindiremediğinden, yapraklara benzeyen deri saçaklarda depolar. Buradaki klorofil güneş ışığında fotosentez sonucu salyangoza şekerli madde üretir.
Bâzı Uzakdoğu ve Batı ülkelerinde, salyangoz aranan bir yiyecektir. Romalılar, etrâfı çevrili özel bahçelerde yemek için salyangoz beslerlerdi. Salyangozların bâzıları zehirli madde ürettiğinden ve birçok parazite de ara konaklık yaptıklarından birçok tıbbî rahatsızlıklara sebep olurlar. Zâten İslâm dîninde salyangoz yenilmesine müsâade edilmemektedir.