Rehber | Kategoriler | Konular
NURULLAH ATAç
Cumhûriyet dönemi deneme ve tenkit yazarı. Asıl ismi; Ali Nûrullah Atâ'dır. Babası Hammer Târihi'ni Türkçeye tercüme etmiş olan Öğretmen Mehmed Atâ Beydir. 21 Ağustos 1898'de İstanbul Beylerbeyi'nde doğdu. İlkokuldan sonra dört yıl Mekteb-i Sultanî (Galatasaray Lisesi) de okudu. Dördüncü sınıftan ayrıldı. Tahsilini tamamlamak ve Fransızcasını ilerletmek için İsviçre'ye gitti. Mütâreke döneminde Türkiye'ye döndü. Bir müddet Dârülfünûn'da edebiyat derslerini tâkip etti. İmtihan vererek Fransızca öğretmeni oldu.
İstanbul, Ankara ve Adana'daki çeşitli okullarda Fransızca öğretmenliğinde bulundu. Ticâret Vekâletinde ve Millî Eğitim Bakanlığında mütercimlik; Basın Yayın Umûm Müdürlüğünde yayın şefliği yaptı. Daha sonra da Cumhurbaşkanlığı mütercimi oldu. Emekliye ayrılıncaya kadar bu vazifeyi sürdürdü. 1951 senesinde Türk Dil Kurumu yönetim kurulu üyeliğine seçildi ve yayın kolu başkanı oldu. Bu iki vazifeyi ölünceye kadar birlikte yürüttü. 17 Mayıs 1957'de Ankara'da öldü.
Nurullah Ataç eski Türk edebiyatıyla birlikte Batı Edebiyatını, özellikle 18 ve 19. yüzyıl Fransız edebiyatını tetkik etti. Bu sebepten Fransız edebiyatçılarının etkisinde kaldı. Birçok fikirlerini onlardan aldı.
Yazı hayâtına 1921-22 yıllarında Dergâh Mecmuası'nda yayınladığı şiirlerle başladı. Daha sonraki yıllarda çeşitli gazetelerde deneme tenkit ve fıkralar yayınladı. Diğer taraftan da Fransızcadan yaptığı tercümelerle meşhur oldu. Yunan, Lâtin, Fransız, Rus ve Alman klâsiklerinden veya çağdaş yazarlarından yaptığı elliye yakın tercüme ile Türk gençlerinin yerli kültürden uzaklaşıp Batı kültürüne özenmesine sebep oldu. Batılılaşma özentisi içinde olan kimselerin talebi üzerine bâzı eserleri defâlarca basıldı.
Dilin özleştirilmesi husûsunda aşırılığa kaçtı. Batı uygarlığıyla bütünleşebilmek için Osmanlıca Türkçesi yerine Yunan-Lâtin kökenli kelimelerin ve Öztürkçe adı verdiği uydurma kelimelerin kullanılmasını savundu. Bu sebeple Türkiye'deki Okullarda Yunanca-Lâtince'nin ders olarak okutulmasını istedi. Dilde özleşme adıyla birçok yeni kelime türetti. Eski edebiyatımızı iyi bilmesine rağmen dili ve tavrıyla eski edebiyatımıza ve dilimize cephe aldı. Yazı hayâtının önemli bir bölümünde nesirde ?devrik cümle? olarak adlandırılan, yazı dilimize yabancı olan bir cümle yapısının savunucusu oldu. Yazılarının ekserisini kendi uydurduğu kelimelerle devrik cümle tarzını yaygınlaştırmak yönünde kaleme aldı.
Nurullah Ataç, gerçeği parça parça görmüş, düşünceyi tipik veya en uygun olduğu noktadan değil, kendine en ilginç görünen yerden yakalamıştır. Düşünce onda hemen kanaate dönüşür, ama o çok kesin konuştuğu zaman bile son sözünü söylemiş değildir. O anda ne söylediğini bilen, ama az sonra ne söyleyeceğini bilmeyen bir denemeci tavrı içindedir. N.Ş. Kösemihal onun bu tavrını;?Zaman zaman birbirine taban tabana aykırı fikirleri savunduğu da olur. Bir fikrin doğru-eğri olması da onun için önemli değildir.? cümleleriyle ifâde etmektedir.
Yazılarında alay ve öfke hâkim olan Nurullah Ataç, sevmediklerine alayla karşılık vermiş, sevdiklerine ve gençlere öfkesini yöneltmiştir. Nurullah Ataç çeşitli gazete ve dergilerdeki yazılarını; Sabiha Yağızlar, Alkan, Ahfeş, Süha Kavafoğlu, Ali Gümrükçü gibi takma adlarıyla yazmıştır.
Nurullan Ataç'ın yazıları, ölümünden birkaç yıl sonra ortaya çıkan ve onun izinde olduklarını iddia eden özleştiricilerin yeni uydurdukları kelimeler yüzünden geride kalmış, yer yer anlaşılmaz hâle düşmüştür.
Tenkitlerinde tamâmen şahsî davranan Nurullah Ataç'ı bâzı yazarlar eleştirmen olarak kabul etmezler. Nûrullah Ataç'ın; eleştiri, deneme ve dilin özleştirilmesindeki davranışları, kendine has yazarlığı, gerek kendi zamanında gerekse ölümünden sonra birçok tartışmalara sebep olmuştur.
Eserleri:
Karalama Defteri, Sözden Söze, Ararken, Diyelim, Söz Arasında, Okuruma Mektuplar, Günce, Ataç, Dil Üzerine Söyleşiler, Söyleşiler, Günce I, Günce II, Dergilerde, Günlerin Getirdiği, Ararken.
Elliyi aşkın çevirisinden en ünlüleriyse; Kızıl ile Kara, Adsız Köşk, Tehlikeli Alâkalar, Seçme Yazılar'dır.