Rehber | Kategoriler | Konular

KONVERTiBiLiTE

Alm. Konvertiecbarkeit, Konvertibilitaet, Fr. Convertibilité, İng. Convertibility. Millî paraların karşılıklı olarak birbirine çevrilebilmesi. Türk parası ile tesbit olunmuş alacak haklarını, hak sâhibinin ikâmet mahalline ve yabancı memleket parası elde etmekte güttüğü maksada bakılmaksızın ve önceden herhangi bir makâmın müsâdesini almaya lüzum olmadan câri döviz kurları üzerinden herhangi bir memleket parasına çevrilebilme serbestisidir. Konvertibilite kavramının en geniş anlamı budur.

Konvertibiliteyi belirli bir döviz kuru modeliyle eş anlamda kullanmak doğru olmaz. Konvertibilite serbestçe dalgalanan döviz kuru sisteminde olabileceği gibi sâbit kur sisteminde de mevcut olabilir.

Yukarıda tanımlanan genel konvertibilitedir ve kayıtsız ve şartsız olduğu müddetçe geçerlidir. Ancak çeşitli sınırlamalar konvertibilitenin uygulamada değişik şekiller almasına yol açmaktadır. Bunlar sırasıyla şöyledir:

1. Cârî işlemler için konvertibilite: İhrâcât, ithâlât gibi görünen işlemler ve işçi dövizleri, fâiz, kâr, navlun, turizm gibi görünmeyen işlemlerin dışındaki işlemler. Özellikle sermâye işlemleri için konvertibilite mevcut değildir.

2. Kişiler bakımından sınırlamalar: Mukim olmayan kişiler için konvertibilite olması, bunların dışındakilere ise tanınmaması bir başka uygulamadır.

3. Hem işlemler hem de kişiler bakımından sınırlamalar:

a) Mukim olmayan şahısların câri işlemleri için konvertibilite getirilir; bunun dışındaki şahıslara ve işlemlere ise, tanınmaz.

b) Yabancı Merkez Bankalarının câri işlemleri için konvertibilite olabilir; bunun dışındaki kişilere ve işlemlere uygulanmaz.

4. Ülkeler bakımından sınırlamalar: Belirli bir bölge için konvertibilite olması, bunun dışındaki bölgelere ise tanınmaması gibi.

Konvertibiliteyi devam ettirmenin en önemli şartı milletlerarası ödemeleri denge hâlinde tutabilmektir. Diğer bir deyişle, parası konvertibl olan her ülkede, belirli bir süre içindeki döviz arzı, aynı süre içindeki döviz talebine eşit olmalıdır.

Bu eşitliği sağlamanın iki ayrı yolu vardır. Ya döviz arz ve talebinde ortaya çıkan artma ve azalmalara göre döviz fiatlarının değişmesine müsâde olunur veya döviz hadleri sâbit tutularak döviz arzını döviz talebini değiştirecek tedbirler uygulamak yoluna gidilir.

Konvertibilite adı verilen sistemin sağlıklı bir biçimde işleyebilmesi için döviz kazanan ile döviz ihtiyacı olanlar arasındaki kanalın mümkün olduğunca kısa ve az masraflı olmasında zarûret vardır. Bu sağlanamazsa zaman zaman krizler ve spekülasyon kaçınılmaz olur. Böyle bir durumdan kurtulmanın yolu, sınırlı da olsa, bankalararası bir döviz piyasası kurmaktır. Sağlıklı bir sistem için gerekli şartlardan bir diğeri, ülkenin dış borçları için döviz borsasına büyük miktarlarda başvurmasını önleyecek tedbirleri almaktır. Meselâ yılın belli günlerinde veya bâzı yıllarda çok büyük miktarlarda dış borç ödeyerek bir ülkede döviz borsası zaman zaman büyük sarsıntılar geçirebilir.

Konvertibilite bir ülkeye kendi parası ile ithâlat, ihrâcat ve dış ödeme yapma imkânı vereceğinden milletlerarası işlemlerde küçümsenmeyecek bir ucuzluk getirir. Paraların birbirine çevrilme giderlerinden tasarruf sağlanır. Havâle masrafları azalır.

Söz gelişi, Japonya ticâretinin ihrâcâtta ortalama yüzde 43, ithâlâtta yüzde 50'sini kendi parası ile yürütmektedir.

Konvertibilite bir ülke ekonomisinin sıhhatini ve mallarının rekâbet gücünü gösteren pratik bir barometredir. Milletlerarası borsalarda parası değerlenen bir ülke emisyonu artırarak sıfır fâizle borçlanma imkânını bile bulabilir.

Konvertibilite bir ülke politikacılarını veya Merkez Bankalarını emisyon konusunda durdurabilen yegâne tabiî engeldir. Bu açıdan bir ülke konvertibiliteye ciddi olarak geçmek istiyorsa Merkez Bankasını cârî bütçe ve dış ödeme işlemlerinin baskılarından arındırarak sâdece müstakil bir emisyon kurumu hâline getirmeyi plânlamalıdır.

Konvertibilite sağlanmadan milletlerarası para ve sermâye piyasalarından ucuz yollarla borçlanma mümkün olmaz, ayrıca yabancı sermâye, konvertibilite olmayan ülkelere kolayca gitmez. Servetlerini dışarda tutan vatandaşlar bile sâdece ciddî konvertibilite çalışması görürlerse yeniden servetlerini yurda getirirler.

Dış ticâretin süratle büyümesi konvertibiliteyi zorunlu kılar.

Konvertibilite bir anlamda Türkiye'yi batıya bağlayan otomatik telefon sistemine benzer. Konvertibilite, para sistemlerinin birbirine otomatik bağlanmasıdır. Paralar konvertibilite kanalıyla birleşmeden, mal ve üretim ile pazarlar tam anlamda birleşemez.

AET ve batıdaki diğer piyasa ekonomisi uygulayan ülkelerle ekonomik bütünleşmenin en önemli aracı şüphesiz sınırlı bir konvertibiliteye doğru kısa zamanda yol alınmasıdır.

IMF anlaşmasının 8. maddesine göre câri işlemlerden doğan ödemeler için millî para karşılığı döviz sağlamayı kabûl eden ülkelerin parası konvertibl sayılır. Bu yükümlülük üyelerin fona karşı olan taahhütleri ile ilgili döviz ödemelerini de kapsar. Bir taraftan, konvertibilitenin iç şartlarını hazırlarken, diğer taraftan konvertibilitenin İMF anlaşması ve diğer milletlerarası yükümlülükleri açısından dış şartları tesbit etmeye ve gerçekleştirmeye çalışmalıyız.

Kapalı ekonomi düzeni ve döviz kontrollarına dayalı olarak geçinen bazı kimseler hâriç, hiç kimse bir ülke parasının konvertibiliteye doğru mesâfe almasına karşı olamaz. Ancak, konvertibiliteye geçişte zamanlama önemlidir.

Türkiye'de 11 Ağustos 1989 târihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ?Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar? ile Kambiyo Rejimine geniş ölçüde serbesti getirilmiştir. Paranın kullanılma alanını genişletmeyi amaçlayan bu karar ile, konvertibilite için gerekli olan kânûnî çerçeve büyük ölçüde sağlanmıştır.

Daha sonra Uluslararası Para Fonu (IMF) ile teknik düzeyde bâzı görüşmeler yapılmış 22.3.1990 târihinden îtibâren, Türkiye'nin 14. madde (IMFAnlaşması) statüsünden 8. madde statüsüne geçtiği ve bu maddenin yükümlülüklerini kabul etmekte olduğu IMF'ye resmen bildirilmiştir. Türkiye'nin bu kararı Fon İcra Direktörleri Kurulunca tescil edilmiş ve durum 3.4.1990 günüİMF'nin bir basın bildirisi ile açıklanmıştır. Böylece Türkiye'nin kambiyo rejimi büyük bir serbestiye kavuşturulmuştur. Mevcut kambiyo rejiminin (1993 yılı îtibâriyle) birçok OECD ülkesinin (Mesela; İtalya, Fransa, İspanya, Yunanistan, Portekiz, İrlanda, İzlanda) kambiyo rejiminden daha liberal olduğu söylenebilir.


Konular