Rehber | Kategoriler | Konular
KEMaLEDDiN BEY
mîmar ve mühendis. 1870 senesinde Üsküdar'da Harem iskelesi semtinde doğdu. İlk tahsilini İbrahim Ağa Mektebinde, orta tahsilini Şemsilmaarif ve Numune-i Terakki adındaki özel okullarda gördü. Bu mekteplerden mezun olunca yeni açılan Mülkiye Mühendis Mektebine girdi. 1891 senesinde buradan birincilikle mezun oldu. Mezun olduğu zaman okuldaki Alman mimarı Jasmond'un yardımcılığına tâyin edildi ve bu arada da dört sene mimarlık ve yapı işleriyle uğraştı. Sonra hükümet tarafından mimarlık tahsilini tamamlamak üzere Almanya'ya gönderildi. Almanya'da dört buçuk sene okuduktan sonra geri dönerek, Mühendislik Mektebinde mimarlık ve inşaat dersleri hocalığına tâyin edildi. Bu vazifesini sürdürürken aynı zamanda özel olarak açtığı mîmarlık bürosunda, mîmarlık işleriyle uğraştı.
Mîmar Kemâleddin, hayâta mîmar olarak değil mühendis olarak atıldı. Mîmarlık ve mühendislik ayrı şeylerdir. Ama ikisi birleştiği zaman ortaya çıkan eserler çok değerli olur. Kemâleddin Bey, mîmarlık ve mühendisliği birleştiren nâdir mîmarlardan olup, çok kıymetli eserler vermiştir. Milliyetçilik cereyânının başladığı sıralarda Kemâleddin Bey de milliyetçiliğini mîmârî alanda gösterip, millî mîmârî çığırını açmıştır. Mîmar Sinan ve Mîmar Kâsım Ağa gibi mühim mimarların hayrânı olan Kemâleddin Bey, onların eserlerini incelemiş ve eski Türk üslûbunu yeni mîmârîde uygulamıştır. Bu katkısıyla eski klasik Türk mîmârîsine dönerek Türk mîmârîsini benliğine kavuşturmuştur.
Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'nın tâmirini de yapmıştır. Bu tâmirde gösterdiği başarıdan dolayı, İngiliz Mîmarlar Enstitüsü üyeliğine seçilmiştir.
Çocukluğunda babasının vazifesi sebebiyle beş sene Girit'te bulunduğu sırada Arapça ve Fransızca öğrenmiş, dönüşünde ise Arapçayı medrese derslerinde, Fransızcayı ise özel olarak aldığı derslerle ilerletmiştir.
Osmanlı Devletinin son yıllarında batılılaşma içerisinde olan Türk mîmârîsini bu gidişinden kurtarıp millî benliğine kavuşturan Kemâleddin Bey, Seraskerlik dâiresi baş mimarlığı da yapmıştır. 57 yaşındayken 1927 yılında Ankara'da ölmüştür.
Eserlerinden önemlileri şunlardır: Bostancı Camii (İstanbul), Sultan Reşad Türbesi (İstanbul), Gâzi Eğitim Enstitüsü (Ankara), I., II., III., IV., Vakıf Han Binâları (İstanbul), Vakıf Guraba Hastahanesi Yeni Binaları (İstanbul), Hârikzâdegân Apartmanları (İstanbul).