Rehber | Kategoriler | Konular

HAPiSHaNE

Alm. Gefängnis (n), Kerker (m), Justizvollzugsanstaltı (f), Fr. Prison, pénitencier (m), maison d'arrêt (f), İng. Prison, jail. Mahkûm ve tutukluların hapis cezâlarını çekmek üzere bulundukları yer, cezâevi. Hapishânelerde cezâlılar dış dünyâdan tecrit edilir. Eski çağlarda hapishâne sayılabilecek yerler cezâsı verilecek kişinin mahkemesinin yapılacağı zamana kadar kaldıkları yerlerdi. Suçluların hapis cezâsına çarptırıldığı ilk hapishaneler, değişik gâyelere hizmet etmekte, hattâ suçlulara zulüm ve işkence yeri olarak kullanılmaktaydı.

Mevcut kayıtlara göre, Avrupa'daki ilk hapishaneler Bizans İmparatorluğunun dünyâca meşhur zulüm yerleri olan Bizans zindanlarıydı. Buraları kralların ve yakınlarının hoşlarına gitmeyen kimselerin hiçbir hak, istek ve ihtiyacı karşılanmaksızın atılıp, ölümü bekledikleri yerlerdi. Avrupa'da resmî mânâda ilk hapishâne İngiltere'de 1582'de yapıldı. Bundan sonra 1596'da Hollanda'da 1667'de İtalya'da, 1703'te yine İtalya'da bir çocuk ıslahevi ve kadın hapishânesi inşâ edildi. Amerika'da 1773 yılında Filedelfiya hapishânesi kurulmuştur. Burası zamanının en modern hapishanesiydi. Fransa'da ise 18. yüzyılın ikinci yarısında kral aleyhinde suç işleyenlerin konulduğu meşhur Bastille hapishaneleri birer işkence yerleriydi. Bu dönemlerde Müslüman devletler ile Osmanlılardaki hapishaneler, çok daha insânî yönde ve merhamet esasına dayanıyordu. Zulüm ve işkence yasaktı.

Devletlerarası, hapishânelerin durumunu ele alan ilk toplantılar 1846'da Frankfurt'ta, 1847'de Brufelles'te yapılarak cezâ ve infâz şekilleri sistemleştirilmeye çalışıldı. Sonradan kurulan hapishâneler ve eskileri bu toplantılarda alınan kararlara uydurulmaya çalışıldı. Bizde ise 1878 târihinde iki kânun ile yeni düzenlemeler yapıldı. 14 Haziran 1930'da hapishane ve tevkifhâne idâresi hakkında kânun çıkarıldı. Bu 1941, 1943 ve 1951 târihlerinde bâzı değişikliklere uğratılmıştır. Yürürlükteki cezâ kânununa göre her mahkeme bulunan yerde bir hapishâne, bakanlık emri ile bölge hapishâneleri kuruldu. Kadın hükümlüler için hapishânelerde bölmeler ayrılarak 11-16 yaş arası suçlular için çocuk ıslahevleri açıldı.

Bugün hapishânelerde mahkûmları çalıştırma esası uygulanmaktadır. Çalıştırılma şekil ve şartları ayrıca kânunla tespit edilmiştir. Ülkemizde mevcut 600 kadar hapishâne ve ıslahevinin büyük bir bölümünde mahkûmlara çalışacakları iş verilmekte ve istekli olanlar çalıştırılmaktadır. Bâzı yerlerde ise mecbûrî olarak ağır işler yaptırılmaktadır. Bütün bu çalışmalarda belirli ücret ödenmektedir.

Hapishânelerde idâre, nezâret, terbiye ve sağlık servisi ile muhâfaza servisleri vardır. Hapishâneler bütün dünyâ ülkelerinde modernleşmeye yüz tutmuştur. Bu îtibârla modernleşmede dünyâda başlıca beş sistem benimsenmiştir: Bunlar sırasıyla: 1) Hücre sistemi, 2) Auburun sistemi, 3) İrlanda sistemi, 4) Topluluk sistemi 5) Yeni sistemler.

Bu beş sistemden ilk ikisi suçlunun hücrede eğitilmesini öngörmektedir. Bunlardan birincisi 1913 yılına kadar, diğeri ise İkinci Dünyâ Savaşına kadar benimsendi. Üçüncü İrlanda sistemi iyi hal gösterme esas tutulmak üzere mahkûmlara not vermek ve bu notlara göre mahkûmun cezâ süresini ayarlamak esâsına dayanmaktadır. Topluluk sistemi, bütün hapishânelerin gündüz ve gece iş başında ve istirâhat esnâsında beraberce bulundukları sistemdir. Bu sistemde hapishâne bir suç okulu hâline gelir. Yeni sistem ise, günümüzde uygulanan sistemdir. Bu sisteme göre, hapishânelerin mimârî bakımdan yapısı son derece moderndir. Ayrıca mahkûmlar, önce incelemeye tâbi tutulup, objektif kriterlere göre tasnifi yapılıp gruplandırılır, sonra bu mahkûmlar, güvenlik bakımından tam, orta ve en az güvenlik şartlarına tâbi müesseseler olmak üzere, açık, yarı açık ve kapalı hapishânelere gönderilirler.

Hapishânelere gönderilen mahkûmlara şu program uygulanır:

1. Disiplin: Disiplin her hapishanede uygulanması zarûrî bir şarttır. Yalnız disiplinin tatlı sert nevinden olması lâzımdır.

2. Eğitim ve öğretim: Hapishânelerde her mahkûma okuma yazma ve belli bir sanat öğretilir.

3. Çalıştırma: Mahkûmların çalıştırılması hapis cezâsının tabiî şartıdır. Çalışmanın esas îtibâriyle eğitici ve uslandırıcı yönü vardır.

4. Eğlence: Mahkûmun kafasından kötü düşünceleri silmek gâyesiyle yapılır. Jimnastik, her türlü sporlar, temsiller, eğitici televizyon programları, kitap vs. bu sayılanların her biri eğitici amaçla yapılır.

5. Hapishâne dışı ile olan ilişkiler: Dış dünyâ ile mahkûmların ilişkisinde mektup yazma, telefonla konuşma, ziyâret edilme, izinli olarak hapishâneden çıkma başta gelir. Bunların eğitici vasfı çok büyüktür. Aslında hapishânede hapsedilmekten maksat da mahkûmu uslanmış olarak topluma iâde etmektir. Hapishânelerin bütün personeli ile amme menfaati gereği mahkûmların her bakımdan eğitilerek topluma kazandırılması için canla başla çalışmaları lâzımdır. Bu çalışmayı başaran milletler, huzurlu bir topluma, çalışkan bir millete, disiplinli bir devlete sâhib olurlar. Zâten insanların bir gâyesi de birbirlerine doğru yolu göstermeleridir. Bu bakımdan her cemiyet, kendisini daha iyi müdâfaa edebilmek için, suçlu ile meşgul olmak zorundadır. Fakat acaba her vatandaşı suça karşı derhal koruyabilecek, yâni suçu önleyebilecek imkânlara sâhip midir? Bu olmadığına göre her vatandaşı, devlet himâyesi yetişinceye kadar kendisini koruyabilecek şekilde terbiye etmek ve buna göre dünyâda en doğru hukuk nizâmını benimseyip uygulamak her devletin en önemli vazifesi olmalıdır. Çünkü doğru olan hukuk nizâmı ve bâtıl olmayan dînî inançlar, insanı terbiye eder, suçlu yetişmesine önceden engel olur.


Konular