Rehber | Kategoriler | Konular
ENTERNASYONAL
Alm. İnternationale, Fr. İnternationale, İng. İnternational. Milletlerarası işçi birlikleri; Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde ayrı zamanlarda toplanan, işçi diktatörlüğüne dayalı sosyalist ve komünist partilerin birliğini sağlama amacına yönelik milletlerarası işçi birliklerinin genel adı. Sözlükte ?milletlerarası, beynelmilel, uluslararası? mânâsında kullanılır.
Milletlerarası işçi birliği dört merhale geçirmiştir. 28 Eylül 1964'te Londra'da kurulan milletlerarası işçi birliği, I. Enternasyonali meydana getirir. Bu kuruluşun beyannâmesi, Karl Marx tarafından hazırlanmıştır. Teşkilâtın amacı, bütün dünyâ ülkelerinde işçi idâresini hâkim kılmaktı. Yeni kurulan bâzı sendika ve dernekler Enternasyonale bağlandı. Yürütme organı durumundaki Genel Konsey, teşkilâtın dünyâ çapındaki bütün işlerini yürütüyordu. I. Enternasyonal, daha ilk yıllarındaalmanya, Avusturya, Fransa ve İspanya'da kânundışı îlan edildi ve rağbet görmedi. Nihâyet Karl Marx ile teşkilâtın diğer üyesi Bakunin arasında anlaşmazlık çıktı ve çatışma oldu. Başarısızlığa uğrayan teşkilât, Temmuz 1876'da yapılan Philadelphia Kongresinde, I. Enternasyonalin resmen dağıldığını îlân etti.
Sosyalist parti ve sendikaların teşvikiyle teşkilâtlanan ve 23 ülkenin sosyalistlerini bir araya getiren II. Enternasyonal, 1889 senesinde Paris'te toplanan bir kongre ile kuruldu. Yürütme organı ancak kuruluşundan on bir yıl sonra gerçekleştirilebildi. Merkezi Brüksel'de olup, ikinci toplantısı 1891'de yapıldı. 1896 senesinde merkezî teşkilât, uyum sağlayamayan, birliği bozan muarızlarını ihraç etti. Sınıf mücâdelesi ve devrim konusunda ısrâr eden teşkilâtı savaş konusu rahatsız ediyordu. Devletlerarası çıkan savaşa katılıp katılmama konusunda, teşkilât üyeleri birbirine düştü. Savaşın kapitalizm ile ilgili olduğu görüşü ağır bastı. Savaşı engellemek için genel greve gidilmesi kongreye getirildiyse de reddedildi. Birinci Dünyâ Savaşındaki ittifaklar, savaşan ülkelerin sosyalist partilerini karşı karşıya getirdi veEnternasyonalin bölünmesine yol açtı. Teşkilâtın üyelerinden bir kısmı koparken; Lenin'in önderliğindeki sol grup, savaşın bir sınıf savaşına döndürülmesi için çaba sarf etti. Çalışamaz hâle gelen II. Enternasyonel de iflas etti.
Komünist Enternasyonal: Kısaca Komintern olarak da bilinen III. Enternasyonal, komünist partilerin birliğini sağlamak maksadıyla 1919 senesinde kuruldu.
Üçüncü Enternasyonalin temelinde Rus bolşevikleri ve II. Enternasyonalin iflasını îlân eden Lenin vardır. Teşkilâtın kurucu kongresi, 21 ülkeden 54 delegeyle toplandı. Merkezi Moskova'daydı. Moskova'da toplanan ikinci bir kongreye ise 37 ülkeden temsilciler katıldı. Bu kongrede Lenin, Komünist Enternasyonale katılma şartlarını belirleyen 21 maddeyi kabul ettirdi. Bu maddelere göre; üye partilerin adlarını değiştirip komünist parti adını almaları, gizlice girecekleri orduda ve köylüler arasında komünist propagandayı sürdürmeleri, kongrenin zorlayıcı kararlarına boyun eğmeleri, Sovyet Cumhûriyetlerinden hiçbir yardım ve desteği esirgememeleri gerekiyordu. III. Enternasyonal, bir partiler federasyonu değil, bütün komünist partileri bünyesinde toplayan bir dünyâ partisi ve amacı da bir Dünyâ Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kurmaktı. Komünist Enternasyonal'in, Kiev, Stockholm, Viyana, Amsterdam ve Berlin'de büroları vardı. Enternasyonal Haberleşme adını alan ve dört dilde yayımlanan bir yayın çıkardı. İlk zamanlarda kongrenin bütün toplantılarına katılan Stalin, Enternasyonalin 1924-26'dan sonra ülkesindeki hâkimiyetini güçlendirdiği dönemlerde yapılan toplantılarına katılmaz oldu. Trocki, ilk kongrelerde önemli bir rol oynadı. Parti içinde hizipleşmeler baş gösterdi. Fakat Stalin'in Komünist Parti içindeki ağırlığı arttı.
Komünist Partisi öyle bir hâl aldı ki, SSCB'yi her yola başvurarak savunmak birinci hedefi oldu. Haziran 1941 senesinde Hitler'in SSCB'ye saldırması üzerine Komünist Partisi birbiri içerisinde çelişkiye düştü. Nihâyet 1943'te Stalin, Komünist Enternasyonali feshetti.
Stalin'e muhâlif bir yol izleyen Trocki, Komintern'i, işçi sınıfının lideri olarak görüyor ve teşkilâtta faal rol oynuyordu. Bilâhare, komintern'in gâyesinden saptırıldığı ve Avrupa'daki milliyetçi akımlara karşı çıkılmadığı inancına kapıldı. Komintern'de karşı bir cephe kurdu. Bunun üzerine 1929'da Rusya'dan sürüldü. Sürgün sırasında; Fransa, Almanya, İspanya ve özellikle İtalya'dan birçok fikir yanlılarını biraraya toplamayı başardı. Troçki'nin bu çalışmaları devâm ederken, Stalin Rusya'da Troçki yanlılarını öldürtüyordu.
Dördüncü Enternasyonalin kuruluş konferansı, 3 Eylül 1938'de Fransa'nın Perigny şehrinde toplandı. Konferansa katılanlar, Troçki'nin hazırladığı programa uygun olarak, IV. Enternasyonalin kurulduğunu ilân etti. Hazırladıkları program daha yüksek ücret, daha iyi çalışma şartları ve refah bir ülke adı altında işçi sınıfını ve halkı aldatmaktan öte gitmiyordu. Troçki'nin ölümünden sonra, 1949 senesinde Pablo, Enternasyonalin dağılması çağrısında bulundu. Hizipler arasında çatışma başladı. Diğer Enternasyonaller, kendi devletine ve milletine bir şey veremediği gibi, IV. Enternasyonal de 1953 senesinde kendi aralarında ikiye bölünerek târihe karıştı.
Sosyalist Enternasyonal: 30 Temmuz 1951 senesinde Frankfurt'ta kurulan ve dünyâdaki sosyalist partilerin çoğunu içine alan siyâsî teşkilât. Sosyalist Enternasyonale; kurucularının, komünist hareketin karşısında olduklarını söylemelerine rağmen, komünizmin yumuşatılmış şekli denilebilir. Sosyalist Enternasyonal, iki yılda bir toplanır ve ortak bir bildiri yayınlar. Başkan, dört yılda bir seçilir. On dokuz başkan yardımcısı vardır. Avrupa'daki sosyalist partiler, Sovyet emperyalizmini kınadıklarını söylerler. Üçüncü Dünyânın sosyalist partileri ise, esas tehlikenin Amerikan emperyalizminden kaynaklandığı görüşündedirler.
31 Ekim 1978 senesindeki Paris toplantısında, CHP'nin 1986 senesinde Lima'da yapılan genel kurulda da SHP'nin Türkiye sosyalist hareketini temsilen teşkilâta katılması kabul edildi.
Günümüz hür dünyâsında, komünizmin ve nasyonal sosyalizmin, hiçbir devlet ve ülke için kurtuluş reçetesi olmadığı ortaya çıkmıştır. İşçilerine fabrikalar ve diğer sanâyi işletmeleri; köylüye bol arâzi; memlekete ise, sulh, hürriyet ve refâh vaad eden komünist yönetimler; geride sefâlet, işsizlik, hastalık, kan ve gözyaşından başka birşey bırakmamıştır. Kandırılmış miyonlarca insan, felâkete mâruz bırakılmıştır. 1927 yılından 1939 yılına kadar, sâdece Rusya'da 17 milyon mâsum insan bir hiç uğruna yok edilmiştir. Doğu Avrupa devletlerinde de binlerce insan tank altında can vermiştir. Komünizm, köylüye ve işçilere o kadar çok şey vaad edince câhil kafalarıyla Cennet hayâtına kavuşacaklarını sananlar ancak seneler sonra, komünizmin ferdî mülkiyet düşmanlığını, diktatör idâresinin zulmünü, din düşmanlığını, bütün çalışanların işçi, ırgad hâline sokulması ve sefâlette eşitlik fikrini anlamıştır. Bu sebeple, başta işçiler olmak üzere insanlar; maddeye, nefsin arzularına iten, dinden îmândan habersiz bırakarak, hayvan gibi boğaz tokluğuna çalıştıran o dikta idâreden kurtulma çârelerini aramışlardır. Nitekim uzun yıllar komünist idâre altında yaşayan Sovyetler Birliği, demirperde ülkeleri ve diğer komünist devletlerin halkları ayaklanarak komünist idârelere bir bir son vermeye ve 1990'dan îtibâren bu ülkelerde demokrasi tesis etmeye başladılar.