Rehber | Kategoriler | Konular
EMNiYET TEşKiLaTI
Alm. Sicherheitspolizei (f), Fr. Police (f), de sûrete, İng. Security police. Devletin iç güvenliğini temin eden teşkilât. Osmanlı Devletinin kuruluşundan bu yana devlet teşkilâtı ve sosyal müesseseler içerisinde zâbıta kuruluşu da devletin gelişmesine paralel bir yön tâkib etmiş ve diğer ülkelerde rastlanmayan bir olgunluğa erişmiştir. Devletin çözülüş döneminde bu teşkilât da iç ve dış tesirlerle yeni şekillere girmek ve değişikliklere uğramak sûretiyle yeniden düzenlenme devrelerini geçirmiştir. Askerî ve mülkî teşkilâtın yanında zâbıta kuruluşları da zamanın îcaplarına uydurulmuştur.
Subaşı: Türk zâbıta târihinde önemli bir rol oynayan ve târih boyunca çeşitli şekil ve sıfatlarda görünmekle berâber dâimâ zâbıta işlerinin başında bulunduğu anlaşılan Subaşı, ilk zâbıta âmiri olarak kabul edilmektedir.
Osmanlılar devrinin ilk dönemlerinde Subaşılar, güvenlik işlerine bakmakla beraber, belediye zâbıtası hizmetlerini de yürütmüşlerdir.
Osmanlı Devletinin kuruluşunda her kasabada birer Kâdı ve Subaşı bulunurdu. Kâdı mülkî işlere bakardı. Kasabanın huzûr ve güvenini, Kâdının verdiği hükümlerin yerine getirilmesini, aynı zamanda bir askerî âmir olan Subaşılar sağlardı.
Sancakların başındaki Sancak Beyleri ile eyâletlerdeki Beylerbeyleri, emirleri altındaki askerlerle bölgelerinin güvenliğini sağlıyorlardı.
Yeniçeri döneminde zâbıta:Yeniçerilerin kuruluşundan sonra âsayîş bunlar tarafından sağlandı ve Yeniçeri Ağaları kumandanlık yaptı. Yeniçeri ağaları hükümet merkezinin güvenliğinden mesûl kimselerdi.
İstanbul'un fethinden sonra bu şehir 5 büyük zâbıta bölgesine ayrıldı. Bu bölgeler:
1)Yeniçeri Ağasına ayrılan bölge,
2) Cebecibaşına ayrılan bölge,
3) Kaptanpaşaya ayrılan bölge,
4) Topçubaşına ayrılan bölge,
5) Bostancıbaşına ayrılan bölge, olarak bilinmektedir.
Bu zâbıta bölgeleri dışında, yalnız kendi kesimlerinin güvenliğini sağlayan ve Usta denilen memurlar da vardı.
Birçok semtlerde o bölgenin en büyük zâbıta âmirinin emrinde kolluklar yâni bugünkü tâbirle karakollar bulunurdu. Buralarda zâbıta hizmetlerini yürüten ve Kollukçu denilen kişiler vazife yapardı.
Kale kapısına muhâfızlık eden kollukçulara da Yasakçı denilirdi.
Zâbıta Makamları
Sadrâzam: Devletin iç ve dış güvenliğini sağlayan en yüksek makam. Sadrâzamlık olduğu için, en büyük zâbıta âmirliği yetkisi de sadrâzama âitti. Kendisi seferde olduğu zamanlar bu yetkiyi Kethüdâ Bey kullanırdı.
Yeniçeri Ağası:İstanbul'un güvenlik işleri ile de alâkası olduğundan, devriye gezerken yolsuz ve kânuna aykırı davranışlarda bulunanları yakaladığı zaman bunları yanındaki falakacılara dövdürür veya hapsettirirdi.
Falakacı:Yeniçeri Ağasının emri altındaki Acemi Oğlanlar falakayı taşır ve bunlara da falakacı denirdi.
Cebecibaşı ve Cebeciler:İstanbul'un Ayasofya, Hocapaşa, Ahırkapı taraflarının korunması ve güvenliğinin sağlanması bunlara âitti.
Kaptanpaşa:İstanbul'un Kasımpaşa ile Galata semtinin güvenlik işlerinden Kaptanpaşa mesul idi. Galata semtinin asayişinden Galata Çavuşu, Kasımpaşa ile yakın sâhillerin âsâyişinden ise Tersane Çavuşu mesul kılınmıştı.
Bu çavuşların emri altında Kalyoncu denilen zâbıta görevlileri vardı.
Topçubaşı ve Topçular:Tophâne semti ile Beyoğlu taraflarının korunması, dirlik ve düzenliğinin sağlanması Topçubaşılarına verilmişti.
Bostancıbaşı ve Bostancılar: İstanbul'un Üsküdar, Eyüp, Kâğıthane, Boğaziçi'nin iki tarafı, Kadıköy, Adalar ve Ayastefanos (Yeşilköy) taraflarının zâbıta işleri Bostancıbaşılara verilmişti. Pâdişâhın saray ve köşklerini de bunlar korurlardı.
Kâdı: Sadrâzam ve Yeniçeri Ağasından sonra, mülkî, adlî ve beledî işlere ve bu arada zâbıta görevlerine de karışan büyük bir âmirdi. Suçluları bizzat sorguya çeker ve hükmünü de kendisi verirdi. Zâbıta âmirliği yetkilerini bilhassa ahlâk zâbıtası hizmetlerinde kullanırdı.
İstanbul şehri, İstanbul-Galata-Üsküdâr-Eyüp olmak üzere dört kâdılığa ayrılmıştı.
Böcekbaşı: Fâilleri ortaya çıkarılamayan suçları tâkib etme, suçluları yakalama ve diğer gizli zâbıta işleri ile vazifeli âmire Böcekbaşı denirdi. Zamanımızın sivil zâbıta görevlilerinin hizmetini görürlerdi. Emirlerinde kadın memurlar da bulunurdu.
Ustalıkla kıyâfet değiştiren bu memurlar kanûn ve nizâmlara aykırı davranışları tesbit ederler, yerinde ve zamanında müdâhale ile birçok yolsuzlukların önünü alırlardı. Bu teşkilât içinde haber alma hizmetini gören ve Çuhadar ünvânı verilen birtakım memûrlar da vardı. Ayrıca, İstanbul'da Sadrâzamın, illerde de vâlilerin emrinde Baştebdil Ağası denilen bir hebar alma şefi bulunurdu.
Yeniçeri Ocağının 1826 târihinde ortadan kaldırılmasından sonra, bunun yerine İstanbul'da Asâkir-i Muntazama-i Hâssa adıyla zâbıta hizmetlerini yürütmek üzere yeni bir teşkilât kuruldu.
Böylece Yeniçeriler ve Yeniçeri Ağasının yerine Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye ve Serasker'in zâbıta hizmetlerini yüklenme dönemi başlamaktadır.
Bu dönemde İstanbul zâbıta hizmetleri İhtisap Nezâreti tarafından yürütülmüştür. Eyâletlerde ise, bu hizmetler Sipahilere bırakılmıştı.
1834 târihinde, Anadou veRumeli'nin bâzı eyâletlerinde Asâkir-i Redife adı ile bir askerî teşkilât kuruldu. Bu askerlerin yönetimi Serasker denilen bir kumandana bırakılmıştı.
Seraskere, eskiden, Yeniçeri Ağasına bırakılan yetkiler verildi. Bu sûretle kendisine hükümet merkezinde İstanbul yakasının en büyük emniyet âmiri sıfat ve yetkileri tanınmış oldu.
Yukarıda belirtildiği gibi; Yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra da, eyâletlerde ve İstanbul'da zâbıta hizmetleri ayrı ayrı başlara bağlı olarak yürütülmekteydi.
Teşkilât ve yürütme alanındaki bu farklılığı ortadan kaldırmak maksadıyla ilk defâ, 1845 târihinde, İstanbul'da polis teşkilâtının kurulduğu görülmektedir.
Yayınlanan ilk Polis Nizâmnâmesi 10 Nisan 1845 târihini taşımakta ve polis adı verilen yeni zâbıta teşkilâtının vazifeleri bu nizâmnâmede gösterilmektedir.
Polis Nizâmnâmesinin yayımını ve polis adı verilen zâbıta teşkilâtının kuruluşunu izleyerek, zâbıta hizmetlerindeki karışık yönetimi önleme ve birleştirme amacı ile bir yıl sonra da 1846 yılında ilk defa Zaptiye Müşirliği kuruldu.
Zaptiye Müşirliği yalnız zâbıta işleriyle uğraşmak üzere kurulmuş yeni bir teşkilât özelliği taşımaktadır.
1879 târihinde kurulan Zaptiye Nezâreti 1909 yılına kadar bugünkü Emniyet Genel Müdürlüğü görev ve yetkilerini yapıyor ve kullanıyordu. Yurdun her tarafında kurulan polis teşkilâtları bu nezâret tarafından idâre ediliyordu.
Başkent: İstanbul, Üsküdar, Beyoğlu, Polis Müdürlükleri ve Beşiktaş Polis Memurluğu adları ile dört Polis Dâiresine ve her polis dâiresi de merkezlere ayrılmıştı.
1886 yılından sonra, İstanbul Polis Müdürlüğü dışındaki diğer müdürlüklerin Mutasarrıflık adını aldığı, Polis Müdürüne Matasarrıf denildiği görülmekte ve 1898 yılında da İstanbul'da Sivil Polis Teşkilâtı kurulmuş bulunmaktadır.
Bu dönemde ve başlangıçta 15 ilde Polis Teşkilâtı kurulmuş ve her il dâiresinin başına bir Serkomiser getirilmişti.
İkinci Meşrûtiyetin ilânından sonra 1909 yılının başında Zaptiye Nezâreti kaldırılmış, onun yerine polis işlerinin yürütülmesiyle vazifelendirilen, Emniyet-i Umûmiye Müdüriyeti, 22 Temmuz 1909 târihli İstanbul Vilâyeti ve Emniyet Umûmiye Vilâyeti ve Emniyet ûmûmiye Müdüriyeti Teşkilâtına dâir kânunla kurulmuştu.
Bu durumda bütün memleket polisini yönetimi altında bulunduran Emniyet-i Umûmiye Müdüriyeti, Zaptiye Nezâretinin yerini almış oldu.
Zâbıta hizmetinde geçirilen tecrübeler gözönünde bulundurularak yeni bir Polis Teşkilâtı ve Vazife Nizamnâmesi meydana getirildi. 21 Mayıs 1913 târihli bu nizamnâme ile polisin teşkilâtlanması, görev ve yetkileri ile personelin dereceleri, sınıfları, mesleğe giriş, yükselme ve diğer bütün özlük işleri en iyi şekilde günün şartlarına göre yeniden düzenlenmiştir.
Bu nizâmnâmeye göre polis; piyâde, süvârî ve sivil olmak üzere üç sınıfa ayrılmıştır.
1923 yılında çıkarılan Polis Nizâmnâmesi'nde, 1913 târihli nizâmnâmenin birçok hükümleri aynen korunmuş, bunun yanısıra, polisin yetki ve görevleriyle, hakları yeniden düzenlenmişti. Bu nizâmnâme Emniyet Teşkilâtı Kânunu ile 4 Temmuz 1934 târih ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selâliyet Kânunu yürürlüğe girinceye kadar uygulandı. 4 Haziran 1937'de kabul edilen 3201 sayılı emniyet Teşkilâtı Kânunu ile, teşkilâtın kuruluşu, görevleri ve mensuplarının özlük işleri bir düzene bağlandı.
Böylece, Emniyet Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığına bağlı, kendi özel kânunuyla yönetilen bir teşkilât hüviyetini kazanmış oldu. Genel Müdürlüğün bütçesi de ayrıydı. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün vazifeleri idârî, siyâsî ve adlî olmak üzere üçe ayrılır.
İdârî vazîfeleri: İl polis bölgesinde, güvenliği korumak, kânun, tüzük ve hükümet emirlerini uygulamak, filim çekimine ve gösterilmesine izin vermek, kamu düzenine aykırı hareketleri ve kaçakçılık sayılan fiilleri önlemek ve şüphelileri tâkib etmek, parmak izlerini ve fotoğraflarını almak, trafiği düzenlemek, gereken durumlarda belediye zâbıtasının işlerini görmek, barut ve patlayıcı maddelerle ilgili mevzûâtı uygulamak, yabancılara îkâmet tezkeresi vermek ve benzeri işlerdi.
Teşkilâtın siyâsî vazifesi: Milliyet ve azınlık işleri, cûsusluk, siyâsî ve iç olay ve hareketler gibi, devletin güvenliğini ilgilendiren konuları içine almaktır.
Adlî görevleri: İdârî ve siyâsî polis tarafından alınan tedbirlere rağmen işlenen suçların aydınlatılması, sanıkların yakalanarak adlî makamlarca tevdi edilmesi işleridir.
Teşkilâtı:Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatı, Merkez ve Taşra Teşkilatı olmak üzere iki kısma ayrılır:
1.Merkez Teşkilâtı: a)Güvenlik Daire Başkanlığı, b)Yabancılar Hudut İlticâ Dâire Başkanlığı, c)Ana Komuta Kontrol Merkezi Dâiresi Başkanlığı, d)Âsâyiş Dâire Başkanlığı, e) Kaçakçılık, İstihbârât, Harekât Dâire Başkanlığı, f) Kriminel Polis Laboratuvar Dâire Başkanlığı, g)Trafik Uygulama Dâire Başkanlığı, h) Trafik Destek Dâire Başkanlığı, ı)Havacılık Dâire Başkanlığı, i)Terörle Mücadele ve Harekât Dâire Başkanlığı.
2.Taşra Teşkilâtı:İl teşkilâtının en yüksek kademesi 76 ilde kurulmuş olan Emniyet Müdürlükleridir. İldeki en yüksek polis âmiri olan Emniyet Müdürü, Vâlinin emrinde ve güvenlik konusunda İl Jandarma Komutanı ile birlikte, onun müşâviridir. Emniyet Müdürü, Adlî Zabıta Hizmeti bakımından Mahallî Cumhuriyet Savcısına bağlıdır. Bunlar genel olarak İl Emniyet Müdürlerinin görevlerini ilçe seviyesinde yaparlar.