Rehber | Kategoriler | Konular

DERGaH

kapı önü. Bir iş için herkesin mürâcaat ettiği umûmî kapı. Farsça bir kelime olan dergâh, değişik mânâlarda kullanılmıştır. Allahü teâlâya nisbeti mecâzîdir. Sonuna ilâhî eklenerek Dergâh-ı ilâhî şeklinde de söylenir. Eskiden pâdişâh ve devlet ileri gelenlerinin saraylarına da dergâh denilirdi. Bilhassa pâdişahlarınki ?dergâh-ı âlî, dergâh-ı muallâ (büyük kapı)? gibi hürmet ifâdeleri ile söylenirdi.

Ayrıca İslâm târihinde tarîkat mensubu şeyhlerle, onlara mensup (bağlı)talebelerin ders gördüğü, ikâmet etdiği, kaldığı yerlere de dergâh denirdi. Dergâhlar, bâzan bağlı olduğu tarîkatlara göre de isimlendirilirdi. Merkezî dergâhlar, teferruâtlı (geniş, kapsamlı) bölümlere sâhipti. Buralarda tasavvuf ilmi, İslâm ahlâkı öğretildiği gibi, İslâmiyet en hassas şekilde yaşanırdı. Medreselerde olduğu gibi talebelere ders de okutulurdu. Tekke de denilen dergâhın küçüklerine ?zâviye?, büyüklerine ise ?âsitâne? denir (Bkz. Tekke). İslâmiyetin öğretilmesinde ve yayılmasında medreselerin yanında dergâhlar mühim hizmetler görmüştür. Dergâhlar, câmi ve medreselerle yanyana, hattâ aynı çatı altında bu üçü berâber olarak da bulunmuştur.

Dergâhlar, yalnız tasavvuf ilminin yapıldığı yerler değildi. İhtiyaç hâlinde han, kervansaray hizmetlerini de görürdü (Bkz. Han, Kervansaray). Osmanlılar zamânında hat, edebiyât gibi sanatların teşvik edildiği merkezler olmuştur. Ayrıca, ahî kuruluşları (zâviyeleri) gibi ictimâî (sosyal) hayâtın düzenlenmesinde ve ticâret ahlâkının yerleşmesinde payları büyüktür. Bunlardan başka sınır boylarında kurulanları (ribât), memleket savunması ve emniyeti bakımından önemli hizmetleri yerine getirmişler, buralarda ok atıcılık ve diğer harb eğitimi de yapmışlardır. Kısaca dergâhlar, esas vazîfelerinden başka, içerisinde bulundukları çevreye ve şartlara göre hizmet vermişlerdir.


Konular