Rehber | Kategoriler | Konular

SaDaBaD

Sultan Üçüncü Ahmed zamânında, îmâr edilen, İstanbul'da Kâğıthâne Deresindeki bir mesîre yeri. İstanbul'un en çok sevilen mesîre yerlerinden olan Kâğıthâne semtinde, daha önceki asırlarda at ve okçuluk sporları da yapılırdı. On sekizinci yüzyılda, Sultan Üçüncü Ahmed (1703-1730) ve Sadrazam Dâmâd İbrâhim Paşa, Kâğıthane'yi çok güzel bir plân dâhilinde îmâr ettiler. Otuz sütun üzerine Sâdâbâd Kasrı adı verilen köşk yaptırıldı. Bunun çevresinde yüz kadar köşk ve kasır inşâ edilerek, Kâğıthâne Deresinin akış yönü değiştirildi. Sâdâbâd Kasrının önündeki büyük bir havuz, koruluğa uzanan su kanalları, kanallar arasında meydana getirilen küçük göller, yer yer akan şelâler bu semte ayrı bir güzellik veriyordu. Çevresinin çeşme, sebil, havuz ve câmiyle süslenmesi bilhassa şâirlere ilham verip, methiyelerine sebep oluyordu.

Osmanlı, târih ve edebiyatında îmâr, güzellik ve mesîre yeri olarak ün yapan Sâdâbâd (Sa'dâbâd), 1730 Patrona Halil İsyanıyla harâbeye çevrildi. Yakıp yıkmaktan, yenilikleri ortadan kaldırmaktan, şahsî hırs ve heveslerinden başka birşey düşünmeyen Patrona ve avânesi, Sâdâbâd'ın çevresindeki bütün köşkleri ateşe vermek istediyse de Birinci Mahmûd Han (1730-1754), sâdece yıktırılmasına izin verdi. Böylece bunların ilerideki yıllarda onarılması imkânı sağlandı. Gerekli tâmiratlar yapıldıktan sonra bilhassa Üçüncü Selim Han (1789-1807), Dördüncü Mustafa Han (1807-1808) ve İkinci Mahmûd Han (1808-1839) zamanlarında pâdişâhların yabancı elçileri kabul ve ziyâret yerleri oldu. Sultan İkinci Mahmûd Han, Kasr-ı Neşat yerinde Çadır Köşkünü, Sultan Abdülazîz Han (1861-1876) zamânında da Sâdâbât Sarayı yerinde Çağlayan Kasrı ile İmrahor Kasrı inşâ edildi.

Son zamanlara kadar Sâdâbâd, İstanbul'un önemli mesire yerlerinden biriydi. Bunlar 1940-1941 yıllarında târihî değerine ve güzelliğine bakılmaksızın İmrahor Kasrı ile birlikte yıkılıp ortadan kaldırıldı. Sâdâbâd'dan zamânımıza saray ve köşklerden ikisinin resim ve plânlarından başka hiçbir şey ulaşamamıştır.


Konular