Rehber | Kategoriler | Konular
PASTEUR, Louis
Fransız kimyâcı. Mikrobiyoloji ilminin kurucusu. 27 Aralık 1822'de doğdu. 28 Eylül 1895'te Saint-Cloud'da öldü. Sepicilik yapan bir âilenin oğluydu. İlk ve orta öğrenimini Arbois'taki okullarda tamamladıktan sonra Besanson'daki Kraliyet Yüksekokuluna girdi. Paris'teki Yüksek Öğretmen Okulunda (Ecole Normale Supérieure) 1845'te lisansüstü, 1847'de de doktora çalışmasını tamamladı. 1857'de mezun olduğu okula dönerek, 1867'ye kadar orada ilmî etüdler direktörü olarak çalıştı. 1862'de İlimler Akademisine, 1873'te Tıp Akademisine seçildi. 1888'de yeni kurulan Pasteur Enstitüsünün direktörü oldu.
Pasteur, mikroorganizmaların fermantasyona ve hastalığa sebep olduğunu ispatladı. Kuduz, şarbon ve tavuk kolerası gibi hastalıklar için aşıyı bulup tatbik eden kişi Pasteur'dür. Aslında mikroorganizmaları veya mikropları ilk keşfeden Pasteur'den yaklaşık 400-450 sene önce yaşayan Osmanlı âlimlerinden Fâtih Sultan Mehmed Hanın hocası Akşemseddin'dir. Bu zât bu mevzuda bir kitap yazmıştır. Fakat mikroorganizmaların sebep olduğu hastalıklara karşı vücuda bağışıklık kazandıran aşıyı tatbik ettiğinden, Pasteur'ün ismi yaygınlaşmıştır.
Mikrop teorisini ortaya atmadan önce, şekerin maya ile fermantasyonu esnâsında, ekseriya ortaya istenmeyen maddelerin çıktığından şikâyet ediliyordu. O günlerde, mayanın bu fermantasyon işleminde kimyâsal bir katalizör vazifesi gördüğü kabul ediliyordu. Pasteur'ün, canlı hücre yapılarında kimyasal değişiklikler üzerindeki çalışmaları, onu mayanın mikroskopik bir organizma olduğu tahminine yöneltti. Bu teoriyi daha da genelleştirerek her mayalanmanın (fermantasyonun) ayrı bir bakterinin tesiriyle meydana geldiği sonucuna vardı. Şekeri, laktik asite, bunu butirik aside veya alkole, alkolü de asetik aside çevirmek sûretiyle, bu yolla zincirleme değişik maddeler elde etti. Buradan hareketle bâzı hastalıklara iyi gelen bakterilerin mevcut olduğunu ortaya çıkararak 1857 senesinde bakteri teorisinin temelini attı.
Pasteur'ün diğer bir buluşu, biyokimyâsal sahada mikroorganizmalardan bir kısmının oksijen gerekmeden fermantasyon yapabildiğidir. Pasteurün gerek oksijen isteyen, gerekse oksijen istemeyen fermantasyon olaylarından çıkardığı en mühim sonuçlardan biri de, maddede daha önce bulunan bakterilerden yeni bakteriler üremesidir. Bu üreyen bakteriler değişik özelliklere de sahip kültürlenmiş bakteriler olabilir.
O halde yiyecekler belli bir ısı işlemine tâbi tutulurlarsa bakteriler öldürüleceği için, fermantasyon durdurulabilir. Bu ısı işlemine bugün pasteurizasyon denilmektedir.
Pasteur'ün yaptığı çalışmalardan biri de, ipek böceğinde rastlanan ve ipek endüstrisini tehdit eden hastalık üzerine oldu. Hastalığa, toprakta ölü hayvan kemiklerinde hayatiyet sürdüren, bir çeşit basilin sebep olduğunu buldu. 1882 senesinde ise mikroskopla dahi görülemeyen kuduz virüsünü keşfetti. Daha sonra kuduz mikrobu verilen tavşanın omuriliğinin kurutulmasından elde edilen maddeyi, kuduz aşısı olarak kullandı. Bu aşı ısırılan kişiye 21 gün tatbik edilir.
Pasteur, düzgün bir karaktere sâhip ilim adamıydı. Sıhhatini kaybedinceye kadar kendisini ilme adayarak çalıştı. Halk Pasteur'e içine kapanık, kendi hâlinde bir kişi gözü ile bakarken, aslında o, ilme inancının rûhun var olduğuna inanmasından ileri geldiğini savunurdu. Allahü teâlâya, kıyâmet ve âhirete inanan Pasteur, cenâzesinin dînî merâsimle kaldırılmasını vasiyet etmişti. Pasteur; ?Îmân hiçbir gelişmeyi, ilerlemeyi engellemez. Bugün bildiklerimden daha çok ilmim olsaydı, Allah'a îmânım şimdikinden daha güçlü ve derin olurdu.? demiştir. Filozof Ernest Renans'ın Pasteur'ün bu özelliğini dile getiren yazıları vardır.