Rehber | Kategoriler | Konular

MES'uD-I (Rükneddîn)

Anadolu Selçuklu Devletinin dördüncü sultanı. Birinci Kılıç Arslan'ın oğlu olup, 1096 yılında doğdu. İyi bir tahsil, terbiye ve tâlim görerek yetişti. Devlet idâresinde tecrübe sâhibi olabilmesi için Kayseri emirliğine tâyin edildi.

Babasının 1107'de ölümünden sonra iki sene sultanlık yaptı. Ağabeyi Şehinşâh'ın İran'dan Anadolu'ya dönerek Malatya'da kendisini sultan îlân etmesi, Sultan Mes'ûd'a saltanatının meşrûiyyetini kaybettirdi. Şehinşah'ın Konya'ya gelmesi üzerine Kayseri'ye çekildi. Kayınbirâderi Melik Gâzinin desteğini sağladı. 1116 yılında gerekli gücü temin edince Konya tahtını tekrar elde etti. Fakat kardeşi Arab'ın sultanlığını tanımaması, başlangıçta hâkimiyetinin Konya ve Kayseri dolaylarına inhisâr etmesine sebep oldu.

Sultan Mes'ûd, Süleymân Şah ve Birinci Kılıç Arslan gibi Anadolu'yu tek elde birleştirmek istedi. Danişmendlilerle berâber Bizans saldırılarına karşı başarı sağladı. Melik Mehmed'in ölümüyle Danişmendliler arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklardan istifâde ederek Ankara, Çankırı ve Kastamonu havâlisinde Selçuklu hâkimiyetini yeniden kurdu. 1144'te de, Malatya ve Elbistan'ı zapt ederek Anadolu'da Selçuklu üstünlüğünü sağladı. Göçebe Türkmenleri, Gediz ve Menderes havâlisinde yerleştirdi. Haçlıların elinde bulunan Maraş ve Göksun gibi kaleleri kurtarmaya teşebbüs etti. Bizans İmparatoru Manuel, Türkiye Selçuklularını ezmek için Konya'ya yürüdü. Sultan Mes'ûd, Bizanslıları yendiyse de bundan faydalanamadan İkinci Haçlı Seferi başladı. Sultan Mes'ûd, Mukaddes Roma-Cermen İmparatoru Üçüncü Konrad idâresindeki Haçlı ordusunun büyük bir kısmını Eskişehir yakınlarında perişân etti. Konrad İznik'e çekilirken, güneye sarkan kalıntılarını da Sultan Mes'ûd, Toros geçitlerinde ortadan kaldırdı. Fransa Kralı St. Louis komutasında ilerleyen Haçlı kolunu ise Yalvaç civârında yenen Sultan Mes'ûd, bu zaferleriyle Türkiye Selçukluları Devletinin şânını ve kendi nâmını bütün dünyada yüceltti. Abbâsî halîfesi, Selçuklu sultanına hil'at ve sancak gibi hâkimiyet alâmetleri göndererek kendisini tebrik etti.

İkinci Haçlı Seferi sonunda Antalya'dan gemiye binerek Suriye'ye geçen Fransa Kralı St. Louis'in ordusunun artıkları, Türklerin hücumları ve Rumların yağmaları, açlık ve hastalıkla perişan oldu. Türkler bu Haçlılara acıyarak kendilerine ekmek ve para dağıttılar. Türklerin şefkat ve merhametini gören 3000'den fazla Frenk Müslüman oldu. Rumların hıyânetini ve Türklerin insanlığını anlatan bir Haçlı yazar: ?Ey hıyânetten daha zâlim olan merhamet!? feryâdıyla Türklerin, şefkat ve iyilikleriyle Haçlıların dinlerini satın aldıklarını, bununla berâber din değiştirme husûsunda hiçbir baskı yapmadıklarını da ilâve eder. Böylece, Bizanslılara dindaş diye yardıma gelen Haçlılar, bu seferler sonunda Rumlara düşman ve Türklere hayrân olarak döndüler. Sultan Mes'ûd, bu başarılarından sonra Suriye'de ve Maraş civârında Haçlıları yenerek Maraş, Göksun, Antep, Raban ve Delûk'ü alarak Frenkleri kovdu. Danişmendlileri kendisine bağladı. Klikya Seferine çıktıysa da yarıda kaldı.

1155'te ölmeden önce büyük oğlu Kılıç Arslan'ı veliaht tâyin etti ve ülke topraklarını üç oğlu arasında paylaştırdı. Birinci Rükneddîn Mes'ûd Amasya civârında, medrese, han, hamam ve imâretle îmar ettiği Simre kasabasındaki türbesine defnedildi. Kırk yılı aşan saltanat süresinde, Bizans ve Haçlı seferlerine karşı koyarak, Türk-İslâm nüfuzunun Anadolu'da hâkimiyetinin ve İslâm âleminin bekçiliğini yapan Sultan Mes'ûd, Anadolu'yu Türkler için vatan hâline getirdi. Batı kaynakları, târihte ilk defâ onun devrinde Anadolu'dan Turcicae (Türkiye) adıyla bahsettiler. Adâleti ve sağlam idâresi sâyesinde, Hıristiyanları bile Bizans'tan koparıp kendisine bağladı. Anadolu'da Selçukluların köklü îmar faaliyetleri de onunla başladı.


Konular