Rehber | Kategoriler | Konular
ME'MuN
Abbâsî halîfelerinin yedincisi. Halîfe Hârun Reşîd'in oğludur. 786'da Bağdat yakınlarındaki Yâsisîye'de doğdu. Annesi Meracil adlı bir câriyedir. Küçük yaşta devrin meşhûr âlimlerinden ilim tahsîline başlayıp, onların terbiyesiyle yetiştirildi. Arap edebiyâtı, fıkıh, hadîs ve diğer yüksek İslâmî ilimleri öğrenip, ihtisâs sâhibi oldu. Hikmet (fen), felsefe ve diğer sosyal ilimleri tamâmiyle öğrendi. 798'de Rakka'da ikinci velîahd îlân edilip, Horasan'a ve buradan Hemedân'a kadar olan bölgenin vâliliğine getirildi.
813'te ağabeyi Muhammed Emîn'den sonra halîfe oldu. Saltanatının ilk yılları isyânlarla geçti. Devrindeki en önemli isyân bâtıl îtikâd sâhibi Hurremîlerin Bâbek liderliğinde ayaklanmaları idi. Ancak birbiri arkasından gönderilen kuvvetler esaslı bir başarı elde edip, Bâbek'e kesin darbeyi indiremediler. Bu arada diğer bâzı isyânların da çıkması Bâbek'in El-Bazz ve civârına hâkim olmasının kabûllenilmesine sebep oldu ve bu hâdise uzun yıllar devleti meşgûl etti.
813'te El-Cezîre Araplarını etrâfında toplayan Nasr bin Şebeş ve 820'de Mısır hâkimi Ubeydullah İsyânlarını bastıran Me'mûn, Bizans hâkimiyetinde bulunan Anadolu'ya karşı gazâ hareketine girişti. Bizans hudut boylarına Sugûr ve Avâsım adıyla akıncılar gönderdi. 830'da bizzat Anadolu seferine çıktı. Tarsus'a gelip, etraftaki kaleleri fethettirdi. 830 Temmuzundan, Eylül ayının ortalarına kadar Anadolu topraklarında kalan Me'mûn, kışı geçirmek için Suriye'ye döndü. Me'mûn, Suriye şehirlerinden Dımaşk'a çekilmesiyle Bizans Kayseri Theophlis, 731'de Torosları aşarak, Tarsus'a girdi ve 2000'i aşkın Müslümanı kılıçtan geçirip, 7000'ini esir etti. Halîfe Me'mûn esirlerin iâdesini isteyip, sefere hazırlandı. 831 Temmuzunda Anadolu'ya girdi. Torosları Külek Boğazından geçerek, Ereğli'ye geldi. Ereğli Kalesini teslim aldı. Oğlu Abbâs'ı Bizans Kayserini bulmakla vazifelendirdi. Abbâs, Niğde ile Aksaray arasındaki Melendiz bölgesini fethetti. Niğde yakınlarında Bizans Kayseri Theophlis'i mağlup etti. Theophlis, yüz bin dinar vermek, yedi bin Müslüman esiri iâde etmek şartıyla beş yıllık mütâreke istedi. Me'mûn kabul etmeyip, kışı geçirmek için Dımaşk'a döndü. Anadolu'da fetihlerde bulunup, Abbâsî hâkimiyetini kuvvetlendirmek için, fethedilen Bizans arâzilerine Müslüman nüfûsu yerleştirmek istedi. 833 yılında Anadolu'dayken Pozantı Suyu kenarında hastalandı. 9 Ağustos 833'te ordugâhında vefât etti. Tarsus'ta defnedildi. Vasiyeti üzerine, küçük kardeşi Mu'tasım bin Hârun, Abbâsî halîfesi oldu.
Halîfe Me'mûn, Ehl-i beyte hürmetkâr, ilmî faaliyetleri sever, âlimleri himâye ederdi. İlim ve fennin yükselmesine çalıştı. Tercüme büroları kurdurdu. Hikmet (fen), tıb ve diğer aklî ilimlerden Yunanca ve süryânî dillerinden kitaplar tercüme ettirdi. Yunanca felsefî kitaplar Arapçaya çevrildi. Devrinde Ehl-i sünnet îtikâdından ayrılan bâzı bozuk fırkalar tarafından din bilgilerine aklî, felsefî görüşler karıştırılmak istendi. Bu durum Mu'tezile ve diğer bâtıl mezhep mensuplarının işine yaradı. Fen ilimlerini inceleme, araştırma ve ilmî kongreler için kendisinin de katıldığı meclisler kurdurdu. Bağdat'ta Beytül-Hikme Kütüphânesi ve Rasadhânesini yaptırdı. Burası büyük bir ilim merkezi hâline geldi. Bağdat ve Şam'daki ilmî faaliyetler netîcesinde astronomi cedvelleri çıkartıldı. Meridyen dâiresi araştırılıp, bir derecelik boylamın uzunluğu ölçüldü. Devrinde, tercüme ve telif eserleriyle Hunayn bin İshâk, Yâkûb bin İshlak, Yâkûb bin İshâk El-Kindî, Muhammed bin Mûsâ bin Harizmî, El-Allaf; târihçilerden Abdülmelik bin Hişâm, Ebü'l-Hasan el-Medâinî, İbn Ebî Tâhir Tayfûr, İbn-el-Azrak, İbn Saad, Vâkıdî yetişip himâye gördü.