Rehber | Kategoriler | Konular
KALPAZANLIK
Alm. (Ver) fälschung Falschmünzerei (f), Fr. Falsification (f), İng. Counterfeiting, falsification. Hükümetin çıkardığı kâğıt para, sikke, pul veya tahvilin, kânunsuz basılması ve tedavüle çıkarılması. Özel teşebbüse âit tahvil, uçak bileti, seyahat kartı, kredi kartı gibi geniş ölçüde kullanılan ve paraya çevrilebilen her türlü değerli kâğıt da kalpazanlığın sahasına girer.
Çinlilerin kâğıt para kullanmasıyla başlayan kâğıt para kalpazanlığının, 20. asırda başlıca konusu piyasada değeri yüksek olan, Alman markı, Amerikan doları gibi banknotlar olmuştur. Uzmanlara göre kalpazanlık en çok Fransa ve Hong-Kong'da yapılmakta, sahte kâğıt paralar bu iki memleketten dünyâ piyasasına sürülmektedir.
ABD'de yılda ortalama 10 milyon sahte dolar basılmakta, bunların büyük kısmı, piyasaya sürülmeden ele geçirilmektedir.
Ofset baskı ve fotokopi tekniğinin gelişmesiyle kalpazanlık eskiye göre kolaylaşmıştır. Kalpazanlar grup hâlinde veya ferdî olarak çalışmaktadırlar. Basılan paralar genellikle bir mikdar düşük değerden piyasaya sürülmektedir.
Îmâli daha güç olduğu için sahte altın para basılmasına daha az rastlanır. Fakat enflasyondan korunmak isteyen halkın talebini karşılamak üzere İkinci Dünyâ Harbinin ardından İngiltere'de bol mikdarda sahte altın para basılmıştır.
Zaman zaman pul kalpazanlığı da yaygınlaşmakta, eski posta pulları basılarak pul kolleksiyoncuları aldatılmaktadır.
Harp eden devletlerin de, birbirlerinin paralarını bol mikdarda basarak ekonomilerini çökertmeye çalıştıkları târihte görülmüştür. 1470'te Milan Dükü, harp hâlinde bulunduğu Venedik'in parasını bol mikdarda bastı. İkinci Dünyâ Harbinde Almanlar İngiliz sterlini, Amerikalılar Japon yeni basarak hasımlarını zayıflatmaya çalıştılar.
Aslından ayırd edilemeyen sahte para yoktur. Amerikan dolarının basımında, kalpazanların taklid edemediği, içinde metalik maddeler bulunan mürekkepler kullanılır. Baskıda kullanılan ve özel olarak hazırlanan kâğıtları taklid etmek daha zordur. İngiltere'de, banknotlarda, metalik bir şerit kullanılır.
Sahte parayı ayırt etmek için yapılan testlerde, bu teller elektriği iletir. Elliden fazla memlekette bu şeritler kullanılmaktadır. Sahte parayı anlayabilmek için, herkesin yapabileceği en faydalı usûl, ışığa tutmaktır. Sahte paranın renkleri mat, resimler karanlıktır. Baskıda önem verilmediği için arka yüzde hatalar daha çoktur.
Eline sahte para geçenlerin, bunu aldıkları kimseyi şüphelendirmeden polise haber vermeleri, bu arada parayı vereni oyalamaları, aksi takdirde belirgin özelliklerini, meselâ arabasının plakasını not etmeleri tavsiye edilmektedir.
Kalpazanlıkla ilgili yasaklayıcı hükümler, Türk Ceza Kânunu'nun, ?Ammenin îtimadı aleyhinde cürümler? başlığı altında madde 316-338'de düzenlenmiştir. Bu kânuna göre, memlekette kanunen tedâvül eden millî paralarla, yabancı memleketlerde tedâvülü kânunları îcâbından olan paraları taklit eden üç yıldan on iki yıla kadar ağır hapis ve doksan bin liradan dokuz yüz bin liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır.
İslâm dîni, alışverişte ve diğer muâmelelerde insanları zarara sokmayı büyük günah, suç saymıştır. Alışverişte Müslümanlara ve diğer insanlara zarar vermek ziyan yapmak iki türlüdür. Birisi herkese zararı dokunan karaborsa (ihtikar) yapmak (Bkz. Karaborsa) ve piyasaya kalp para sürmektir. Diğeri de, alışverişte bulunulan kimseye yapılan zarardır. Zarar veren her iş, zulüm, yâni haksızlık olur. Zulüm ise haramdır, büyük suçtur. Her Müslüman, kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi diğer dinden olanlara da yapmamalıdır. Herkese yapılan zararın biri de kalp para sürmektir. Yani kalpazanlıktır. Alan, anlamazsa, zulmedilmiş olur. Anlarsa, o da başkasını, başkası da bir diğerini zincirleme aldatırlar. Elden ele dolaştıkça, günahı, hep birinci kimseye de yazılır. Bunun için; ?Bir sahte lira vermek, yüz lira çalmaktan daha fenadır.? buyrulmuştur. Çünkü, hırsızlığın günahı bir keredir. Bunun günahı ise, öldükten sonra bile devam eder. En zavallı kimse, ölüp gittiği halde, bıraktığı kötülük sebebiyle günahı tükenmeyen kimsedir. Öldükten senelerce sonra günahı yazılır ve azâbını çeker.
Eline sahte para geçen, onu yok etmeli, kimseye vermemelidir. İnsan paraları iyi tanımalı ve aldanmamaktan ziyâde, kimseyi aldatmamaya dikkat etmelidir. Bilmeyerek alıp vermek de günahtır. Çünkü insanın başına gelen her işin, dindeki ilmini öğrenmesi vâciptir, yâni gereklidir. Yok etmek niyetiyle kalp para almak sevaptır. Ayarı bozuk mâden paraları yok etmemeli, söyleyerek emin kimselere, hükûmete vermelidir. Hîle edecek kimselere vermesi, silâhı, yol kesene satmaya benzer. Bunu dînimiz şiddetle yasaklamıştır.