Rehber | Kategoriler | Konular

iSKENDERiYE KüTüPHaNESi

Yunan müstemlekesi olan İskenderiye'de, Mısır Hükümdârı I. Ptolemeus tarafından M.Ö. 3. yüzyılın ilk yarısında yaptırılan kütüphâne.

Zamanının kültür hayâtında mühim bir yer işgal eden ve bu devrin en büyük ilim merkezi olan kütüphâne, krallık sarayının sınırları içinde bulunan İskenderiye Müzesinin yanına kuruldu. Bu müze aslında zamanın büyük bilim ve dil bilginlerinin bir râhip yönetiminde araştırma yaptıkları ilimler akademisiydi. Kütüphâne de, bu araştırmalara yardımcı olacağı düşüncesiyle müzenin yanına yapılmıştı. Müze ve kütüphâne bölümler hâlinde düzenlenmiş, her bölümün başına bir râhip bir yönetici getirilmişti. Görevlilerin maaşları kral tarafından ödeniyordu. Kitap depoları ile okuma salonları birbirinden ayrıydı.

Metinler, Mısır'da bol bulunan papirüs adlı kamıştan elde edilen bir çeşit kâğıt üzerine yazılmıştı (Bkz. Papirüs). Papirüs sayfaları birbirine eklenerek şerit hâline getiriliyor ve bir sopa veya çomağa sarılarak saklanıyordu.

Kitaplar (papirüs tomarı) imparatorluk devrinde olduğu gibi, üzerlerine etiket konularak raflara yerleştirilmişti.

Kütüphâne yalnızca Yunan edebiyatının eserlerini değil, Akdeniz, Ortadoğu ve Hindistan'daki çeşitli dillerden Yunancaya yapılmış tercümeleri de kapsıyordu. Kitapların çoğu Yunancaydı. Bulunabilen Yunan, İran ve Hint elyazmaları, Yunanistan'ın ve Asya'nın bütün bölgelerinden Mısır'a getirildi. Hattâ Yunan yazarı Galen'e göre (M.Ö. 2. yüzyıl) İskenderiye limanına yabancıların girmesi beyâna tâbi tutulur ve yanlarındaki kitapların teslimi istenirdi. İskenderiye Kütüphânesinde tahminen 500.000 rulo olduğu sanılmaktadır. Kütüphânede Kallimakhos zamanında, aşağı yukarı 490.000, Sezar zamanında ise 700.000 rulo bulunmaktaydı.

Değişik ülkelerden toplanan kitaplar standartlaştırılmış kopya tekniğiyle çoğaltılmış ve konularına göre ayrılmıştı.

Kyreneli Kallimakhos, kütüphânenin 120 ciltten oluşan sistematik bir kataloğunu hazırlamıştı. Her cilt ayrı bir konuyu ihtivâ ediyordu. Pinakes adlı bu katalogda yazar adları alfabetik olarak düzenlenmiş ve biyografik bilgiler verilmişti. Bizans dönemine kadar ulaşan ve o zaman eski Yunan edebiyatı için standart müracaat kitabı olarak kullanılan katalog bugün kayıptır.

Eski devirlerin kültür hayâtında çok büyük ve ehemmiyetli bir rol oynamış olan İskenderiye Kütüphânesi, M.Ö. 2 ve 1. yüzyıllarda en parlak devrini yaşadı. Kütüphâne M.Ö. 47 yılında Sezar'ın İskenderiye'yi istilâsı sırasında tahrip ve kısmen yağma edilmişti. Sezar'ın kütüphânede bulunan kitapları Roma'ya götürmek üzere gemilere yükletmek için limana taşıttığı ve bu sırada limanda çıkan bir yangın neticesinde kitapların büyük bir kısmının yandığı da söylenmektedir. M.Ö. 133 yılında Romalılar Bergama Devletini ele geçirmişlerdi. Bu devletin merkezi olan Bergama'da daha önce kurulmuş olan Bergama Kütüphânesi parlak bir dönem geçirmesine rağmen, bu istilâdan sonra yavaş yavaş önemini kaybetmişti.Nihayet Roma İmparatoru Marcus Antonius bu kütüphânedeki kitapları Sezar'ın yaktığı İskenderiye Kütüphânesinin yerini tutması amacıyla Mısır Melîkesi Kloepatra'ya hediye etmişti. M.S. 3. yüzyılın sonunda, Aurelianus zamanında çıkan bir iç savaşta müze ve kütüphâne yerle bir oldu.

Geri kalan kitaplar II. Ptolemeus tarafından yine İskenderiye'de kurulmuş olan Serapeum Mâbedinin kütüphânesine taşındı. Burada 50.000'e yakın tomar bulunuyordu. Bu kütüphâne İskenderiye Kütüphânesinin yerini tuttu ve M.S. 4. yüzyılın sonlarına kadar mevcudiyetini devam ettirdi. Kütüphâne İskenderiye Müzesinde çalışan âlimlerin ve saray mensuplarının hâricinde okumak isteyen her sınıf halka hizmet ediyordu.

Hıristiyanlık Rumların resmî dîni hâline geldikten sonra,Roma İmparatoru Teodos'un, Putperestliğe devam edenlerin îdâm edilmesi, tapınaklarının yıkılması, Doğu'daki bütün heykellerin parçalanması emrini vermiş ve dîne yabancı olan bütün kitapları da dîne aykırı boş şeyler olarak îlân etmişti.

Bunun neticesinde İskenderiye'de iç savaş başladı. Putperestlerle Hıristiyanlar arasında çıkan bu savaş sırasında İskenderiye Piskoposu olan Teofilos'un emriyle 391'de mutaassıp Hıristiyanlarca hem mâbed hem de kütüphâne yok edildi. İskenderiye Kütüphânesinin yerinde bugün, 1948'de kurulan Fârâbî Kütüphânesi bulunmaktadır.

Zaman zaman İskenderiye Kütüphânesinin hazret-i Ömer zamanında Mısır'ın fethini müteakip Amr bin Âs radıyallahü anh emrindeki Müslüman askerler tarafından 639 senesinde yakılıp tahrip edildiği yazılmaktadır. Bu ise sırf Hıristiyanlık gayret ve taassubuyla ve Müslümanlara karşı asırlardır besledikleri kin ve nefreti canlı tutabilmek gâyesiyle söylenmiş bir iftirâdan başka bir şey değildir.MehmedMansur 1866'da İskenderiye Kütüphânesine Dâir Risâle adıyla ciddi bir eser yayınladı. 1883'te ikinci baskısını yapan bu eser dışında zaman zaman Avrupalı bâzı araştırmacılar da yukarıda anlatılan iftirânın gerçek olmadığını dile getirmişlerdir. Hattâ G. Le Bon, Arapların Medeniyeti adlı eserinde, beş bin yıldan beri bütün istilâcıların hürmet ettikleri ve ilişmedikleri âbidelerin, Hıristiyanlar tarafından yıkılmasının son derece üzücü olduğunu ve bunun neticesinde Mısır medeniyetinin ortadan kalktığını söyler.


Konular