Rehber | Kategoriler | Konular
HaFIZ AHMED PAşA
Osmanlı veziriâzamı. 1564'te Filibe'de doğdu. Bir müezzinin oğluydu.
On beş yaşında İstanbul'a gelip Enderun'a alındı. Uzun seneler saray hizmetinde bulundu. Sultan Birinci Ahmed Han zamanında müsâhib ve doğancıbaşı oldu. 1607'de vezirlik verilerek kapdân-ı deryâ tâyin edildi. 1609'da Şam, daha sonra Van, Erzurum, Bağdat ve Anadolu eyâletleri vâliliklerinde bulundu. Bilâhare tâyin edildiği Diyarbekir vâliliği sırasında, Bağdat'ta isyân eden yerli kullar kumandanı BekirSubaşı üzerine serdar tâyin edildi. Fakat Bekir Subaşı ihânet edip Bağdat'ı teslim için İran Şahına adam gönderdi. İran ordusunun yaklaştığını gören Hâfız Ahmed Paşa, Bekir Subaşı'ya vâlilik verip Diyarbekir'e çekilmek zorunda kaldı. İran Şahı şehri işgâl edip yağmalattı. Hâfız Ahmed Paşa, 1625'te veziriâzam ve İran üzerine gönderilen orduya serdâr tâyin edildi. Bağdat'ı sekiz ay kuşattı. Ancak Şah'ın da yardıma gelmesi, Osmanlı ordusunu iki ateş arasında bıraktı. Serdar açlık ve sıcaktan bunalan askerin isyâna varan tepkisi karşısında zafere çok yaklaştığı bir sırada kuşatmayı kaldırmak mecburiyetinde kaldı. Bağdat'ı alamadan geri çekilmesi, Hâfız Ahmed Paşanın sadâretten azline sebeb oldu (1627).
İstanbul'a varışında ikinci vezirlik verilip, Sultan Dördüncü Murâd Hanın kızkardeşi Ayşe Sultan ile evlendirildi (1629). 1631'de tekrar sadrâzamlığa getirildi. Bir müddet sonra ayaklanan yeniçeriler, Sultanahmed'deki Atmeydanı'nda toplanıp, Pâdişah'tan sadrâzam Hâfız Ahmed Paşa ve diğer bâzı vazifelilerin kendilerine teslimini istediler. Sultan Dördüncü Murad Han ayak dîvânı tertib edip, zorbabaşılara nasîhat etti ise de, söz dinletemedi. Pâdişâh'ı tahttan indirmekle tehdîd ettiler. Hâfız Ahmed Paşa, bu durum karşısında; ?Pâdişah'ım! Hâfız gibi binlerce kulun yoluna fedâdır!? deyip, âsîlerin arasına daldı. Birkaç zorbayı telef ettikten sonra, Pâdişahın önünde şehîd edildi (1632).
Sâdık ve iyi niyet sahibi bir devlet adamı olan Hâfız Ahmed Paşa, aynı zamanda kalem sâhibi bir şâirdi. Onun Bağdat üzerine giderken yolda kaleme aldığı manzûmesinden bir beyit:
Bizimle Kerbelâ vâdisine hem-derd olan gelsün
Sınansun, arsa-i ferzânelerde merd olan gelsün