Rehber | Kategoriler | Konular

HACiR

Alm. Bevormundung, Fr. İnterdiction, İng. İnterdiction. Bir kimsenin kendi malını kullanmasına veya bir şey yapmasına kânun îcâbı mâni olunması veya kânunda gösterilen şartlardan herhangi birinin varlığı hâlinde, fiil ehliyetinin tamâmen veya kısmen kaldırılması.

İhtiyârî hacir: Sakatlık, tecrübesizlik veya ihtiyarlık sebebiyle, işlerini lâyıkı vechile (gereği gibi) görmekte acze düştüğünü ispat eden her reşit kimsenin kendi rızâsıyla hacir altına alınması. Reşit kimsenin verâset altına konulması, mahkeme kararıyla hacir edilmesiyle mümkündür. Bunun neticesinde hacredilen kimsenin fiil ehliyeti tamâmen veya kısmen ortadan kalkar. Hacir muâmelesinin müsbet ve menfî olmak üzere iki tarafı vardır. Müsbet tarafı, vâsi tâyinidir. Menfî tarafı, fiil ehliyetinin kısmen dahi olsa kaldırılmasıdır.

Hacir sebepleri: Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı; israf, ayyaşlık, sû-i hâl ve sû-i idâre; hapis şeklinde medenî kanunda gösterilmiştir.

1. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı: a) Akıl hastalığı, bir kimsenin rûhî, irâdî veya aklî dengesinin bozulması. b) Akıl zayıflığı, aklî ve zihnî (zekâ) fonksiyonlarının hiç olmaması veya yeteri kadar gelişmemesi veya gerilemeye yüz tutması(Med. Kâ. mad. 355). Bir kimsenin bu sebeplerden herhangi biri ile hacir altına alınabilmesi için onun bu hallerden birine tutulmuş olması kâfi değildir. Ayrıca yakalandığı hastalık sebebiyle acze düşmesi, dâimî bakıma ve gözetlenmeye muhtaç kalması veya başkalarının emniyetini tehlikeye düşürmesi îcâb eder. Bu vasıflarda bir hâlin varlığını tesbit veya öğrenen adlî veyâ idârî makamlar ve memurlar sulh mahkemesine anında ihbârla mükelleftirler (Med. Kâ. mad. 355/2). Velâyet, vesâyet ve mîras nizamnâmesi de bu mükellefiyeti, belediye başkanlarına, ihtiyar heyetlerine ve sıhhî müesseselerin idârelerine yüklemektedir.

2. İsraf, ayyaşlık, sû-i hâl ve sû-i idâre: a) İsrâf, mâlî iktidârı aşan, faydasız ve maksatsız harcamada bulunma. b) Ayyaşlık, içki müptelâlığı (aşırı düşkünlük). c) Su-i hâl, kötü hâl; cemiyet nizam ve intizâmını dâimî sûrette bozacak vasıfta çirkin, ahlâka muhâlif, haysiyetsiz bir şekilde yaşama. d) Sû-i idâre; kötü idâre, mal varlığının idâresinde, söz konusu edilebilen kâbiliyetsizlik ve âcizlik şeklinde ortaya çıkan irade zaafıdır. Bu hallerde hacir sebebi olması için sözkonusu kişinin kendini veya âilesini zarûrete düşürmesi, dâimî bakıma ve gözetlenmeye ihtiyaç göstermesi veya başkalarının emniyetini tehlikeye düşürmesi şartlarından herhangi birinin varlığı aranır.

3. Hapis: Bir sene veya daha fazla hapis cezâsına mahkum olan kimselere vâsi tâyin edilir. Cezâ Kânunu'na göre de beş seneden ziyâde ağır hapis cezâsına mahkum olan kimse, cezâ müddetince hacrolunur ve kendisine vâsi tâyin edilir. Söz konusu hacir, hapis cezâsının beş seneden ziyade ve ağır hapis cezâsı olması hâlinde işler ve hacir altına alınma kendiliğinden doğar. Bu durumda vesayet makamının vazifesi vâsi tayin etmekten ibârettir. Hapis cezâsının bir seneden ziyâde fakat beş seneden az olması hâlinde veya beş sene ve daha ziyâde olmasına rağmen ağır olmaması hâlinde, medenî kânunun ilgili hükümleri işler ve sulh mahkemelerince hacir kararı verilmesi lüzûm eder.

İsraf, ayyaşlık, sû-i hâl ve sû-i idârenin tahkîkinde (araştırılmasında) mahkeme, bizzât hacredilecek kimseyi dinlemek mecburiyetindedir. Akıl hastalığı ve akıl zayıflığının tahkîkinde (araştırılmasında) ise bilirkişi raporuna başvurulur.

İhtiyârî hacir, hacredilecek kimsenin kendi isteği ile olabilir. Burada hacir altına alınma şahsın irâdesine bırakılmıştır. İhtiyârî hacir hallerinde mahkeme re'sen (kendi başına) hareket etmez. Taleb üzerine karar verir. Ancak hacredilecek kimse, bunun için kânunda gösterilen sebeplerden herhangi birini ileri sürmek mecburiyetindedir. Kânunda gösterilen sebepler; malûliyet, ihtiyarlık, tecrübesizlik ve bunlardan herhangi birinden doğan acze düşme hâlidir.

İslâm hukûkunda hacir; kişiyi bâzı sözleşmelerden men etmektir.

Mümeyyiz, yâni akıllı çocuğun bunamış olan ihtiyarın ve sefihin yâni malını isrâf eden, dînin ve aklın uygun görmediği, lüzumsuz yerlere harcayanın yapacağı bâzı sözleşme ve işler geçersizdir. Bunlar bu işlerden, sözleşmelerden bu hâlleri geçinceye kadar men edilirler.

Mümeyyiz olmayan çocuğun ise bütün sözleşmeleri geçersizdir. Mümeyyiz olan çocuğun zararlı ve faydalı sözleşmelerinin sahih, geçerli olabilmesi için velîsinin izin vermesi lâzımdır. Bunamış ihtiyar da mümeyyiz çocuk gibidir. Bunlar bir malı veya canı telef ederlerse velîsi öder. Sefih olan âkıl bâliğ kimse de çocuk gibi hâkim tarafından hicredilir yâni, bâzı sözleşme ve işlerden men edilir.

Hacir üç grupta mütâlaa edilmektedir:

a) Hacr-i kâri: Meselâ mümeyyiz olmayan çocuğun yapacağı bütün sözleşmelerinin geçersiz olması gibi.

b) Hacr-i mütevassıt: Yapılan sözleşmelerin bâzılarının geçerli olması hâli. Mümeyyiz akıllı olan çocuğun, velîsinin izni ile yapacağı sözleşme ve işler gibi. Mümeyyiz akıllı çocuğun, zararlı da faydalı da olabilen sözleşmelerinin sahih olabilmesi için velîsinin izin vermesi lâzımdır.

c) Hacr-i zaîf: Kişinin geçici olarak bâzı sözleşmelerden men edilmesidir. Borçlunun, alacaklının isteği üzerine bâzı sözleşmelerden men edilmesi gibi.


Konular