Rehber | Kategoriler | Konular
KABZA
Alm. Grif (m), Heft (n) (bıçağın, kılıcın), Kolbenhals (m) (tüfeğin), Fr. Poignée (f), İng. Handle, butt. Tutulacak yer, sap. Ok atılan yayın tutulduğu yer. Eyer kabzası, eyerde oturulacak yerin ön kısmı; bir tüfeğin kabzası, askerin nişan almak üzere sağ eliyle kavradığı dipçik kısmıdır.
Kabza tutuşu okçulukta çok önemlidir. Yayın birçok tutulma şekilleri vardır. Parmakların ve avuç içinin büyük, küçük ve normal olmasına göre; yaz ve kış mevsimlerine göre kabza tutuşları değişir. Kabza tutuşunda yay ne kadar kuvvetli tutulur ve sallanmazsa, atışlar o kadar isâbetli olurdu.
Kabza almak: Kemankeş olmak istiyenlerin iyice bilgi edindikten sonra hocasından okçuluk müsâdesi alması hâlinde kullanılan bir tâbirdir.
Kemankeş (okçu) olmak isteyen kendine bir üstat seçer ve ondan okçuluğu öğrenirdi. Okçuluğa merâsimle başlanırdı. Kur'ân-ı kerîm okunur, salevâtlar getirilir, tirendazların hâtıraları anılırdı. Üstat sol eliyle tuttuğu yayı talebesine teslim eder, talebesi de öptükten sonra üstâdın târifi ile üç kere çekerdi. Okçuluğa âit mâlûmatı elde ettikten, attığını vurmak, okunu 900 defa kondurmak gücünü kazandıktan sonra kemankeşe üstâdı tarafından kabza verilirdi. Kabza almak merâsimle icrâ olunurdu. Bu törene ?şeyh-ül-meydan? denilen tecrübeli bir kemankeş başkanlık ederdi. Kabza alacak olan tâlip ok meydanında kemankeşlerin huzurunda imtihan edilir, sonra kendisine törenle kabza verilerek kemankeş olduğu tasdik edilirdi.
Bir kılıcın kabzası, kılıç siperliğinin elle tutulan ve kavranan kısmıdır. Çok değişik biçim ve çeşitlerde kabzalar yapılmıştır: Mâdenden veya üzeri meşin kaplı ağaçtan, hayvan kabuğundan, boynuzdan vb.