Rehber | Kategoriler | Konular
BiLMECE
Alm. Raetsel, Fr. Devinette, İng. Riddle, puzzle, enigma. Maddi olsun manevi olsun, varlıkların belirli özellikleri söylenerek soru haline getirilmiş, çoklukla manzum olan, eğlence yönü ağır basan anonim edebi mahsuller.
Bilmeceler daha çok şifahi (sözlü) edebiyatı ilgilendirir. Bu münasebetle kışın uzun gecelerinde bir nevi zihin ve hafıza yoklama, zekanın işlemesi, eğlenceye yönelik olması bakımından ruhi tatmin ve boş zamanın değerlendirilmesini hedef alır. Kış gecelerinde toplanan aile fertleri, iki taraf halinde eğlence ve oyun kabilinden olmak üzere birbirlerine varlıklar ve mefhumlar hakkında sorular sorarlar. Muhatabın, yani soru sorulan tarafın, sayıları özelliklerine göre, belirtilip sorulan varlığı bilmesi gerekir. Bilmekte zorlandığı takdirde, belirli ip uçları arar ve bilmeceyi soran tarafa; ?Yenir mi, içilir mi, acı mı, tatlı mı, canlı mı, cansız mı, bu odanın içinde var mı?? gibi sorular sorar. Bilmecenin cevabı yine bilinmezse, istenilene razı demektir. Bu durumda soran taraf büyük şehirler ister. Mesela; gel İstanbul gel, der; veya Kerkük, Musul, Bağdat, Konya, Buhara, Taşkent, Kaşgar, İzmir, Tebriz, Ankara, Bakü gibi şehirler yanında başka şehirlerden de birini ister. Neticede her iki taraf da şehir kazanmaya çalışırlar. Bu durum gece yarılarına kadar sürer gider. Böylece varlıklar zihni yönden zeka ve akıl bakımından ele alınırken, büyük-küçük hep birden bilgi yarışması içinde vakit geçirip, zamanı değerlendirirler. Gerçekte bilmecelerin terbiye, öğretim ve eğitim ile eğlence bakımından küçümsenmeyecek değerleri vardır.
Bilmeceler bazan birden fazla cevabı gerektirir.
Bilmeceler Divan Edebiyatı da denilen Eski Türk Edebiyatında ?lugaz" ve "muamma? adları ile iki kısma ayrılırlar. "Lugaz? herhangi bir nesneyi zihnen bulmak ve bilmek demektir. "Muamma" ise bir kimsenin adına remz ve ima ile delalet edilen şiirdir. Muamma; halk edebiyatımızda gezici aşıkların çaldıkları saz veya curalarla söyleyerek misafir oldukları yerin kahve duvarlarına astıkları bilmecelerdir. Divan edebiyatında muamma mutlaka şahıs ismine delalet etmesine rağmen, aşık edebiyatında, sahasını daha da genişletmiştir ve her şeye ait olmuştur.
Bilmecelerin öğretici yönden dini, fikri olanları da vardır. Bu hususta Elgaz-ı Fıkhiyye adında bilmecelerin toplandığı kitaplar bile ortaya konmuştur.
Bilmecelerin bütün Türk illerinde mühim bir yeri vardır. Belki mizaha kaçan yönü ile hayatı hafifletmek, yorgunlukları üstten atmak bakımından Türk milletinin tabiatına uygun bir edebi türdür. Bu bakımdan Türk uluslarında ayrı ayrı isimlerle anılırlar. Azeri Türklüğü ?tapzug? veya ?tapmaca?; Kırgız, Kazak ve Karakalpaklar ?cumbuk?, Kazan Türklüğü ?tabışmak? veya ?cumak? Başkırtlar ise ?yumak? kelimelerini bilmece manasında kullanırlar.
Günümüzde bunun yanında gazetelerde eş manalı kelimelerin aranıp bulunması gayesi ile gazete ve dergilerde de ?bilmece, bulmaca,? adında zeka oyunlarına rastlanmaktadır.
Kalenin ardı bedendir beden
Yeşil bastım al çıktı
Nedendir neden?
(Kına)
Fındık kadar hamur yoğurdum
On yar sevdim doyurdum
(Kına)
Dam ardında teke bağlı
Boynuzları köke bağlı
(Kabak)
İlim ilim ilmeli
İlim kadın düğmeli
Bunu bilen bilmeli
Bilmeyen otuz iki şar vermeli
(Üzerlik)
Mavi atlas
İğne batmaz
Terzi biçmez
Makas kesmez
(Gökyüzü)
Dağdan gelir taştan gelir
Yularsız bir arslan gelir
(Sel)
Bir oğlum var
Gelen öper giden öper
(Su bardağı)
Bir küçük kumbara
Zahire çeker ambara
(Kaşık)
Dağda takılar
Suda cipiler
Arşın ayaklı
Burma bıyıklı
(Keklik, balık, tavşan)
Şu kadar şukka
Bu kadar bukka
Men dakka dukka
Men dakka dukka
(Havan)