Rehber | Kategoriler | Konular
BAğDATLI RUHi
Hiciv ve ahlak şiirleri ile tanınan divan şairi. Bağdat'ta doğduğu için bu isimle meşhurdur. Anadolulu bir askerin oğludur. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Yaşadığı devirde bütün Türkiye'yi gezip Galata ve Konya Mevlevihanelerinde bulundu. Şam'da öldü (1605).
Mevlevi tarikatına bağlı açık sözlü usta bir şairdi. Divan edebiyatında halk için ahlak ve hiciv şiiri yazanların önde gelenlerindendir. Acı hakikatleri açıkça söylemekten çekinmez, dindar geçinen iki yüzlülerin iç yüzlerini gösterirdi. Basit insanların kibirlerinden, bir çok zenginlerin bencil ve insafsız oluşlarından, kötü davranışlarından şikayetçi olurdu. Hatta gördüklerini Türk töresi, beşeri hükümler ve gerçek İslamiyet açılarından cesur, samimi diliyle yeri geldikçe tenkid eder, eleştirirdi. Şiirlerinde devrindeki Türk halkının bütün değer hükümlerini dile getirmiştir. Çok seyahat ettiğini ve sırf görmek, bilmek, sevmek için gezdiğini şu beytiyle ifade etmektedir:
Devreylemedik yer komadık bir nice yıldır
Uyduk dil?i divaneye dil uydu hevaya
Ruhi'nin seyahatlerini bir derviş olarak değil de sipahi olarak kumandanlar ile yaptığına dair kuvvetli deliller vardır.
Bine yakın şiirlerinden bazıları devrinin tarihi şahsiyetlerini anlatmaktadır. Gazel ve kasidelerinde sadelik ve samimilik vardır. Bir divanı vardır. Divan'ında bulunan Terkib-i Bend'i Türk Edebiyatında bu tür eserlerin en üstünü sayılmaktadır. Tanzimat şairlerinden Ziya Paşa bile meşhur Terkib-i Bend'inde Bağdat'lı Ruhi'yi geçtiğini değil, ancak ona yetişebildiğini söyleyerek, Ruhi'nin şiir gücünü övmüştür. Ruhi, bu Terkib-i Bend'ini Şam'da yazmıştır. Terkib-i Bend'den:
Verdik dil ü can ile rıza hükm-i kazaya
Gam çekmeziz uğrasak eğer derd ü belaya
Koyduk vatanı gurbete bu fikr ile çıkdık
Kim renc-i sefer bais ola izz ü alaya
Devreylemedik yer komadık bir nice yıldır
Uyduk dil-i divaneye dil uydu hevaya
Olduk nereye vardık ise aşka giriftar
Alındı gönül bir sanem-i mah-likaya
Bağdad'a yolun düşse ger ey bad-ı seher-hiz
Adab ile var hizmet-i yaran-ı safaya
Ruhi'yi eğer bir sorar ister bulunursa
Derlerse buluştun mu o bi-berk ü nevaya
Bu matla-ı garrayı oku ebsem ol andan
Malum olur ahvalimiz erbab-ı vefaya
Hala ki biz üftade-i huban-ı Dımışk'ız
Serhalka-yı rindan-ı melametkeş-i ışkız
Gör zahidi kim sahib-i irşad olayım der
Dün tekkeye vardı, bugün üstad olayım der.