Rehber | Kategoriler | Konular

ZATüRRE

Alm. Lungenentzündung, Pneuonie (f), Fr. Pneumonie (f), İng. Pneumonia. Akciğerlerin bakteri, virüs, riketsiya gibi çeşitli mikroorganizmalarla veya kimyevî ajanlarla ve yabancı maddelerle ihtihaplanması hâli. Tıp lisanındaki adı pnömonidir.

Pnömoniler, anatomik dağılış şekillerine göre lober ve lobüler olarak ayrılmışlardır. Lober pnömonide akciğerin bütün bir lobu yaygın olarak iltihaplanmıştır. Daha ziyâde çocuk ve yaşlılarda rastlanan lobüler, diğer adıyla bronkopnömonilerde, ihtihap yer yer odaklar hâlindedir ve bronşiyoller de iltihaba katılmışlardır. Lober pnömonilerin çoğu pnömokok denen mikroplarca meydana getirilmektedir. Bronkopnömoniler; kronik, boğmaca, grip, kızıl, difteri, tifo gibi hastalıkların gidişi esnâsında meydana gelir. Kaşeksi, ihtiyarlık, raşitizm, beslenme bozuklukları, müzmin ishaller, müzmin nefrit, dolaşım yetmezliği bronkopnömoniler için zemin hazırlar.

Pnömoniler (Zatürreler), omilin cinsine göre şöyledir:

1. Bakteriyel zatürreler:

a) Pnömokoksik zatürre: Lober zatürrelerin tipik misâlini teşkil etmektedir. Pnömokoklar, normal kişilerin boğazında hastalık yapmadan uzun zaman bulunabilirler.

Zatürre, ilkbahar ve kış mevsimlerinde daha fazla görülmektedir. Bunun sebebi, grip ve nezle gibi virüs enfeksiyonlarının bu mevsimlerde daha sık görülmesi ve virüslerin boğaz mukozasını hasara uğratarak, zâten boğazda mevcut olan pnömokoklara giriş kapısı hazırlamalarıdır. Pnömokokların birçok insanın boğazında mevcut olmasına rağmen hastalığın seyrek görülmesi, bu mikroorganizmaların akciğerlere kadar ilerlemesini engelleyen kuvvetli bir müdâfaa tertibatının bulunmasındandır (mukus salgısı, epiglot refleksi, lenf akımı vb.). Bu müdâfaa tertibatının soğuk, alkol, morfin, narkoz gibi sebeplerle bozulduğu hallerde boğazdaki pnömokoklar akciğerlere inme imkânını bulmaktadırlar. Akciğerlere inen pnömokoklar ödem husûle getirip, üremeye başlayarak hastalık tablosunu meydana getirirler.

Genellikle hastalık birden bire başlar. Başlangıç belirtileri, titreme başağrısı, sür'atle yükselen ateş, öksürük, yan ağrısı ve paslı balgamdır. Devamlı bir gidiş gösteren yüksek ateş, tedâvi görmeyen hastalarda 5 ilâ 10'uncu günler arasında kriz şekline döner. Ateş, yaşlı ve zayıf bünyeli hastalarda fazla yüksek değildir. Yan ağrısı bâzan çok şiddetli, bâzan da künt (kısa kısa) bir ağrı şeklindedir; hastalık ilerledikçe şiddeti azalır. Başlangıçta kuru bir öksürük vardır. Umûmiyetle ilk gün içerisinde az miktarda yapışkan ve paslı bir balgam çıkmaya başlar. Yaşlı ve zayıf hastalarda paslı balgam yerine kanla karışık sulu bir balgam bulunabilir.

Başağrısı, huzursuzluk, uykusuzluk ve ruhsal bozukluklar sık rastlanan belirtilerdendir. Nefes darlığı da sık görülür. Ağır vak'alarda ölüm en fazla 6 ilâ 8. günler arasındadır.

Zatürreli hastanın görünümü ağır bir hasta intibaını verir. Hasta çok terler, yüz kırmızı, hafifçe morumsu ve ızdıraplıdır. Vak'aların 1/3'inde dudak kenarında uçuk görülür.

Muâyenede, akciğerlerde zatürre ile ilgili anormal bulgular ve sesler tespit edilir. Nabız sayısı, ateşle birlikte artmıştır. Kandaki beyaz küre (lökosit) sayısında artış vardır. Akciğerlerin röntgenle tetkiki, teşhise oldukça yardımcı olur. Balgamın mikroskobik muâyenesi de önemlidir. Lober pnömoninin başlıca komplikasyonları; zatülcenp, ampiyem, kalp zarları iltihapları, menenjit, akciğer apsesi, eklem iltihabı, karın zarı iltihabı, tükrük bezi iltihabı ve nâdir olarak da konjonktivit, sarılık ve nefrittir.

b) Streptokoksik zatürreler: Genellikle bronkopnömoni (Lobüler pnömoni) şeklindedirler. En çok grip ve kızamık gibi solunum yollarının viral enfeksiyonları sırasında ortaya çıkarlar. Hastalığın seyri esnâsında ampiyem (akciğer zarları arasında iltihap birikmesi) sık görülür. Hastalığın başlangıcı sinsi olup, âşikâr morarma, aşırı terlemeyle berâber görülen düzensiz bir gidiş gösteren yüksek ateş, bulantı ve kusma vardır. Hastalığın gidişi, pnömokoksik zatürreden daha ağırdır ve ölüm nispeti daha fazladır.

c) Stafilokoksik zatürreler: Bunlar da pronkopnömoni tarzındadırlar. En fazla grip komplikasyonu olarak ortaya çıkarlar. Yeni doğanlarda ve süt çocuklarında, büyük çocuklara ve erişkinlere nispetle daha fazla görülür. Nâdir görülen bir zatürre türüdür. Çok sayıda apselere, bronş genişlemelerine ve akciğer fibrozisine bu tür zatürrelerde fazla rastlanır. Hastalığın başlangıcında çok defâ boğaz ağrısı, öksürük, kırıklık vardır. Sonra ekseriya titreme, yüksek ateş, nefes darlığı, morarma, şiddetli yan ağrısı, terleme ortaya çıkar, öksürük şiddetlenir, kanlı ve iltihaplı balgam çıkmaya başlar. Ağır vak'alar tedâvi edilmediği takdirde birkaç gün içinde ölümle neticelenir.

d) Friedlaender zatürresi: Erken teşhis çok mühimdir, zîrâ tedâvi edilmeyen hastaların % 80'i ölür. Nâdir görülürler. Lober veya lobüler tarzda olabilirler. Bunlar akciğer cerahatlenmelerine yol açarlar. Zayıf ve dayanıksız kişilerde, yaşlılarda, alkoliklerde, müzmin hastalığı bulunanlarda daha sık görülür. Ağır vak'alarda çok defâ sarılık bulunur.

e) Hemophilus influenza zatürresi: Nâdir görülen bir zatürredir.

Bunlardan başka, vebâ, tularemi ve tüberkülozda da pnömoni benzeri durumlar vardır.

Bakteriyel zatürrelerin tedâvisi: İlk yapılacak iş, zatürrenin âmilini, yâni sebebini bulup uygun olan ilâcı tespit etmektir. Yatak istirahati, iyi bir bakım çok mühimdir. Hastalar önceleri sulu, sonraları yumuşak gıdâlarla beslenmelidirler. Yan ağrısına karşı yüksek dozda kodein ve diğer ağrı kesiciler verilir. Sıcak tatbikatı da faydalıdır. Zatürre tedâvisinde en tesirli antibiyotik penisilindir. Zatürre neticesi ortaya çıkan komplikasyonlar da tedâvi edilir.

2. Viral zatürreler: Viral zatürrelerin bir kısmı psittakozis, grip, çiçek, su çiçeği, kızamık, lenfositler koryomenenjit, enfeksiyöz mononükleoz, bulaşıcı sarılık, kedi tırnağı hastalığı gibi bilinen bir virüs hastalığının gidişi esnâsında husûle gelirler.

a) Primer tipik zatürre: Etken, Aeton ajanı olup, bu gerçek bir virüs değildir. Fakat hastalık tablosu, viral zatürrelerin bir örneğidir. İnsandan insana tükrük damlacıklarıyla bulaşır. Hastalık daha ziyâde okul, kışla gibi sıkı bir temas hâlinde yaşayan insanlarda görülür. Kuluçka süresi 2-3 hafta kadardır. Hastalık başağrısı, kırıklık, iştahsızlık, nezle, farenjit ve anjinle veya sâdece ateşle sinsi olarak kendini gösterir ve bundan sonra tahriş öksürüğü başlar. Öksürük nöbetleri hastaları çok rahatsız eder. Yan ağrısı nâdirdir. Nabız hızlanmamıştır. Hastalık değişik tablolar arz edebilir. Hastalığın gidişi iyidir. Ölüm çok nâdirdir.

Tedâvide, tetrasiklin, codein, ağrı kesiciler verilir. Yatak istirahati lüzumludur. Diyette (perhizde) önemli bir değişikliğe gerek yoktur.

Psittacosis zatürresi: Papağan, güvercin, kanarya gibi kuşlarda bulunan viral bir hastalığın insanlara bulaşmasıyla hûsule gelir. (Bkz. Papağan Hastalığı)

3. Q Humması: Hastalığın âmili riketsiya grubundan bir mikroorganizmadır. Kenelerin dışkısı ile veya bu bulaşık dışkının kurumuş tozları ile bulaşmış olan et ve derilerle uğraşan insanlarda meslek hastalığı olarak görülmüştür. Mikrobu taşıyan keneler vâsıtasıyla sığırlara, keçi ve koyunlara geçerek, bunlarda gizli bir hastalık meydana getirdiği ve bunların sütleri veya süt ürünleriyle de insanlara bulaştığı anlaşılmıştır.

Bu hastalık, her mevsim ve yaşta görülebilir. Bâzı vak'alarda şiddetli başağrısı, göz dibi ağrıları, adale ağrıları, bulantı, nezle, boğaz ağrısı gibi başlangıç belirtileri vardır. Bundan sonra ateş yükselir. Bol terlemeler olur. Yan ağrısı, kuru öksürük vardır. Sonradan balgam eklenir. Muâyenede belirgin bulgu yoktur. Filmde zatürre odakları görülür. Hastalık tam şifâ ile neticelenir. Ölüm çok nâdirdir. Nekâhat devri haftalarca sürer ve hastalar kendilerini çok halsiz hissederler. Kesin teşhis mikrobun balgam veya kandan elde edilmesi veya özel testlerle konulur. Tedâvide belirtilerle mücâdele edilir ve tetrasiklin verilir.

Zatürre, memleketimizde çocukluk döneminin önemli bir hastalığı olmaya devam etmektedir. Yurdumuzdaki bebek ölümlerinin 1/3 kadarı zatürreden olmaktadır. Bebeklerde görülen zatürre, daha ziyâde kızamığın bir komplikasyonu olarak karşımıza çıkmaktadır. Zatürreden ölüm ise, beslenmesi bozuk olan bebeklerde daha çok görülmektedir. Zatürre ve diğer enfeksiyon hastalıklarından husûle gelen bebek ölümlerini azaltmak için, topluma sağlık eğitimi uygulamak, kötü beslenme şartlarını ortadan kaldırmak ve çocukların aşılanma hizmetlerini aksatmadan yürütmek şarttır.


Konular