Rehber | Kategoriler | Konular

TiFO

Alm. Typhus (m), Fr. Fièvre (f) typhoide, typhoide (f), İng. Typhoid fever, typhoid. Salmonella typhosa adı verilen bir mikrop tarafından meydana getirilen, ağız yolundan besin maddeleri ile bulaşarak barsak lenf dokusunda doku ölümüne yol açan genel bir lenf sistemi enfeksiyonu. Salmonella typhosa mikrobu, 1 ilâ 3,5 mikron uzunluğunda olup, hareketli, sporsuz ve kapsülsüz bir bakteridir.

Tifo bütün dünyâda yaygın bir hastalık olmakla birlikte; gerekli korunma tedbirlerini alan, çevre sağlığı şartlarını eksiksiz yerine getiren, temiz su ve alt yapı tesisleriyle ilgili problemleri olmayan, yâni gelişmiş ülkelerde salgınlar yapamamaktadır.

Tifo, özellikle yaz sonlarına doğru artış göstermektedir. Tifo aynı zamanda bir ordu ve savaş hastalığıdır. Mikrobu her alan, hastalığa yakalanmaz. Enfeksiyon için hassâsiyet ve vücutta direnç azalması gerekir. Tifonun mevcut olduğu bölgelerde yaşayanlar arasında hastalanma nispeti azdır. Fakat buraya gelen bir yabancı kolaylıkla hastalanabilir. Tifo genellikle 15 ilâ 30 yaşlar arasında görülür. Beş yaşından küçük çocuklar tifoya dirençlidir.

Tifo basilinin kaynağı insandır. Basil, hasta veya taşıyıcıların dışkı ve idrarlarıyla çıkar. Dış tesirlere dayanıklı olduğundan direkt temasla veya su, süt, gıdâlar ve sinek, böcek gibi vâsıtalarla dolaylı olarak bulaşır. Hastanın kullanmış olduğu yatak takımı, havlu, oyuncak ve elbiselerin bulaşmış sayılması gerekir. Herhangi bir yörede tifo salgını varsa, orada suların tifo basiliyle bulaşmış olduğu katidir. Tifo basili insanlara % 80 nispetinde suyla bulaşır. Şehir içme sularının süzme ve dezenfeksiyonunda yapılan teknik bir hatâ, havuzlarda toplanan bulaşmış suların evlere dağıtılması, bir tifo salgınıyla netîcelenir.

Tifo basili deniz suyunda 1 ay kadar yaşayabildiğinden, plajlardan ve deniz banyolarından hastalığı kapmak mümkündür. Köylerdeki evlerin önünde bulunan su kuyularının 3-5 metre ilerisinde septik çukurlar varsa bunlardan her türlü sızıntı olabilir. Hijyenik şartlara uygun olmayan bu gibi durumlar, yurdumuzda tifonun kaybolmamasının sebepleridir.

Tifo basilini bulaştıran besin maddelerinin başında süt gelir. Hâlen gelişmiş ülkelerde, modern süt sağma araçlarıyla el değmeden güğümlere alınan ve pastörize edilen sütlerle bulaşma tehlikesi yoktur. Fakat yurdumuzda bu durum her yerde uygulanamadığından, sütü kaynatmadan içmek tehlikeli olabilir. Tifo pişmeden çiğ olarak yenen sebze ve meyvelerle de geçebilir. Bitkiler, enfekte sular ile veya portörler tarafından kirletilir. Karasinek ve lâğım fârelerinin de, tifoyu yaymada mühim bir yeri vardır. Ağız ve ayaklarıyla bulaştırırlar.

Tifo basili, insanlara ağız yoluyla girdikten sonra mîdeye ulaşır. Mîde asiditesi yeterliyse, basilin bir kısmı veya tamâmı yok edilir. Mîdede asit azlığı varsa veya basil fazla sıvıyla alınmışsa, mîde suyu tesirinden kurtularak, barsağa geçer ve barsak kanalında, safranın da yardımıyla kolaylıkla çoğalarak hastalık tablosunu yapmaya başlar.

Tifonun kuluçka süresi ortalama olarak 10 ilâ 14 gün arasında değişir. Kuluçka devrini tâkiben, kırıklık, iştahsızlık ve ürpermelerle hastalık başlar. Ateş çıkmadan bir iki gün önce hastanın neşesi kaçar, başağrıları olur. Isı, her akşam biraz daha yükseğe çıkarak birinci hafta sonunda 39-40°C olur. Sürekli başağrısı ve geceleri uykusuzluk vardır. Hasta, kâbuslar görür. İkinci haftada, karında ve göğsün alt kısmında deri üzerinde kırmızı döküntüler çıkar. Dalak büyür. Ateş 40-41 dereceye kadar çıkar. Dudaklar kurur ve çatlar. Dil paslı, kuru ve çatlaktır. İshâlden ziyâde kabızlık görülür. Ağır hastalarda şuur bulanıklığı vardır. Üçüncü haftada belirtiler daha da şiddetlenir. Yüksek ateş, şuur bozuklukları vardır. Bu hafta sonunda barsak kanaması, barsak delinmesi, bronkopnömoni ölüm sebeplerinin başında gelir. Dördüncü hafta, hastalığın gerileme devresidir. Dil temizlenir, iştahı geri gelir. İshâl varsa düzelir, dalak küçülür. Genel durum iyileşmeye, şuur açılmaya başlar. Hasta geceleri rahat ve derin uyur. Sabaha karşı ateşin düşüşü esnâsında bol terleme olur. Beşinci haftada nekâhat başlar. Hasta derin bir hâlsizlik içindedir. Uygun bir beslenmeyle, güç ve kaybedilen kilo yerine gelir. Tesirli antibiyotiklerin tedâvide uygulanmasından sonra, tifo tamâmen değişmiş, süresi kısalmış ve komplikasyonları azalmıştır.

Enfeksiyon hastalıkları içinde en müspet ve bol laboratuvar belirtisi veren tifodur. Başlangıçta artan lökosit (beyaz hücre) sayısı giderek azalmaya başlar (ateş yükseldikçe). Tifoya has Gruber-Widal testi, hastalığın 8. gününden sonra müspet netice verir. Hastalık boyunca çeşitli dönemlerde yapılan idrar, kan ve dışkı kültürleri de gidişâtı hakkında bilgi verir.

Hastalık iyiliğe dönüp, şifâya doğru giderken veya nekâhat içinde, klâsik belirtilerin yeniden başlamasıyla tekrarlamalar olabilir. Tekrarlamalar, ölmeden kalan basillerin yeniden çoğalmasıyla meydana gelirler.

Tifonun çeşitli klinik tipleri vardır:

1. Belirsiz tifo: Bâzı şahıslar, daha önceleri bağışıklık sağlayacak bir tifo geçirmedikleri halde, enfekte olduktan sonra bâriz olarak hastalanmazlar. Fakat dışkıyla uzun süre tifo basili çıkarırlar. Bunlar aslında portörlerdir, yâni taşıyıcılardır.

2. Ambulator tifo: Hafif belirtilerle, akşamları yükselen ateşle beliren şekildir. Çok defâ grip, soğuk algınlığı, mîde barsak bozukluğu sanılır. Ancak laboratuar incelemeleriyle teşhis konulabilir.

3. Abortif tifo: Bütün belirtiler husûle gelir, fakat hepsi de hafif seyreder.

4. Fulminant tifo: Çok ağır seyirli olup, nâdiren görülür ve genellikle ikinci hafta içinde öldürülür.

5. Çocuklarda tifo: Çocuklarda genellikle hafif seyreder ve kısa sürelidir. Çocuklar belirtiler bakımından altı yaşından sonra erişkinlere benzemeye başlarlar. Ölüm nispeti azdır, nekâhat kısa sürer. Fakat tekrarlama büyüklere oranla fazladır.

6. İhtiyarlarda tifo: Elli yaşından sonra tifo pek görülmez. Eğer görülürse oldukça tehlikelidir. Ölüm oranı yüksektir. Ateş 39°C'nin üzerine yükselmez. Genel durum çok bozuktur. Durgunluktan sonra gelen koma, ihtiyar tifosunun son belirtilerindendir.

Tifolu hastanın istikbâli; tifo basilinin gücüne, salgının durumuna, hastanın vücut direncine ve yaşa göre değişiklik arz eder. Birçok komplikasyonlarıyla verdiği zarar çoktur. Kişiyi uzun süre işinden alıkoyar. Çocuklarda hafif seyreder. Yaşlı, gebe, zayıf, şeker hastası ve veremlilerde ağır ve öldürücü seyreder. Ortalama ölüm nispeti % 5 ilâ 10 kadardır.

Tifonun komplikasyonları (seyri esnâsında ortaya çıkan nâhoş bozukluk ve hastalıkları): Deriyle ilgili komplikasyonlar arasında dermatit, yılancık, impetigo ve yutak yaraları sayılabilir. Sindirim sistemiyle ilgili komplikasyonlar arasında; dil ve ağız iltihapları, farenjit, tükrük bezi iltihabı, yemek borusu ülseri, barsak kanamaları, barsak delinmesi, sarılık, karaciğer apsesi, safra kesesi iltihabı sayılabilir.

Dalak çatlaması, kalp kası iltihabı, kalp zarı iltihapları, atardamar ve toplardamar iltihapları, larenjit, bronşit, bronko pnömoni, plörezi (zâtülcenp), nefrit, mesâne iltihabı, menenjit, çeşitli felçler, nevrit, psikiyatrik bozukluklar, orta kulak iltihabı, adale içi kanamalar, oynak ve kemik iltihapları tifonun diğer komplikasyonları arasında sayılabilir.

Tedâvi: Hastanın yattığı oda iyi havalandırılmalı ve güneş gören bir yerde, ısısı 20-22°C arasında ve normal nemlilikte olmalıdır. Ağız ve cilt temizliğine îtinâ göstermelidir.

Protein ve karbonhidratça zengin bir diyet uygulamalıdır. Yemek küçük porsiyonlar hâlinde ve sık verilmelidir. Sebze ve meyve gibi posa bırakan gıdâlardan kaçınmalıdır. Yumurta, ekmek, reçel, bal, beyaz peynir, tereyağı, muhallebi, sütlâç, nişasta, makarna, pirinç, şehriye çorbası, et suları (yağsız), şerbetler, meyve suları, sütlü kahve, yoğurt verilebilir. İyi pişmiş ızgara köfte veya pirzola hâlinde günde 150-200 gr genç hayvan eti yedirilebilir. Önemli olan hastayı aç bırakmamaktır. Ağır vak'alarda hastalığı 2-3 ay önce geçirmiş olanlardan yapılan kan nakli çok fayda sağlar. İyi beslenemeyenlere damardan serumlar verilir. Ateşi düşürmenin faydası yoktur.

Tifo tedâvisinde en mühim ilâç, kloramfenikoldür. Kloramfenikolün tifo tedâvisinde kullanılmaya başlanmasıyla tifo, korkunç bir hastalık olma vasfını büyük ölçüde kaybetmiştir. Ancak özellikle kemik iliğine olan menfi tesiri dolayısıyla kloramfenikolu uzun kullanmak tehlikeli olabilir. Son yıllarda kloramfenikolun yan etkileri azaltılmış, antibakteriyel etkileri kuvvetlendirilmiş bir sentetik türevi olan Tiamfenikol da tedâvide kullanılmaktadır.

Tifonun seyri esnâsında ortaya çıkan komplikasyonların tedâvisi de komplikasyonunun cinsine göre değişiklik arz eder.

Tifo, ihbârı mecburî hastalıklardandır. Tifo geçirenler, birer hafta arayla yapılan üç dışkı kültüründen menfi netice alınmadan (basilden temizlenmeden) hastâneden çıkarılmazlar.

Tifo basilini taşıyıp çevreye yayabilecek olanlar ya hastalardır ya nekâhatlilerdir veya sağlamlardır.

Tifo geçirmemiş sağlam taşıyıcılar genellikle aşılılar arasındadırlar, bunlar tifoya dirençlidirler. Aldıkları tifo basili hastalık yapmaz, fakat çoğalarak dışarı atılır. Yatan hastaların temizliğine çok dikkat gösterilirse, tifoyu etrâfa bulaştıramazlar.

Tifodan korunmada; portörler araştırılıp tedâvi edilmeli, karasineklerle mücâdele edilmeli, salgın esnâsında çiğ besinler yememeli, kaynamamış sulu maddeler içilmemeli, şehir sularının dezenfeksiyonu kontrol edilmelidir. Korunmada tifo aşısının da mühim bir yeri vardır. Aşı, paratifo aşıları ile karıştırılmış olarak yapılır, koruyuculuğu 2-3 sene kadardır. Tifonun az çok salgın hâlde bulunduğu yörelerde ve zamanlarda 2-5 senede bir uygulanmalıdır. Aşının koruyucu tesiri kesin değildir. Fakat aşılılar arasında tifoya yakalananlar, hastalığı hafif geçirmekte ve ölüm görülmemektedir.


Konular