Rehber | Kategoriler | Konular

ROMA

İtalya'nın başşehri. Tiren Denizi'nden 24 km içeride yer alır. Târihi zenginlikleriyle meşhur olmasının yanı sıra, Katolik Kilisesinin idârî ve ruhanî merkezidir. Yüzölçümü 1508 km2 ve belediye olarak nüfûsu da üç milyon civârındadır.

Surlarla çevrili şehir merkezi, Roma'nın târihi zenginliklerinin büyük bölümünü barındırmasına mukâbil belediye alanının çok az bir kısmını kaplar ve Roma'nın bulunduğu on iki idârî biriminin en küçüğünü oluşturur.

Roma'da yaz ayları kuru ve sıcak geçer. Ortalama sıcaklık 24°C'nin üstündedir. Yağış daha ziyâde bahar aylarında düşer. Yaz aylarında akşam üstleri Tiren Denizi'nden serin rüzgârlar eser. Kışın da kuzeyden soğuk rüzgârlar alır.

Roma'nın arkeolojik zenginliklerinin büyük bölümü, üzerinde eski şehrin kurulduğu Yedi tepede yer alır. Roma'nın kuruluşuna âit efsânelerden biri de şehrin Polatium Tepesinde bir çoban tarafından büyütülen Romus ve Romulus tarafından kurulduğu yolundadır.

Roma'da sanâyi önemli bir seviyede değildir. Elektronik eşyâ, kimyâsal madde, giyim eşyâsı ve gıdâ maddesi üretimi gibi hafif sanâyiler başlıca sanâyi dallarıdır. Şehir nüfûsunun büyük kesimi inşaat, turizm ve film sektörlerinde çalışır. Her üç kişiden birinin motorlu taşıtının bulunduğu şehirde trafik en önemli meselelerden birini oluşturur.

Mussolini'nin başlattığı ve sonraki yıllarda geliştirilen metro ağı ulaşımın rahatlatılmasında önemli bir faktör olmuştur. Roma Batı Avrupa'nın en güzel şehirlerinden biri olmakla birlikte ülkenin en gürültülü ve mâlî meseleleri en fazla olan şehridir. Konut problemi merkezî idârenin başındaki en büyük problemlerden biridir. Bilhassa ülkenin güneyindeki yoksul vatandaşların şehre akın hâlinde göç ediyor olmaları meseleleri daha da ağırlaştırmaktadır.

Roma'daki başlıca yükseköğretim kurumu 1303'te kurulmuş olan Roma Üniversitesidir. Üniversitenin, Üniversite Şehri adıyla anılan kampüsü, Tesmini İstasyonunun doğusundadır.

Roma'nın kurulu olduğu bölgede ilk kalıcı yerleşim M.Ö. 1000 târihlerinde başlar. Altıncı yüzyıla doğru yerleşim birimlerinin birleşmesiyle bölgede tek bir siyâsî idâre altında birleşmiş güçlü bir şehir ortaya çıktı. M.S. 2. yüzyıla doğru Roma en parlak dönemini yaşarken nüfûsu da büyük ölçüde artmıştı. Bu târihlerde şehir ihtişamlı binâlarla süslenirken diğer yandan işsizlik ve sefalet büyük boyutlara ulaştı. Roma'nın meseleleriyle sistemli bir şekilde ilgilenen ilk hükümdar, kanallarla Tiber Irmağının akışını düzenleyen ve Campus Martius'u yaptıran Sezar oldu. Sonraki yıllarda geçirdiği yangın ve vebâ salgınlarıyla 6. yüzyılın sonuna gelindiğinde Roma'nın nüfûsu 50.000'in altına düşmüş ve şehir Katolik Kilisesinin denetimi altına girmişti. On dördüncü yüzyılın ilk yarısında papalık ve imparatorluk yanlıları arasındaki mücâdeleler neticesinde şehir yıkımın eşiğine geldi. 1309'dan beri Avignon'da bulunan papalık merkezi 1377'de yeniden Roma'ya taşındı ancak bu da durumu değiştirmedi ve 15. asrın başlarında Roma hırsızların, serserilerin ve sefâletin kol gezdiği bir şehir olmuştu.

On yedinci ve on sekizinci asırlarla Roma'nın soylu âileleri bir yandan kilise içinde güçlü konumlar elde etmek için gayret sarfederken bir yandan da yeni saraylar inşâ ettirdiler. Sanatçıları korumaları altına aldılar. Ama bütün bu gayretlere rağmen 18. asra gelindiğinde, Roma kötü caddeleri, yetersiz kanalizasyon şebekesi ve ışıklandırmasıyla Avrupa'nın en geri kalmış şehirlerinden biriydi.

1798'de Napolyon'un orduları tarafından işgal edilen şehir, 1809'da Papalık Devletleriyle birlikte Fransız İmparatorluğuna bağlandı. 1861'de İtalya Krallığının îlânından sonra Roma dışındaki Papalık Devletlerinin çoğu krallığa bağlandı. Fransız askerlerinin Roma'dan çekilmesinden sonra Ekim 1870'te Roma Birleşik İtalya'nın başşehri oldu. 1929'da imzâlanan antlaşmayla papalık İtalya Devletini tanırken, İtalya da papalığın Vatikan şehri üzerindeki hâkimiyetini onayladı.

Birinci Dünyâ Savaşından sonra Roma eski surları aşarak geniş bir alana yayılmaya başladı. Buna paralel olarak nüfus da kısa sürede iki katına çıktı. 1920'lerde ve 1930'larda Mussolini'nin idâresi sırasında Roma ihtişamlı binâlar ve geniş caddeleriyle modern bir şehre dönüştü. Mussolini'nin arkeolojik kazıları desteklemesi Antik Çağdan kalma pekçok kalıntının ortaya çıkarılmasını sağladı ve Roma günümüzde bir turizm şehri özelliğini kazandı.


Konular