Rehber | Kategoriler | Konular

Knop eriyiği

Saf su1000 ml

Ca (NO3)21.00 gr

MgSO4.7H2O0.25 gr

KH2 PO40.25 gr

KNO30.25 gr

FeSO4Çok az

Gerekli elementlerden birinin su kültüründe noksan olmasının bitki gelişmesinde çeşitli etkileri gözlenebilmektedir.

Besin yapma: Bitkilerin dış ortamdan aldıkları inorganik maddelerden, kendileri için lüzumlu maddeleri yapmasına asimilasyon özümleme denir.

Yeşil bitkilerin güneş ışığı altında havanın karbondioksidi ve topraktan aldıkları su ile ve klorofiller yardımıyla karbonhidratları meydana getirmeleri fotosentez olarak tarif edilir. Bu olay aşağıdaki kimyasal denklemle gösterilebilir.

Işık ve klorofil

6H2O+6CO2 ¾¾¾¾¾¾® C6H12 O6+6O2

(Su) (Karbondioksit) (Şeker) (Oksijen)

Fotosentez sonucu meydana gelen şeker süratle nişastaya çevrilir. Bu da birçok bitkilerin yumru (patates) veya tohum (fasulye) gibi depo organlarında bol miktarda saklanır. Işık enerjisi de kimyasal enerji, yani ATP halinde depo edilir.

Gündüzün, yani ışıkta CO2 (karbondioksit gazı) fotosentez için kullanılır ve hasıl olan oksijen dışarı verilir. Geceleri yani karanlıkta fotosentez mümkün olmadığından CO2 kullanılmayıp dışarı atılır. Işıkta bitkilerin O2 verdiğine bakarak bitkilerin gündüzün yalnız fotosentez; gece de CO2 verdikleri için yalnız solunum yaptığı hükmüne varanlar yanılmaktadırlar. Solunum, hayat boyunca her an devam etmektedir.

Bazı bakteriler klorofilsiz ve ışıksız olarak ototrof (kendi beslek) yaşama kabiliyetindedirler. Böyle organizmalar özümleme için gerekli enerjiyi, bir takım kimyasal reaksiyonlardan elde ederler. Bu şekilde kimyasal enerjinin kullanıldığı bu olaya kemosentez denir.

Bitkilerde solunum: Canlılarda hayat olaylarının devam etmesi enerji isteyen bir iştir. Bu enerji, besinlerdeki kimyasal şekilde bağlanmış olan enerjinin solunumla serbest hale geçirilmesi sayesinde sağlanır. Fotosentez sayesinde organik bileşiklere bağlanmış olan CO2 ve H2O molekülleri, solunumda tekrar serbest hale gelerek enerji açığa çıkar. Solunum olayı, besin moleküllerinin hücre seviyesinde oksitlenerek yapıtaşlarına (CO2 ve H2O) ayrışması ve enerjinin serbest hale geçmesi hadisesidir. Bu olay şöyle formüle edilir.

C6H12O6+ 6O2 ® 6 CO2+ 6H2O + 686 Kalori

Bu olay fotosentezin tersidir.

Bazı bitkiler veya kısımları oksijenden yoksun bırakıldıkları zaman da bir süre solunum yaparlar. Bu çeşit solunuma anaerob (havasız solunum)denir. Mesela, bir mantar olan bira mayasının şekerli maddeleri alkolik mayalanma ile etil alkol ve CO2'ye çevirmesi olayı oksijensiz ortamda meydana gelen bir anaerobik solunumdur. Şöyle bir formülle gösterilebilir.

Bira mayası

C6H12O6 ¾¾¾® 2CO2+2C2 H5OH+49.7 Kalori

(Şeker) (Karbondioksit) (Etil alkol)



Bitkilerin Büyüme ve Gelişmeleri

Büyümeyi canlı hücrede hacim artması olarak tarif edebiliriz. Farklı büyümeler sonucu bitkilerde dış ve iç şeklin kazanılmasına morfogenez denir. Aslında normal şartlar altında büyüme de bitkilerin şeklini değiştirmektedir.

Çok hücrelilerin gelişmesi, hücre çoğalmasını ve hücrenin büyümesini gerektirir. Yeni husule gelen hücrelerin büyümesini farklılaşma izler. Yani hücreler bir iş bölümü yaparlar. Bu da dokuların ve organların şekil almasıyla sonuçlanır. Büyüme ve gelişme esas itibariyle ferdin genotipi (genetik yapısı) tarafından kontrol edilmekte, fakat ona dış şartlar da etki etmektedir.

Bitkilerin Üremeleri

Bütün canlıların başlıca özelliklerinden biri de kendilerine şekil ve fonksiyon bakımından benzeyen fertler bırakmaları yani üremeleridir. Bu esas fertten ayrılan üreme hücrelerinin veya çokhücreli parçaların gelişerek yeni fertler hasıl etmeleri ile olur.

Canlılarda üreme başlıca iki tarzdadır: Eşeysiz üreme (Aseksüel üreme), eşeyli üreme (Seksüel üreme).

1. Eşeysiz üreme: Bitkiden ayrılan tek hücreler veya çok hücreli kısımlar, harhangi bir tarzda birleşmeye lüzum göstermeden gelişerek yeni fertler verirler. Tek hücrelilerde hücre bölünmesi (enine-boyuna), tomurcuklanma veya sporlanma; çok hücrelilerde serbest hale geçen münferit hücreler veya fazla hücreli organlar ile olur.

Eşeysiz üreme iki kısma ayrılır:

a) Sporlu üreme: Üreme, bitkiden ayrılan ve gelişerek doğrudan doğruya bir bitki (fert) verme yeteneğinde olan eşeysiz üreme hücreleri (sporlar) ile olur.

b) Vegatif üreme: Üreme basit hücre bölünmeleri veya ana bitkiden ayrılan ve bağımsız fertler halinde gelişen vegatif kısımlarla (bitkinin üremeye müteallik olmayan dal, kök, yaprak gibi kısımları) olur.

2. Eşeyli üreme: Aynı veya farklı iki fertten hasıl olan, cinsiyet bakımından farklı iki üreme hücresi veya nukleusun yani çekirdeğin birleşip gelişmesiyle olur. Eşeyli üreme hücreleri gamet; iki gametin birleşmesi olayı (döllenme) neticesinde hasıl olan hücre veya nukleus (çekirdek) zigot adını alır.

Gametler çeperi bulunmayan çıplak hücrelerdir ve tek başına gelişip yeni birer bitki (fert) haline gelmezler. Buna karşılık eşeysiz üremede sporların birleşmeye lüzum göstermeden çimlenerek doğrudan doğruya yeni bir bitki meydana getirmekte oldukları görülür.

Gametleri meydana getiren fertlere veya döllere gametofit denir. İçinde gametlerin teşekkül ettiği hücre veya hücre toplulukları ise gametang (gamet kesesi) adını alırlar. Mayoz bölümesi sonunda meydana gelen gametlere de kısaca gon denir. Eşeyli üremede görülen tipler şunlardır: Avtogami, izogami, anizogami, ovagami, gamatongiyogami, somatogami.

Çiçekli (tohumlu) bitkelerde üreme organı çiçektir. Döllenme (tozlaşma) ve meyva oluşumu burada meydana gelir. Bitkinin tozlaşması çeşitli şekillerde olmaktadır. Bu da dış kuvvetlerin yardımıyle (mesela rüzgarla, suyla, hayvanlarla kuş- karınca-memeli havyanlar ve insanlar veya kendiliğinden tohumları, çevreye saçarak) olur.

Bitkilerde Yaşama ve Geçinme Şekilleri

Yaşama ve geçinme şekli bakımından bitkileri bir kaç gruba ayırmak mümkündür:

Ototrof bitkiler: Kökleri ile veya kök ödevini görebilen organları sayesinde yaşadığı ortamdan ham besin suyunu alabilen bütün yeşil bitkiler, fotosentez ile kendileri ve diğer canlılar için gerekli organik bileşikleri yaparlar. Bu olaya ototrofluk, böyle bitkilere ototrof bitkiler denir.

Parazit bitkiler: Birçok bitkiler beslenmeleri için gerekli besinleri başka bitkilerden alırlar. Küçük kök veya çekmene benzeyen özel uzantılarıyla kendilerini bazı bitkilere tesbit ederek besinlerini emerler. Böyle bitkilere ?asalak? veya ?parazit bitkiler?, sömürdükleri bitkiye de ?konak? denir. Mesela, canavar otu (Orabanche), küskuta (Cuscuta), ökse otu (Viscum) parazit bitkilerdir. Ökse otu, yapraklarıyla fotosentez de yaptığından yarı parazit kabul edilir.

Simbiyont bitkiler: Simbiosis ortak yaşama demektir. Böyle bir halde farklı türlere ait iki fert bir birlik halinde yaşamaktadır. Bazı bakımlardan birbirlerine fayda sağlar. Simbiyont bitkilere en iyi örnek olarak alg ve mantar birliğinden meydana gelen likenleri verebiliriz.

Saprofit (Çürükçül) bitkiler: Saprofitlik heterotrofluğun (adrı beslek) bir çeşididir. Bakteriler ve mantarlar arasında saprofit yaşayanlar pek çoktur. Ekmek, peynir gibi besin maddeleri üzerinde küf yaparak gelişen Penicillium ve Aspergillus saprofit mantarlardır. Bunlar hayatlarını sürdürmek için hayvan veya bitki ölüleri, yahut canlıların boşaltım maddelerinden yararlanırlar. Enzimler hasıl ederek üzerinde yaşadıkları bileşikleri, hücrelerine alabilecekleri ufak moleküllere çevirirler veya bu çevirmelerden hasıl olan enerjiyi kullanırlar. Böyle canlılar devamlı olarak ölü organizmaları kokuşturur ve ayrıştırırlar. Ölmüş veya kokuşmuş organik maddeler üzerinde yaşayan saprofit bitkilere ?çürükçül bitkiler? de denir. Saprofitler, salgılarıyla organik maddeleri inorganik maddelere dönüştürürler. Tarla mantarı, küfler ve bazı bakteriler saprofittir.

Böcek yiyen (Böcekçil-insektivor) bitkiler: Bu bitkiler diğer yeşil bitkiler gibi fotosentez yaparlar. Toprakta bulunan inorganik azot bileşiklerini alarak kullanırlar. Topraktaki azot bileşikleri ihtiyaca yetmediği zaman da, ufak böcekleri yakalayarak sindirim özsuları ile eritir ve onun organik azot birleşiklerinden faydalanırlar.

Yani böcek kapan bitkiler, bu yolu bir emniyet olarak kullanmaktadırlar.

Böcekçil bitkilerde böceklerin yakalanması için yaprakları özel değişikliklere uğramış, bitkinin cinsine göre fark gösteren kapan tertibatları meydana gelmiştir. Nepenthes'te bu kapan ibrik şeklindedir. Bu ibriğin ağzında dolaşırken kayarak dibine düşen böcekler, oradaki sıvı içinde boğulurlar ve ibriğin içini döşeyen bez hücrelerinin salgısı olan protein enzimlerinin etkisiyle eritilir ve sonra emilirler.

Drosera'da yaprak kenarları tentakül denen saplı bezlerle donanmıştır. Bezler yapışkan bir sıvı salarlar. Kokulu maddelerle cezbedilen böcekler bu sıvıya dokununca yapışırlar. Etraftaki tentaküller üzerine kapanır ve böcek hapsolur, sonra gene sindirim özsuları ile eritilerek emilir. Geride sadece kitin örtü kalır.

Dionea'da yaprağın orta damarı bir menteşe ödevini görür. Onun etrafında yaprağın iki yarısı üst üste kapanır ve kenardaki dişler birbirine girer. Bunu böceğin eritilme ve emilme işlemleri izler.

Bitkilerin Sınıflandırılması

Bitkilerin sınıflandırılmaları sistematikçiler tarafından farklı farklı ele alınmaktaysa da genel olarak çiçekli (tohumlu) ve çiçeksiz (tohumsuz) bitkiler olarak ikiye ayırmak mümkündür. Bunun yanında her iki grubu ihtiva etmek üzere bitkiler alemi 7 bölüme ayrılarak incelenebilmektedir: 1) Bölünür bitkiler (bakteriler, virüsler, mavi-yeşil algler), 2) Su yosunları (algler), 3) Mantarlar (fungi), 4) Karayosunları, 5) Likenler, 6) Eğreltiler, 7) Tohumlu (çiçekli) bitkiler

Bunlar da kendi aralarında sınıflara, takım veya familyalara ayrılmaktadır.


Konular