Rehber | Kategoriler | Konular

KiSTLER

Alm. Zysten (f.pl), Fr. Kystes (m. pl.), İng. Cystes. Doğuştan olan veya sonradan çeşitli sebeplerle ortaya çıkan ve vücûdun birçok yerinde görülebilen, içinde genellikle yağ gibi bir sıvı veya yarı sıvı bir madde bulunan bir çeşit kese. Kistler bir nohut büyüklüğünden, bir çocuk başı, hatta daha büyük cesametlere kadar olabilir.

Vücutta görülebilen çok çeşitli kistler vardır:

Kist hidatik: Ekinokokkus granülosus isimli köpek tenyasının sebeb olduğu bir paraziter hastalıktır. Bu parazitin yumurtaları kedi, köpek gibi hayvanlardan ağız yolu ile insanlara geçmekte ve barsakta açılan yumurtalar, kan yoluyla vücudun çeşitli organlarına gidip oralarda kistleşmektedirler. Bu kistler, parazitin ara şekilleridir. Bu hastalık insanlara bulaştığı gibi, koyun, keçi, inek gibi hayvanlara da bulaşabilmekte ve bu hasta hayvanların hastalıklı organlarını yiyen köpeklere geçmek sûretiyle, parazit olgunlaşmakta ve köpeklerde küçük bir tenya halinde yaşamaktadır.

Kisthidatik en çok karaciğer ve akciğerde görülmektedir. Ayrıca dalak, beyin, pankreas, böbrek gibi organlara da yerleşebilmektedir. Kistler yavaş yavaş büyürler. Karaciğerdeki kist büyüdükçe etrafına baskı yapmaya başlar ve ana safra yollarını tıkarsa sarılılığa yol açar. Bu kistler patlarsa, acil cerrahî müdahale gerekir. Kisthidatik zamanla kireçlenebilir ki, bu durumda tehlikesi azalır. Bu kistin içinde kaya suyu denen bir sıvı vardır. Bu sıvının içinde kız veziküller ismi verilen kist taslakları yüzmektedir.

Kist hidatik bâzan elle fark edilecek kadar büyük ve sathî (yüzeysel) olabilir. Ultrasonografi metodu ile (ses dalgaları vasıtasıyla yapılan bir inceleme) kesin teşhis konur. Tedâvisi cerrâhî olarak çıkarılmasıdır. Bazı antiparaziter ilâçlar da kullanılmaktadır. Hastalıktan korunmak için; sebzeler iyice yıkanmadan yenmemeli, kedi ve köpeklerle oynamamalı, başıboş köpeklerle mücadele edilmeli, hastalıklı hayvanların ciğerleri köpeklere yedirilmemelidir. Kist hidatik karaciğerde olduğu gibi akciğerde de yerleşebilir. Öksürük, balgam, bazan kanlı balgama yol açar. Fazla büyürse nefes almayı biraz zorlaştırır. İltihaplanabilir, patlayabilir. Patlarsa ağız yoluyla boşalarak kendiliğinden iyileşebilir, tedâvisi cerrâhîdir. Akciğer röntgenlerinde sınırları gâyet düzgün, yuvarlak bir görünüm arz eder.

Yağ kisti: Derideki yağ bezelerinin ağızlarının tıkanması neticesi yağ salgısının birikmesiyle ortaya çıkar. Yağ bezlerinin çok olduğu saçlı deri en çok görüldüğü yerdir. Hafif serttirler, yuvarlak ve kısmen hareketlidirler. İçinde sebum denilen kötü kokulu sakızımsı bir madde vardır. Tedâvisi, cerrâhî olarak çıkarılmalarıdır.

Kistik higroma: Doğuştan olan lenf yollarının kistik bir genişlemesidir. En çok boyunda görülür. Bastırmakla küçülür, portakal veya çocuk başı büyüklüğünde olabilirler. Tedâvisi, cerrâhîdir.

Dermoit kist: Doğuştan bir rahatsızlık olup, çocuklukta ortaya çıkan ve saçlı deri ve alında orta çizgi üzerinde, gözlerin dış kenarlarında ve dil altında sık olarak görülür. Bunlar üzerini örten deriye yapışmazlar. Tedâvisi cerrâhî olarak çıkarılmalarından ibârettir.

Tükrük bezi kisti (kurbağacık): Dil altı tükrük bezlerinin salgı kanallarının tıkanmasından doğar 1-8 cm çapında olabilir. Mavimtrak renkte ve saydamdır. Gergin ve duvarı incedir. Çiğneme sırasında bazan hacmi büyür. Tedâvisi cerrâhîdir.

Bilek eklem kistleri (hygroma): Mafsalların önünde veya yanında bulunan sıvı keseciklerin içinde fazla miktarda berrak veya sarımtrak bir sıvının toplanmasıyla meydana gelirler. En çok bilek ekleminin sırt tarafında görülür. Bilek aşağı doğru bükülünce daha belirgin hale gelir. Bileğin hareketleri biraz ağrılı olabilir. Tedâvisi, kesenin cerrâhî olarak çıkarılmasıdır.

Penkreas kistleri: Genellikle had pankreas iltihabından 3-4 hafta sonra ortaya çıkarlar. Pankreas sıvısı birikintileri ve hücresel artıklar pankreas kapsülü içinde çatlayıp, komşu organların dış zarlarıyla örtülerek bu kistleri meydana getirdiklerinden bunlara yalancı kist ismi verilir. Yırtılmaları tehlikeli olduğundan cerrâhî olarak boşaltılmaları gerekmektedir.

Polikistik böbrek: Doğuştandır. İrsî olarak geçer ve genellikle bir ailenin birden fazla çocuğunda bulunabilir. Her iki böbrekte birden görülür, ancak bir böbrekte diğerinden daha ileri safhada bulunabilir. Bu hastalıkta farklı büyüklükte ve çok sayıda kist, yavaş yavaş normal böbrek dokusunu işgal ederek onun yerini alır. Böbrekler, normal büyüklüklerin birkaç katına erişmiş olup, içleri berrak veya kanlı bir sıvı taşıyan, üzüm salkımı manzarası gösteren kistlerle doludur. Hastalık erişkinlerde genellikle 40-50 yaşları arasında teşhis edilir. Hastalarda bel ve karın ağrıları, idrarda kan bulunması, tansiyon yüksekliği, böbrek yetmezliği, idrar miktarının fazlalığı, idrar yolları iltihaplanmaları, bulunabilir. Böbrek enfeksiyonları ve taş meydana gelmesi önlenmelidir.

Yumurtalık kistleri: Çeşitli yumurtalık kistleri vardır. Bunların içinde en çok görüleni folikül kistleridir, bunlar kirazdan yumruk büyüklüğüne kadar gelişebilir. Cidarları düz, içi saydam sıvı ile doludur, özel bir tedâvi gerekmez, kendiliğinden gerilerler. Bazan yırtılabilirler, iç kanama yapabilirler.

Yumurtalığın corpusluteum denen kistleri, gebelikte gelişebilir. 5-10 cm kadar büyürler, dış gebelikle karıştırılabilir. Tedâvi gerektirmez.

Yumurtalığın theca-lutern kistler, çocuk başı büyüklüğünde olabilirler. İki taraflıdırlar. Tedâvi gerektirmez.

Çikolata kistleri ise; rahim iç yüzünü örten dokunun yumurtalıklarda da yer alması neticesi, âdet zamanlarında yumurtalıklarda da kanama olmasına bağlı olarak ortaya çıkarlar. Tedâvileri ilâç, şuâ ve cerrâhî yolla mümkündür.


Konular