Rehber | Kategoriler | Konular

KANGREN (Gangren)

Alm. Brand (m), Gangrän (-e f) (n), Fr. Gangréne (f), İng. Gangrene. Dokuların, kendilerini besleyen atardamarın herhangi bir sebeple tamamen yetersiz hale gelmesi neticesinde hayatiyetini kaybetmesi durumu.

Kangren, kuru veya yaş diye isimlendirilir. Kuru kangren'de simsiyah bir renk alan kangren bölgesi kurumuş bir haldedir ve bir mumyayı andırır. Bu tip kangren atardamar tıkanması sonucu olur. Kangrenli bölge, canlı bölgeden çok belirgin bir çizgi ile ayrılır. Buna demerkasyon hattı veya atılma çizgisi denir.

Yaş kangren, beslenmesi aşırı derecede bozulmuş dokuların sıyrık yoluyla mikrop kapması veya kuru kangrenin enfeksiyona maruz kalması neticesinde meydana gelir. Bu kangren, en çok, şeker hastalığının yaptığı damar bozuklukları sonucu meydana gelen kangrenlerde görülür. Çünkü şeker hastalığında enfeksiyonlara karşı bir temayül (eğilim) vardır. Enfeksiyon süratle ilerlediğinden, kangrenli uzvun sağlamca görünen kısımları da şişer, kızarır ve bu kısımda su dolu kesecikler meydana gelir. Zararlı maddelerin kana geçmesi neticesi hastanın durumu süratle bozulur.

Kangren hemen hemen birçok organ ve dokuda görülebilir ve en çok kollar, bacaklar, apandisit ve ince barsaklarda görülür. Nâdiren safra kesesi, erbezleri ve erkeklik uzvunda da ortaya çıkabilir.

Kangrenin bir çeşidi de gazlı kangren'dir. Bol kas harâbiyeti olan yaralara, oksijensiz yerlerde yaşayan bakterilerin girmesiyle meydana gelen ve zamanında müdâhale edilmezse ölümle neticelenen bir durumdur. En çok harp yaralarında, kirli ve bakımsız yaralarda görülür. Çoğalan bakteriler gaz meydana getirirler. Bu bakteriler içinde en mühimi Clostridium perfringens'tir. Dokular gazla gerildiği için ilk belirti olarak, hasta pansumanların, sargının veya varsa alçının sıkmasından şikayet eder. Daha sonra fasiaların (kaslar üzerini örten zarlar), altında toplanan gazla gerilmesi sonucu çok şiddetli ağrılar olur. Bir pensle derinin üzerine vurulunca davul sesi alınır. Durum daha da ilerleyince besleyici damarlar çok sıkıştığından deride mavimsi lekeler meydana gelir. Buna paralel olarak ağır bir septik (iltihâbî) şok tablosu, rûhî bozukluklar ve had böbrek yetmezliği ortaya çıkar.

Kangrene sebeb olan birçok durum vardır:

1. Damar sertliği zemininde bir atardamarın cidârında bir pıhtı teşekkül ederse, o damarın beslediği organda kangren husûle gelir. Meselâ, bacakta husûle gelirse; önce şiddetli ağrı, karıncalanma, solukluk veya morarma, bacağı hareket ettirememe, bacağın altındaki damarlarda nabzın alınamaması ve soğukluk ortaya çıkar. Daha sonra kuru veya yaş kangren gelişir.

2. Bâzan bacaktaki büyük toplardamarlardan birisinin de tıkanması neticesi kan dolaşımı güçleşir, bacak şişer ve nihayet o bacağı besleyen atardamardaki kan ilerleyemez olur. Kangren gelişir ki buna da venöz kangren denir.

3. Kan dolaşımına, hasta bir kalpten, bir pıhtı atılabilir. Bu pıhtı tamâmen normal olan bir atardamarı tıkar ki buna emboli denir. Neticede o damarın beslediği dokuda kangren ortaya çıkar.

4. Şeker hastalığı da atardamarları bozarak tıkanmalarına ve kangrene sebebiyet olur. Bu daha çok ayak parmaklarında görülür.

5. Raynaud hastalığı denen sempatik sinir sisteminin bir rahatsızlığında da özellikle elleri besleyen atar damarlarda uzun süreli spazmlar (kasılmalar) olur. Bunlar sık sık tekrarlarsa, el parmaklarında simetrik olarak küçük kangren odakları husule gelmesine sebeb olur.

6. Ergot kangreni: Çavdar ekmeği yiyenlerde görülebilir. Çavdar mahmuzunda bulunan ve ergot alkoloitleri denen maddeler, özellikle vücûdun uç kısımlarını (parmaklar, burun, erkeklik uzvu) besleyen atardamarları spazma uğratarak kangrene yol açabilirler. Buna daha çok Akdeniz kıyılarında ve Rus steplerinde rastlanmaktadır.

7. Darbe ve kemik kırıkları neticesinde de o uzvu besleyen damar sıkışarak kangren meydana gelebilir.

8. Buerger hastalığı denen bir atardamar hastalığında da kangrenlere çok rastlanır. Bu hastalık, sigara ile sıkı sıkıya ilgilidir. Vak'aların % 90'dan fazlasını sigara içen erkekler teşkil eder.

9. Barsak düğümlenmeleri, fıtık muhteviyâtının (kapsamının) fıtık boynu tarafında sıkıştırılması da kangrene sebeb olur. Akut apandisit neticesinde apandisitte kangren gelişebilir.

10. Soğukların yol açtığı donuklar da kangren sebebidir. Soğuk, damar çeperindeki hücrelerin zedelenmesine, dokuya sıvı sızmasına ve kan dolaşımına mâni olan bir ödeme yol açar. Hasta, aşırı bir yanma hissi duyar. Etkilenen bu kısımda bir süre sonra ağrı diner ve doku balmumunu andıran bir görüntü kazanır.

11. İatrojenik kangrenler de vardır. Bunlar sağlık personelinin yanlışlıkla yol açtığı kangrenlerdir. Meselâ, kırık bir kolun kötü bir pozisyonda sıkıca alçıya alınması veya parmaklara adrenalin ihtivâ eden lokal anesteziklerin enjekte edilmesi kangrene yol açabilir.

Tedâvi: Komşu dokulardaki dolaşımın durumuna, kangrene sebeb olan hâle ve kangrenin yerine göre değişiklik arz eder. Meselâ, barsak düğümlenmeleri sonucu ortaya çıkan kangrenler, akut apandisit âcil cerrahî müdâhale gerektirir. Uzuvlarda ortaya çıkan bir kuru kangren durumunda, kangrenli dokunun kendiliğinden düşmesi beklenebilir. Fakat yaş kangren durumunda, âcilen kesmek gerekebilir. Gazlı kangren durumunda da vakit kaybetmeden ilgili uzuv kesilebilir. Son zamanlarda, gazlı kangrenlerin tedâvisinde hiperborik oksijen tedâvisi olumlu sonuç vermekte ve kangrenli uzvu telef olmaktan kurtarmaktadır. Son zamanlarda, gazlı kangrenlerin tedâvisinde hiperborik oksijen tedâvisi olumlu sonuç vermekte ve kangrenli uzuv telef olmaktan kurtulmaktadır. Öte yandan enerjik bir ilâç tedâvisi uygulanır. Şeker hastalığına bağlı kangrenleri önlemek için, öncelikle şeker hastalığı kontrol altına alınmalıdır. Kısacası tedâvi, sebebe yönelik olmalıdır.


Konular