Rehber | Kategoriler | Konular

şişMANLIK

Alm. Beleibtheit, Dickleibigkeit (f), Fr. Obésité (f), İng. Fatnes, obesity. Bir hastalık olup, genellikle hatâlı ve aşırı beslenme sonucu vücutta fazla miktarda yağ toplanması.

Ülkemizde özellikle yetişkin kadınlar arasında sağlığı bozan en önemli ve yaygın beslenme bozukluğudur. Yeterli ve dengeli beslenen şahıs, boyuna uygun ağırlıkta olur. Şişmanlığın târifi vücut yağ nispetine göre yapılır. Erkekte vücut yağ miktarı % 20'den, kadınlarda % 30'dan fazla ise şişmanlık olarak târiflenir. Vücuttaki yağ miktarı boy ve ağırlığın ölçülüp standart cetvellerle karşılaştırılması, vücut yoğunluğunun ölçülmesi, deri kıvrım kalınlığının ölçülmesi, gibi metotlarla tâyin edilebilir. Pratik olarak ağırlığı normal ağırlıktan yüzde ondan fazla farklı olan kimseye şişman denir. Boydan yüzelli santimetre çıkarıp kalan dörde bölünür. Bölüm yüzden çıkarılır. Kalanın boydan farkı tabii ağırlığı gösterir. Kadının tabiî ağırlığı erkekten birkaç kilogram azdır.

Şişmanlığa meyil 0-2 yaş, hâmileliğin son üç ayı ve büluğ çağında artmaktadır. Kadınlarda daha çok görülmekte ve genellikle gelişmiş ve zengin toplumlara has bir beslenme bozukluğu kabul edilmektedir. Şişmanlık meydana gelmesinde genetik ve hormonal faktörlerin (hipotiroidizm, hipogonadizm, hipopituitarizm) de rolü vardır. Fazla besin alınması (oburluk), tembellik ve fizikî aktivitenin düşük olması insanı şişmanlık hastalığına sevk eder.

Şişmanlığın zararları: Estetik görünümün bozulması neticesi psikolojik problemler, fazla ağırlığa kas iskelet sisteminin uyum sağlayamaması yanında şeker hastalığı, safra taşları ve gut hastalığı şişmanlarda daha sıktır. Yüksek tansiyon ve buna bağlı, birçok hastalık şişmanlarda daha sık görülür. Deri kıvrımlarında iltihaplanmalara ve deri enfeksiyonlarına yol açar. Şişmanlar kazâlara daha fazla mâruz kalır.

Tedâvisi, kişinin şişman olmasına sebep olan faktörleri ortadan kaldırmakla başlar. Yanlış bilgiler süratle yok edilmeli, şişmanlığın bir hastalık olduğu anlatılmalı, günlük enerji alımı mutlaka azaltılmalıdır. Hastalar zayıflatıcı rejim reklâmlarına inanmayıp, doktor ve uzmanların kontrolünde olmalıdır. Birçok kimsenin besin olarak saymadığı çerez, kuruyemiş, çikolata, pasta, şeker, dondurma, meşrubat, aperatif ve özellikle alkollü içkilerin yemekten daha çok şişmanlattığı bilinmelidir.

Kişinin dengeli bir hayat tarzı olmalı, öğün sayısına dikkat edilmeli, yemekler ağır ağır ve uzun süre çiğnenerek yenmelidir. Aynı baskülle arasıra ağırlık kontrolleri yapılmalıdır. Ayrıca fizikî faaliyetlerin arttırılması da gerekir.

Zayıflatıcı diyet; hastanın beslenme alışkanlıkları, iktisadî gücü, yaşadığı çevrede besin sağlama durumu göz önüne alınarak hazırlanmalı. Kişinin irâde gücüne uygun ve uygulaması kolay olmalıdır.

Diyette protein vücudun azot dengesinin sağlanması için yeterli olmalı, karbonhidratlar genellikle karmaşık (kompleks) ve besinlerle tabiî olarak alınan türden olup, günlük enerjinin % 45-50'sini karşılamalıdır. Yağlar enerjinin % 30-35'ini temin etmelidir. Vitaminler genellikle bol sebze ve meyve ihtivâ eden zayıflama diyetleriyle kâfi miktarda alınır, ama demir ve kalsiyumun hususî olarak verilmesi îcâb eder.

Su insanı şişmanlatmaz. Her zaman olduğu gibi çok düşük enerjili diyetlerde alkol kesinlikle yasaktır.

Ayrıca Anfetamin türevi ilâçlar, anorektik ilâçlar, troxin, metil sellüloz, müsekkinler ve trankilizanlar ve idrar yaptırıcı ilâçların herbiri değişik etki mekanizmalarıyla şişmanlık hastalığında kullanılagelmiştir. Ancak bunlar hiçbir zaman perhize tercih edimemelidir. Hepsinin de yan etkileri vardır.

Aşırı şişmanlarda, diğer metodlar tesirsiz kaldığında çeşitli barsak ameliyatları da yapılabilmektedir. Bu ameliyatların gâyesi, besinlerin barsakta emilimini azaltmaktır.

Şâyet şişmanlığın altında, hormonal bir bozukluk yatıyorsa öncelikle bu bozukluk tedâvi edilmelidir.

Mîdenin tıka basa doldurulması birçok hastalığın başıdır. İslâmiyet, sofraya acıkılmadan oturulmamasını ve sofradan tam doyulmadan kalkmak gerektiğini emrederek, mühim bir hijyen kâidesini insanlara öğretmektedir.

Şişmanlar yağ yapan maddeleri (şekerli, unlu şeyleri) yememelidir. Tuzsuz yemelidir. Tuz iştah açar. Diğer maddeleri az yiyebilir. Sıkı perhiz yapmamalıdır. Zâfiyete sebep olup, hazım da bozulur. Bu ise, kendi kendine zehirlenme yapar. Lâtif şeyler yemelidir. Yalnız süt veya sebze perhizi yapmamalıdır.

Şişmanlara durumlarına göre beş türlü perhiz tavsiye edilmektedir:

A) Çok yiyenlerin perhizi: Günde iki kere yemelidir. Bir yemekte: Sirkeli, limonlu salata, domates, kereviz, hıyar, sirkeli sebzeler, turp; hepsi yüz gramdır. İstediği şekilde bir yumurta. İyi pişmiş et veya balık. Et miktarı, hastanın kilosu kadar gram olacaktır. Yağsız et suyu, pişmiş meyve yenir. Kuru meyve yasaktır.

B) Az yiyenlerin perhizi: Her yemekte: Bir tabak et, bir tabak sebze, bir tabak meyve. Karbonhidrat ihtiyacı, tâze meyveyle alınmalıdır.

C) Az şişmanların perhizi: Her yemekte: Bir yumurta veya elli gram balık. Bir tabak et. Yeşil veya nişastalı sebze yüz gram. Meyve yemelidir. Sıcak suyla hamam yapmalıdır.

D) Çok şişmanların perhizi: Birinci gün müshil verilir ve yalnız su ile perhiz yapılır. İkinci gün müshil verip yalnız sebze püresi, suyu verilir. Sonraki günlerde iki yemek verilir. Her yemekte sebzeli turşular (sirkeli sebze, domates, kereviz, hıyar, salata, turp, hepsi yüz gramdır). Bir yumurta veya balık, bir et, sabah sebze, akşam yüz yirmi gram kızarmış patates. Meyve, kahve.

İki yemekten sonra açlık olursa, kahve veya süt veya bir yumurta ve meyve yenebilir. Ekmek yasaktır. Yemek arasında su içmemeli, bir saat önce yalnız su içilir. Yağ yapan şeyleri, meselâ ekmek, hamur işi, tatlı, tereyağı yememelidir.

E) Normal kilosunda olanların perhizi: Otuz gram tereyağlı ekmek ve sütlü kahveyle sabah kahvaltısı yapılır. Öğle ve akşam yemeklerinde: İki yumurta veya balık, seksen gram et, yeşil sebze veya yüz gram nişastalı sebzeler, yoğurt, yirmi gram tâze peynir. Arzu edilen bir meyve (muz yasaktır), kırk gram ekmek ve kahve.

İkindi kahvaltısı: Galeta ile çay. Su, yemek arasında bir litre içilir. Şurup, şerbet içilmez.

İstenilen ağırlığa ininceye kadar, bu perhize dikkatle devam edilir. Haftada, bir kilodan fazla zayıflamamalıdır. İştah kesici ilâç kullanmak faydalı değildir. Perhiz esnâsında, atardamar tansiyonu on dörtten aşağı düşmemelidir. Fransız tıp akademisi üyesi Prof. Dr. Andre de Gennes yaptığı bir konuşmada: ?Ağırlık, boydan otuz kilo fazla ise, kalp fazla yorulur. Tehlikeli olur. Veremden daha korkunç olur. Şişmanlık, her zaman, çok yemekten ileri gelmez. Yağ sindirimini düzenleyen sinir merkezinin bozulmasından hâsıl olabilir. İstirahat lâzımdır. Gıdâyı herhâlde sınırlamalıdır. Günde bin beş yüz kaloriyi aşmamalıdır.? demektedir.


Konular