Rehber | Kategoriler | Konular

KUS BiN SaiDE

İslâmiyetten önce Arabistan'da yaşayan İyâd kabîlesinin ileri gelenlerinden ve meşhur hatiplerden. Allahü teâlânın bir olduğuna inanır ve herkesi İsmâil aleyhisselâmın dînine uymaya çağırırdı.

Eski Arap edebiyâtında fesâhat ve belâgatta meşhur olan Kus bin Sâide, Peygamberimiz Muhammed aleyhiseslâmın, peygamber olarak gönderilmesinden birkaç sene önce, onun geleceğini müjdelemiş ve insanlara ona tâbi olmayı ısrarla belirtmiştir. Konuşurken kılıca veya bastona dayanarak hitâbederdi. Peygamber efendimiz geleceğini müjdelediği meşhur hutbesini o zaman kurulan ve Sûk-ı Ukaz (Ukaz Panayırı) denilen yerde büyük bir kalabalığa karşı, kızıl bir deve üzerinde okudu. Okuduğu bu hutbeyi, meşhur şâirler, Arap belâgatçıları ve Peygamberimiz aleyhisselâm orada bulunup dinlemişti. Henüz o sırada kendisine peygamberlik verilmemişti. Bu hâdise de peygamberimizin, peygamber olmadan önceki mûcizelerinden biriydi. Arap şâirleri ve edipleri arasında bu hutbesiyle çok meşhur olan Kus bin Sâide'nin okuduğu meşhur hutbe şöyledir:

?Ey insanlar! Geliniz, dinleyiniz, belleyiniz, ibret alınız. Yaşayan ölür. Ölen fenâ olur. Olacak olur. Yağmur yağar, otlar biter. Çocuklar doğar, analarının babalarının yerini tutar. Sonra hepsi mahvolup gider. Hâdiselerin ardı arkası kesilmez. Hemen birbirini tâkib edip kovalar. Kulak veriniz, dikkat ediniz! Gökte haber, yerde ibret alacak şeyler var. Yeryüzü bir ferş-i eyvân gökyüzü bir yüksek tavan. Yıldızlar yürür, denizler durur. Gelen kalmaz, giden gelmez. Acabâ vardıkları yerden hoşnud olup da mı kalıyorlar, yoksa orada bırakılıp da uykuya mı dalıyorlar.

Yemin ederim Allah'ın indinde bir din vardır ki, şimdi bulunduğunuz dinden daha sevgilidir ve Allah'ın gelecek olan bir peygamberi vardır ki, gelmesi pek yakın oldu. Gölgesi başınız üstüne geldi. Ne mutlu o kimseye ki, ona îmân edip de o dahi ona hidâyet eyleye. Vay ona isyan ve muhâlefet eden bedbahta. Yazıklar olsun ömürleri gaflet ile geçen ümmetlere!

Ey İyad halkı! Hani dedeler, nerede babalar, hani hastalar ve ziyâretçileri? Nerede o binâ kurup yükselten, yaldızlayıp süsleyen Âd ve Semûd kavimleri? Hani, mal, hani evlâd? Nerede o haddi aşıp azan, mal toplayıp biriktiren, hani dünyâ varlığına mağrur olup da kavmine: «Ben sizin tanrınızım!» diyen Firavun ile Nemrud? Onlar sizden daha zengin ve kuvvetli değil miydiler? Bu kara toprak onları değirmeninde öğütüp toz etti, dağıttı. Kemikleri bile çürüyüp dağıldı. Evleri yıkılıp ıssız kaldı. Yerlerini yurtlarını şimdi köpekler şenlendiriyor. Sakın onlar gibi gaflet yoluna gitmeyin. Her şey fânidir. Bâki olan ancak Allah'tır ki mâbud ancak O'dur. O'nun eşi, benzeri ortağı yoktur. O doğmamış ve doğurulmamıştır. Evvel gelip geçenlerde bize ibret alacak şey çoktur. Ölüm ırmağının girecek yerleri var ama, çıkacak yeri yoktur. Büyük, küçük hep göçüp gidiyor. Giden geri gelmiyor. Katiyetle anladım ki herkesin başına gelen benim de başıma gelecek, ben de öleceğim.?

Kus bin Sâide, Hâtem-ül enbiyâ olan sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın geleceğini çeşitli hâdiselerden ve keşf yolu ile anlayıp, Ukaz Panayırında insanların arasında söylerken Peygamberimizin de orada olduğundan habersizdir. Aradan çok zaman geçmeden Muhammed aleyhisselâma peygamberlik verildi ve vahiy gelmeğe başladı. Fakat Kus bin Sâide vefât etmişti. Gelip görmek nasîb olmadı. Daha sonra Beniİyad kabîlesinden Cârud adındaki kişi ile birlikte bir cemâat Peygamberimizin huzûruna gelerek Müslüman oldular. Bu kavmin ileri gelenleri de hep Müslüman oldu. Onların bu hâlinden çok memnun olan Peygamberimiz; ?İçinizde Kus bin Sâide'yi bilen var mı?? diye sordu. Cârud; ?Yâ Resulallah hepimiz biliriz, ben dâimâ onun izinden gidenlerdenim.? diye cevap verdi. Peygamberimiz; ?Kus bin Sâide'nin Sûk-ı Ukâz'da deve üzerinde; ?Yaşayan ölür, ölen fenâ bulur, olacak olur.? diyerek hutbe okuduğu hâtırımdan çıkmaz. Bir hayli sözler daha söylemişti. Zannetmem ki hepsi hatırlarda kalmış olsun.? buyurdu. Hazret-i Ebû Bekr de bu mecliste bulunuyordu dedi ki: ?Yâ Resûlallah ben de o gün Sûk-ı Ukâz'da hazırdım. Kus bin Sâide'nin söylediği sözler hep hâtırımdadır. Müsâade buyurursanız okuyayım diyerek onun hutbesini başından sonuna kadar okudu. Bundan sonra Cârud'un arkadaşlarından biri ayağa kalkıp, Kus bin Sâide'nin Muhammed aleyhisselâmın peygamberliğini müjdeleyip açıkça haber veren şiirlerini okudu. Peygamber efendimiz; ?Ümid ederim ki Cenâb-ı Hak kıyâmet gününde Kus bin Sâide'yi ayrı bir ümmet olarak haşreder.? buyurdu.


Konular