Rehber | Kategoriler | Konular

KUMAR

Alm. Glücksspiel (n), Fr. Jeu (m) de hasard, İng. Gambling. İnsanlara zararı dokunan kötü alışkanlıklardan ve haksız kazanç yollarından biri. Bir malı, eşyâyı veya parayı ele geçirmek ve onu mülk edinmek niyetiyle, oynanan her türlü tâlih, şans oyunu. İki veya daha çok kişi arasında, bahse girilen konuyu kaybeden tarafın mal vermeyi kabûl etmesi şartıyle yarış etmek, bilmece çözmek, bir oyunun ve at yarışı vs. gibi bir sporun sonucunda bahse girmek, ilmî bir münâkaşada bulunmak yollarından her biri kumar olur. Tek tarafın mal, para vermeyi kabul etmesi hâlinde kumar olmaktan çıkar.

Kumar adı verilen her türlü tâlihe, şansa ve tahmine dayanan oyun ve eğlenceler, insanlık târihinin hemen hemen her devrinde bütün toplumlarda oynanmış ve yapılmıştır. Toplumu kemiren bir sosyal yara olmuştur. Alın teri dökmeden, çalışmadan kazanmak hırsına kapılanlar, çalışıp kazanan insanların mâlî servetlerine çeşitli yollarla sâhip çıkmak istemişlerdir. Tenbelliği ve miskinliği âdet hâline getirenler, köşe başlarında ve kumar masalarında, varlık sâhibi olan kimseleri avlayıp, kandırıp aldatmak yollarını bulmuşlar ve insanların zaaflarından faydalanmak sûretiyle bunda muvaffak da olmuşlardır. Çeşitli oyun ve eğlenceleri kumara vâsıta yapmışlar ve böylece haksız kazanç yollarına sapmışlardır. Binbir emek sarf ederek, sıkıntı ve meşakkat çekerek kazandıkları mal varlıklarını, kumar masalarında bir anda kaybetmek bedbahtlığına düşmüşler ve kendileriyle berâber âilesini, çoluğunu-çocuğunu perişan etmişlerdir. Kumar oynamayı ve böylece para kazanmayı sanat hâline getiren ve kendini açıkgöz yerine koyan kumarbazlar, nice insanların âile yuvasının yıkılmasına sebeb olmuşlardır. Kumar masasında, bir anda malını kaybedenler, çoğu cinâyetle ve hapishâneye düşmekle sonuçlanan nâhoş, çirkin olaylara sebeb olmakta, evde kendisini bekleyen yavrularını mahzûn etmekte ve onları derin bir üzüntüye boğmaktadırlar.

Bütün mal varlığını bir anda kaybeden kumarbaz, hanımının, kızının nâmusunu da kumarla sattığı ve hattâ kendisinin hürriyetini de kaybederek köle olmayı kabûl ettiği devirler olmuştur. Eski Roma'da, Yunan ve Cermen toplumlarında böyle olaylara sık sık rastlanmıştır. İslâmiyetten önceki devirlerde, Araplar arasında kumar meşhur olmuştur. Çin'de ve İran'da da yaygın olan kumar oyunu için hususî yerler yapılmıştır.

Eski Romalılar zar atarak kumar oynarlardı. Roma imparatorları şahsî ve hattâ devlet gelirlerini arttırmak için piyango düzenlerlerdi. Cermen kabîleleri arasında, yüksek meblağlar (mikdârlar) ortaya konarak kumar oynandığını Romalı târihçi Tacitus yazmaktadır. İnsanların hayâtına kasdedecek kadar ileriye vardırılan kumarda, çoğu zaman Cermenler hayatlarını bir zar atışına bağlarlardı.

Oyun kâğıtları ile kumar oynamak ve fala bakmak, başta İtalya olmak üzere birçok Avrupa ülkelerinde yaygındır. Zamânımıza kadar gelen çeşitli şekillerdeki kâğıt oyunları, toplumlarda hastalık derecesinde yayılmıştır.

İran'da, kumarın daha çok oyun kâğıtlarıyle oynanması şekli yayılmıştır. Kumarhâneler, bu iş için kurulmuş husûsî yerlerdi. Tek veya çift zarla oynanan her türlü tavla, satranç, dama ve hatta çocukların ceviz oynaması gibi oyunlardı.

Bugün hemen hemen her ülkede kânûnî yasaklamalara rağmen kumar oynanmaktadır. Bu oyunların bir kısmı çocuklar arasında bile yaygın hâle gelmiştir. Ceviz ve misket oynamak gibi. Avrupa ülkelerinin çoğunda, devletin hiçbir müdâhalesi olmadan kumar oynanmaktadır. Çeşitli târihlerdeki devlet yasaklamaları hiçbir fayda sağlamamıştır. Fransa'nın güneyinde Monaco Prensliğindeki Monte Carlo şehri, bugün Avrupa'nın başta gelen kumar merkezidir. Bugün kânûnî izin yolları da açık tutularak, birçok sportif faaliyetler, piyangolar ve at yarışları, insanların kazanç yolu hâline getirdiği bahs, şans, tâlih oyunları şeklinde kumar oynanmaktadır.

Türk Cezâ Kânunu'nda kumar: Birçok ülkenin kânunlarında olduğu gibi TCK'da da umûma açık yerlerde kumar oynamak ve oynatmak suç sayılmıştır. Suç unsuru teşkil eden kumarı oynayan ve oynatanlara karşı müeyyideler; 567, 568 ve 569'uncu maddelerde açıklanmıştır. Borçlar Kânunu'nun 504, 505 ve 506'ncı maddelerinde de, ?kumar ve bahis oyunlarının bir alacak hakkı doğurmadığı, kumar oynayan ve bahse giren kimse tarafından imzâ edilen âdî borç ve kambiyo senedinin üçüncü bir şahsa devredilse bile bunlara dayanılarak hiçbir kimsenin bir hak taleb edemiyeceği ve hükûmetin izin vermediği, durumlarda piyangonun yasak olduğu ve bir alacak hakkı sağlamadığı? hükme bağlanmıştır.

İslâm dîninde kumar: Bütün ilâhî dinler, inananlar arasında, kumar oynamak sûretiyle haksız kazanç sağlamayı yasaklamıştır. İslâmiyette alış-veriş, yâni ticâret, hediye, zekât, sadaka ve mîras ile mal elde etme yollarının dışında, gasp, hîle, fâiz, rüşvet, kumar vs. gibi yollarla haksız kazancı yasak etmiştir, harâmdır.

Her şey ile yarış etmek ve bilmece çözmek helâldir. Bunları kumar ile yapmak harâmdır. Koşarak veya at ve silâh ile, ok ile hedefe atmak gibi harbde kullanılan şeylerle yapılan yarışlarda, bir taraftan mal şart etmek de kumar olmaz. Yâni iki kişiden yalnız biri, sen kazanırsan, ben sana vereceğim. Ben kazanırsam, sen bana vermeyeceksin derse veya bir üçüncü kimse, yarışa katılan cemâat arasından kazanana ben vereceğim derse bunun mahzûru olmaz. Kumar, yarışlarda olduğu gibi, tavla, dama taşları ve iskambil kâğıtları ile yapılan her türlü oyunda, spor oyunlarında da olur. Bunların hepsinde ve ilim adamları arasındaki kumarda, sözleri, tahminleri yanlış çıkanlar, tahminleri doğru çıkanlara mal, para vermektedir. Kimlerin tahminlerinin doğru çıkacağı önceden belli olmadığı için kumara katılanların herbirinde, hem almak hem de vermek ihtimâli vardır. Kumar oynamak, yarışmak demek değil, tahminde yanılıp yanılmamak demektir. Bunun için, oynayanlar arasında olduğu gibi, oynamayıp, yarışmayıp, oynayanlardan kazanacaklarını önceden tahmin edenler arasında da kumar olabilir. Hattâ yalnız bir kişinin yaptığı işin başarılı olup olmıyacağını, tahmin edenler arasında da olur. Kumarda, sonu tahmin edilen işin oyun olması, kazançlı, başarılı olması veya zararlı olması arasında fark yoktur. Canbazın düşüp düşmeyeceğini, geminin batıp batmayacağını tahmin edenlerin, birbirlerine para vermek için sözleşmeleri de kumar olur. Bunun içindir ki, oyun, yarış yapılmaksızın, kumarcıların isimleri veya para ile aldıkları biletlerin numaraları arasında piyango çekerek, çekilen numara sâhiplerine, biletlerden toplanan paraların hepsini veya bir miktârını dağıtmak kumar olur. Çünkü, piyangoya katılanların hepsi kendi numarasının çekileceğini ümid etmektedir. Bu tahminleri doğru çıkanlar, yanlış çıkanların önceden (vermiş oldukları paralardan almaktadırlar. Aldıkları para ile, önceden) bilete verdikleri paranın farkını, tahminleri yanlış çıkanlardan almış olmaktadırlar. Tahminleri yanlış çıkacaklardan para toplamak güç olacağı için ve bunlar önceden belli olmadıkları için, piyangoya katılanların hepsinden, önceden bilet ücreti olarak para toplanmakta, tahmini doğru çıkanların verdiği sonra kendilerine iâde edilmektedir. Önceden toplanan paraların hepsini piyango sâhibi alıp, büyük payı kendine ayırdıktan sonra, geri kalanlarını tahmini doğru çıkanlara vermektedir.

Çok yaygın olarak oynanan kazı kazan ise çocuk ve gençleri kumar bataklığının içine atan bir tuzaktır.

Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfler, kumarın da şarap gibi hem harâm ve hem de pis olduğunu bildirmektedir. Allahü teâlâ Mâide sûresi 90 ve 91'inci âyetinde meâlen; ?Ey îmân edenler! Şarap (serhoş eden her türlü içki) kumar oynamak, ibâdet için dikilen putlar, (cahiliyye devrinde kullanılan) fal okları hep şeytanın işinden pis şeylerdir. Onun için bunlardan sakınınız ki, kurtulasınız. Muhakkak şeytan, şarapta ve kumarda, aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah'ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık siz bunlardan sakınmaz mısınız?? buyurdu.

Sevgili Peygamberimiz buyurdu ki: ?Tavla oynayan, Allahü teâlâya ve resûlüne âsi olmuş karşı gelmiş olur.?


Konular