Rehber | Kategoriler | Konular

KOZMiK IşINLAR

Alm. Kosmische Strahlen (m.pl.), Fr. Rayons (m.pl.) cosmiques, İng. Cosmic rays. Çok yüksek eneriye sâhip gök ışınları, 1911'de AvustralyalıV.F.Hess tarafından, dünyanın dışardan gelen ışınlarla bombardıman edildiği balonda gerçekleştirilen bir deneyde gösterilmiştir. Hess bu keşfinden dolayı, 1936 Nobel mükâfatını almıştır. Sonra, bunun gamma ışınları denen bir tür elektrik magnetik radyasyon olduğu anlaşıldı. Daha sonra yapılan araştırmalar, bunların daha çok hidrojen atomunun çekirdeğini meydana getiren proton radyasyonu olduğunu ortaya koymuştur.

Kozmik ışınlar, yeryüzünde gözlenebileceği gibi, balon, roket ve uydularda yapılacak deneylerle de tesbit edilebilir. Yeryüzü deneyleri kozmik ışınların değişimi bakımından, diğer deneyler de özellikleri tesbit etmek yönünden önemlidir.

Dünyâya hemen hemen her türlü elektromagnetik dalga erişmektedir. Bunlar, uzun radyo dalgaları, görülebilir çok kısa X ışınları ve gamma ışınlarıdır. Bu sayılanlara ilâveten bu tür atomların çekirdeğinden ibâret olan parçacık bombardımanı mevcuttur ki, buna kozmik radyasyon denir. Parçacıkların cinsi, proton veya hidrojen çekirdeğinden demir, kobalt ve nikel gibi ağır çekirdeklere kadar uzanır. Hatta uranyum çekirdeğinin de bulunduğu tahmin edilmektedir. Çekirdek yüklerinin (atom sayılarının) artımı ile oranları da azalmaktadır. Parçacıkların % 87'sini proton (hidrojen çekirdeği) meydana getirirken, % 12'sini alfa parçacığı denen ikinci hafif element olan helyumun çekirdeği meydana getirmektedir. Çok az miktarda lityum, berilyum ve boran da vardır. Bunları karbon, azot ve oksijen tâkip eder. Kozmik ışınların muhtevasından, kâinattaki element oranını çıkarmak yanlıştır. Kâinatta bulunan helyumdan daha ağır çekirdek oranı, kozmik ışınlarda bulunandan daha fazladır. Meselâ, kozmik ışınlarda bulunan demir miktarı, tipik bir yıldızda bulunandan 50 kat daha fazladır. Bu farkı, kozmik ışınların, yıldızlar arası bölgeleri aşarken uğradıkları değişikliklerle açıklamak mümkündür. Ancak yeryüzüne, atmosferde meydana gelen değişikliklerden dolayı kozmik ışınların, ancak bir bölümü farklı bir şekilde erişir.

Kozmik ışınların başlangıcı, astrofiziğin en ilgi çeken konularından biridir. Kozmik ışınların, bulundukları galakside doğduğu ve bir galaksidekinin diğerinde etkili olmadığı anlaşılmıştır.

Dünyâya erişenler samanyoluna münhasırdır. Samanyolunun tahminen 100 milyar yıldızın meydana getirdiği bir yıldızlar grubu olduğu sanılmaktadır. Güneş, bu yıldızlardan biridir. Disk formunda ve çapı 100.000 kalınlığı ise 100 ışık yılı civarındadır. (Işık yılı, ışığın bir senede aldığı yoldur.)

Kâinat, buna benzer galaksilerle doludur. Radyoastronomiden anlaşıldığı gibi pek çoğunda kozmik ışınları vardır. Kozmik ışınların başlangıcı için pekçok teoriler mevcuttur. Diğer açıklanması gereken bir nokta, yüksek enerjilerinin varlığının açıklanmasıdır. Mesela, oda sıcaklığında mevcut ısı termal kinetik enerji 1/20 elektronvolttur. Tipik kozmik ışının enerjisi milyarlarca elektronvolttur. Bugüne kadar tesbit edilebilen en yüksek kozmik ışın enerjisi 100 milyar kere milyar, yâni 1020 elektronvolttur. Kozmik ışınların kaynakları iki grupta toplanabilir: Yıldızlar gibi impulsiv nokta türü kaynaklar; mağmatik olanlar gibi dağılı ivmelendirme mekanizmaları. Birinci tür kaynaklar daha önem kazanmaktadır. Yıldızlarda meydana gelen patlamalar da muhtemel kaynaklardır. Meselâ 1054 yılında bir süpernovanın görüldüğü Erop Nebula'sının bir bölümü, önemli bir kozmik ışın kaynağıdır.

Kozmik ışınların biyolojik tesirleri iki bakımdan önemlidir. Bunlardan ilki uzay yollarına olan etkileridir. İkincisi de kozmik ışınların biyolojik gelişimde oynadığı roldür. Meselâ milyonlarca yıl önce yaşamış dinazorların nesillerinin kesilmesi, tahminen âni bir kozmik ışın bombardımanı ile açıklanabilir.


Konular