Rehber | Kategoriler | Konular

KAPADOKYA (Kappadokia)

Alm. Kappadokien, Fr. Cappadocia, İng. Cappadocia. Anadolu'nun orta kesiminde, Toros Dağlarının kuzeyinde ve Kızılırmak yayı içindeki engebeli platoda yer alan antik bölgeye eskiden verilen isim. Bugünkü Çorum, Yozgat, Sivas, Malatya, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir, Niğde, Aksaray illeriyle Amasya, Tokat, Kahramanmaraş, Adıyaman, Adana ve Konya illerinin bir bölümünü içine alıyordu.

Kapadokya bölgesiyle ilgili ilk bilgiler Kültepe'de ele geçen çivi yazılı tabletlerden elde edilmiştir. Edinilen bilgilere göre Kapadokya bölgesinin en eski sâkinleri Hattiler ve Luvilerdi. M.Ö. 3. bin yıl sonuyla 2. bin yıl başlarında bölgeye gelen Asurlular başta Kaneş (Kültepe) olmak üzere pekçok ticâret kolonileri kurmuşlardı. M.Ö. 2. bin yılın başlarından itibâren Anadolu'ya gelen Hititler Kapadokya'yı da içine alan bir bölgeye yerleştiler. Daha sonra kurdukları devletin ve onu tâkib eden imparatorluğun en önemli merkezleri bu bölgede yer aldı. M.Ö. birinci bin yılın başlarında Hititlerin Anadolu'da zayıflayarak Güneydoğu Anadolu ve Mezopotamya'nın kuzeyine çekilmeleri üzerine Kapadokya önce Frigyalıların daha sonra da Perslerin eline geçti. Persler Anadolu'ya Zerdüşt dînini ve ateşe tapma inanışını getirdiler. Bu inanış için bir sembol teşkil eden Argaios (Erciyes) Dağı civarı ateşperestliğin en çok yayıldığı yöre oldu.

M.Ö. 4. yüzyılın sonlarına kadar bölge Perslere bağlı Satraplarca idâre edildi. İskender Anadolu'dan geçerken Kapadokya'da durmadıysa da ona karşı bağımsızlığını îlân eden I. Ariarathes'in üzerine komutanlarından Perdikkes'i gönderdi. Daha sonra Selevkoslara bağlı mahallî krallarca idâre edilen Kapadokya, Selevkos Kralı III. Antiokhos'un Magnesia (Manisa) yakınlarında Romalılara yenilmesinden sonra, Romalıların hâkimiyeti altına girdi. M.Ö. birinci yüzyıl boyunca çeşitli Pontus ve Ermeni saldırılarına rağmen Roma'ya bağlılığını sürdüren Kapadokya, M.S. 17'de Roma İmparatoru Tiberius tarafından ilhak edildi. Daha sonra Hıristiyanlık döneminde önemli merkezlerden biri hâline gelen Kapadokya İslâmiyetin doğuşundan sonra 7. yüzyıldan îtibâren İslâm ordularının akınlarına uğradı. 647'de hazret-i Muaviye tarafından Kayseri fethedildi. 709'da en önemli sınır kalelerinden olan Tyana İslâm hâkimiyetine girdi. 1072 de Selçukluların idâresine giren Kapadokya Yıldırım Bâyezîd tarafından Osmanlı topraklarına katıldı.

Bugün antik ve turistik bir bölge olma vasfını koruyan Kapadokya'da düşman hücumlarından korunmak için yer altına oyulmuş birbirine dehlizler veya kuyularla bağlı katlardan meydana gelen Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak, Göztezin, Konaklı yer altı şehirleri vardır. Hayat için her türlü imkânın bulunduğu yeraltı şehirlerinde, dışarıyla bağlantılı olan koridorlar, bir yatak üzerinde dönen değirmentaşı biçimindeki büyük taşlarla kapatılıyordu. Kapadokya bölgesinde Bizans döneminden kalma tüf (yumuşak) kayalara oyulmuş kiliseler, capellalar, manastırlar ve keşiş hücreleri vardır. Ihlara Vâdisi, Zelve, Çavuşin, Ürgüp, Göreme, Avanos, Belisırma Vâdisi, Avcılar, Uçhisar, Ortahisar ve Soğanlı Vâdisinde yüzün üzerinde kilise ve capella bulunmaktadır. Özellikle Ihlara Vâdisi, yapılarının çokluğu ve duvar resimlerinin çeşitliliğiyle dikkati çekmektedir.

Kayalara oyulmuş bu yapıların yanısıra bağımsız yapılar da vardır. Erciyes dağının yamaçlarında kesme taştan yapılmış mahalli özellikler gösteren binâlar bulunur. Niğde'nin Aktaş köyündeki Andaval Bazilikası 6. yüzyılın klasik üslûbunda, bazilika planında üç sahanlı bir yapıdır. Kayseri'nin Tomarza ilçesindeki Meryem kilisesi mahallî özelikler gösteren mîmârisi, kesme taştan cephesindeki işçiliğiyle dikkati çeker. Kırşehir'in kuzeyindeki Üçayak kilisesiyse tamâmen tuğlayla yapılmıştır.


Konular